20-05-2023 12:24

Mülteci Meselesi Özelinde, Kadim Ve Modern Cahiliye Karşılaştırması

Kısacası, cahiliye döneminde Hicaz bölgesinde ciddi oranda bir `mülteci` kitlesi vardı, fakat `mülteci sorunu` yoktu. O insanalr, mülteci olarak kendiklerine sığınanlara düşmanlık değil,i ev sahipliği yapmışlardı. Tabi bu durum, İslam döneminde daha da yaygın ve örnek bir hale geldi.

Mülteci Meselesi Özelinde, Kadim Ve Modern Cahiliye Karşılaştırması
Günümüz cahiliyesinin, birçok açıdan kadim cahiliyeden daha karanlık ve şirret bir cahiliye olduğunu zaman zaman farklı vesilelerle ifade etmeye çalışıyoruz.
 
Günümüzde dünya gebnelinde bir mülteci krizi yaşandığı acı bir gerçektir. 
 
Küresel Firavun düzeni ve bu düzenin çarkına tâbi ulus-devlet yapıları, dünyada Rabbimizin kulları için öngördüğü adalet, merhamet ve paylaşım yerine zulüm ve sömürüyü egemen kılmakta, bu da savaşları, kaosları, açlığa mahkum edilmiş yüzmilyonlarca insanın sefaletini ve dolayısıyla mülteci sorununu doğurmakta.
 
Son çeyrek asırda sadece Akdeniz ve Ege'de Avrupa'ya iltica yolunda bindikleri botların, salların batmasıyla hayatını kaybeden binlerce mülteci oldu. 
 
Hakeza Türkiye'ye ve oradan da yine Avrupa'ya geçmek üzere İran güzergahını kullanan Afgan ve Pakistanlı mültecilerden yollarda donarak hayatını kaybedenler, Bangladeş'e iltica yolunda binlerce kayıplar veren Arakan'lı mülteciler, Meksika-ABD sınırında nehirlerde boğularak hayatını kaybedenler vs.
 
Son 10 yılda, özellikle de Suriye'deki kâfir Esed diktasının katliamları neticesinde Türkiye'ye de ciddi sayıda bir mülteci akını oldu.
 
Türkiye'deki mülteciler özelinde gözlemlediğimiz takdirde, zaten hiç kimsenin mülteci durumuna düşmek istemeyeceği ortadadır. Hiç kimse yurdunu, evini, akrabalarını terk edip başka bir ülkeye sığınmak istemez, bu, zorunluluktan kaynaklanan bir neticedir.
 
Bugün Türkiye'de Suriyeliler başta olmak üzere mülteciler, çürük-çarık evlede yüksek kiralarda oturmaya ve tekstil, mobilya vb atölyelerinde ucuz işçi olarak çalışmaya mahkum çağdaş köleler durumundadırlar.
 
Buna rağmen, toplumun bir kesiminde, ırkçı-faşist çevrelerin tahrik edip yükselttiği bir mülteci karşıtlığı söz konusudur. 
 
Bu durum, dünyanın birçok ülkesinde böyledir, mültecilerin geçişlerini engellemek için denizlerde botları batıran "çağdaş" Batı ülkeleri, sınırlarına çitler çeken, duvarlar ören ülkeler...
 
Kadim cahiliyede bu durum nasıldı peki?
 
Rasulullah (a.s.)'ın sîretine dair eserler okuyanlar, İslam öncesi ve sonrası Mekke'sinde, Medine'sinde geniş bir "mülteci" nüfusun varlığına tanıklık ederler.
 
Yemen'de, Habeşistan'da, Bahreyn'de, Hire'de vb, rakip kabilelere mağlup olan kabile fertlerinin geniş aileler halinde, aynı şekilde kendi kabileleriyle sorun yaşayanların bu şekilde Mekke'ye, Yesrib'e, Taif'e iltica ettiğini, oradaki yerleşik bir kabilenin himayesine girdiğini ve giderek o şehirlerin yerlisi haline geldiğini ve bu durumun yerliler nezdinde bir sorun olarak algılanmadığını görürüz.
 
Bunun da ötesinde Rumlardan, Farslardan, Habeşlilerden, Kürtlerden vs Hicaz şehirlerine iltica etmiş ve orada yaşayan çok sayıda insan olduğunu görürüz. Ki bu insanlardan bir kısmının sonradan İslam dâvâsının öncü neferleri olduğunu biliyoruz.  
 
Kısacası, cahiliye döneminde Hicaz bölgesinde ciddi oranda bir "mülteci" kitlesi vardı, fakat "mülteci sorunu" yoktu. O insanalr, mülteci olarak kendiklerine sığınanlara düşmanlık değil,i ev sahipliği yapmışlardı. Tabi bu durum, İslam döneminde daha da yaygın ve örnek bir hale geldi.
 
Kadim cahiliye insanlarının sorun yapmadığı, bilakis bünyelerine alıp himaye ettiği mültecilerin, günümüz modern cahiliyesi insanları tarafından büyük bir sorun olarak algılanması, modern cahiliyenin kadim cahiliyeden daha karanlık, faşizan bir anlayışa tekabül ettiğinin bir başka güncel kanıtı durumundadır.
 
(Şükrü Hüseyinoğlu / İslam ve Hayat)
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !