Muhafazakar demokrasiden buraya kadar!

İslam ve Hayat

3 Kasım 2002 tarihindeki genel seçimlerden bugüne hükümette bulunan ve kendisini "muhafazakar demokrat" olarak tanımlayan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), başörtüsü yasağı konusunda son derece tutarsız tavırlar sergilemeyi sürdürüyor.

Avrupa Birliği'ne uyum adı altında eşcinsellikten tutun da marketlerde domuz eti bulundurmaya kadar batının tüm taleplerini yerine getiren AKP, temsilcilerinin meydanlarda "namus borcu" olarak dile getirdiği başörtüsüne yönelik yasakların sona ermesi konusunda son derece korkak ve tutarsız tavırlar sergiliyor. Son olarak Recep Tayyip Erdoğan'ın İspanya ziyaretinde gündeme getirdiği çözüm açılımını, üniversitelerle sınırlama yoluna giden ve bunu da yasalarla belirleme eğilimi ortaya koyarak böylece ilk ve orta öğretim ile kamuda yasağı yasallaştırma gibi bir yasakçılığı da üstlenen AKP, başörtüsü yasağının tümden ortadan kalkmasını savunan kendi milletvekiline soruşturma açarak yasakçılardan çok da farklı olmadığını kanıtladı. 

Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz hafta Konya Gazeteciler Cemiyeti'ni ziyaret eden AKP Konya Milletvekili Hüsnü Tuna, başörtüsü yasağından utanç duyduğunu belirterek, "Bunun için de bir değişiklik düşünülüyor. Bu değişkilte hedef; bir, özgürlüğün sağlanması, ikincisi, bu özgürlüğü sağlayacak maddenin yargı veya başka bir unsur tarafından ortadan kaldırılmamasının tedbirinin alınması noktasında çalışma yapılıyor. İnşallah önümüzdeki hafta içinde netleşir. Üniversitelerde kılık kıyafet serbest olursa, kamu hizmetinde yasak devam eder mi? İnşallah hedefimiz kamu hizmetlerinde de, yani kamu hizmeti veren personellerde de böyle bir yasağın olmamasıdır. Bu utanç verici bir şey diye düşünüyorum. Ama bunun yeri 42'nci madde değil. Çünkü 42'nci madde eğitim hakkıyla ilgili madde olduğu için. Orada çalışma hakkını düzenleyemiyoruz. Zamanı gelince inşallah o çerçevedeki düzenlemeler de gündeme gelecektir" diye konuşmuştu.

Tuna'nın bu açıklamaları kökten dindüşmanı holding medyasında eleştiri konusu yapılınca, eşcinselliğe, domuz etine "sınırsız özgürlük" tanıyan muhafazakar demokrasi ideolojisi hemen harekete geçip, Hüsnü Tuna hakkında soruşturma açtı. Böylece muhafazakar demokrasinin nasıl bir ideoloji olduğu, nasıl reflekslere sahip olup hangi sınırlarla çevrili olduğu bir kere daha ama net bir şekilde dosta düşmana gösterilmiş oldu.