29-11-2014 21:05

Mü’minler boş şeylerden yüz çevirirler

“İnsanların hesap verme günü yaklaşmıştır. Ama onlar (bu dünyada hesap gününe hazırlık yapmaktan) gafil ve uzak bir halde yaşamaktadırlar. Rablerinden kendilerine yeni gelen hiçbir zikir (ayet) yoktur ki, bunu eğlenedururlarken dinlemiş olmasınlar.” (Enbiya: 1,2)

Mü’minler boş şeylerden yüz çevirirler

Mü’min bir kalp; eğlenceyle, safsata ve boş işlerle oyalanmayacak kadar meşguldür. Boş söz, boş iş, boşuna özen ve yararsız anlayışlardan (düşüncelerden) uzak tutacak bir meşguliyet…

Çünkü inanmış bir kalp, Allah’ın zikri ve azametinin tasavvuruyla, nefis ve ufuklardaki ayetlerinin tefekkürüyle meşguldür. Çünkü kainatın her bir manzarası, aklı etkilemeye, düşünceyi meşgul etmeye ve vicdanı harekete geçirmeye yetip artmaktadır. Akidenin getirdiği sorumluluklar, bir başka meşguliyettir. Bunun gereği olarak kalbi arındırmak, nefsi tezkiye etmek ve ruhu arıtmak sorumluluğu… Davranışlara ilişkin sorumluluklar… İmanın gerektirdiği yüce konumu muhafaza etme sorumluluğu… Emr-i bi’maruf ve nehy-i ani’l-münker görevi… Hayatın saplantı ve fesattan korunmasına ilişkin yükümlülükler… Akidenin korunmasına, yardımına, yüceltilmesine ve düşmana karşı bekçiliğinin yapılmasına ilişkin olarak cihad yapma sorumluluğu… Görülüyor ki, tükenmez ve mü’minin gaflette kalmasına izin vermez nitelikte pek çok görev ve sorumluluklar söz konusudur. Bunların her biri ya farz-ı ayn, ya da farz-ı kifayedir. Bütün bu görevler, sınırlı beşer gücünü, ömür ve cehdini meşgul etmeye yetecek kadar çoktur. İnsan; ömür ve gücünü, ya hayatın ıslah, kalkınma ve iyileşmesi yolunda harcayacak ya da safsata, boş iş ve eğlence yollarında tüketecektir. Bir mü’min bu yeteneklerini, akidesinin gereği olarak ıslah, onarım ve kalkınma yolunda kullanmak zorundadır. Bunun anlamı, “mü’min zaman zaman istirahat etmez” demek değildir. Çünkü istirahat başka şey, işsizlik, eğlence ve yararsız işler yapmak başka şeydir:

“Namazlarında huşu duyan, boş şeylerden uzak duran mü’minler hiç şüphesiz felaha kavuşmuşlardır.” (Mü’minun: 1-3)

Akide ortamı, hiç şüphesiz çalışma ve çabalama ortamıdır. Aynı zamanda korku ve ürperti ortamıdır. Bu, gerçekten ciddiyet ve çabalama isteyen bir konumdur. Ama insanlar bu konumun ve bunun öneminin farkında değiller.

“İnsanların hesap verme günü yaklaşmıştır. Ama onlar (bu dünyada hesap gününe hazırlık yapmaktan) gafil ve uzak bir halde yaşamaktadırlar. Rablerinden kendilerine yeni gelen hiçbir zikir (ayet) yoktur ki, bunu eğlenedururlarken dinlemiş olmasınlar.” (Enbiya: 1,2)

Bu ayet, ciddiyet tanımaz başıboş insanları tanıtmaktadır. Çünkü onlar, en tehlikeli anlarda, en önemli konularda ve kutsal konumlarda eğlencelerini, safsata ve oyunlarını bırakmazlar. Oysaki, kendilerine gelen zikir (uyarı ve ayetler) Rablerindendir. Onlar ise saygınlık ve kutsallıktan uzak bir halde; yani eğlenedururlarken bunu karşılıyorlar. Ciddiyetten, dikkatlilikten ve kutsamaktan uzak olan bir nefis; bir tür çöküntü, saçmalık ve donmuşlukla karşı karşıyadır. Artık bu nefis, bir yük altına giremez, bir görev yerine getiremez ve bir sorumluluk kaldıramaz. Onun açısından hayat, boş, basit ve ucuz olmuştur. Mukaddesatı önemsemeyen bir ruh, muhakkak ki, hastadır. Görev yüklemek başka, vurdumduymazlık daha başka bir şeydir. Görev yüklemek, ciddi ve duyarlı bir güç demektir. Vurdumduymazlık ise şuur kaybı ve gevşeklik demektir. Eğlence kalbi oyalayan, vakti tüketen, hayır getirmeyen ve kısaca yeryüzüne hayır, adalet ve salah dağıtmakla görevli insana hiçbir kazanç sağlamayan bir şeydir. Bu; İslam’ın özelliğini sınırlarını, yol ve yöntemini çizip belirlediği bir görevdir.

“İnsanlardan kimisi var ki, hiçbir ilme dayanmadan Allah yolundan saptırmak ve bunu alaya almak için boş sözleri alıp dururlar. İşte bu kimselere alçaltıcı bir azap vardır.” (Lokman: 6)

Umumiyet ifade eden ve işaretleri bütün zamanlarda açık seçik bulunabilen bu ayet-i kerime, bazı tip insanları tanıtmaktadır. Nitekim dün Mekke’deki davet ortamında, yani ayetin indiği ortamda da bu tür insanlar bulunuyordu. “İnsanlardan kimisi var ki,  boş sözleri alıp dururlar…” Boş sözlerin alışverişini yaparlar. Mallarını vererek, vakit ve hayatlarını vererek; yani paha biçilmez varlıklarını vererek satın alırlar boş sözleri… Basit ve pahaya gelmez bir boş söz uğruna bir daha geri gelmeyecek ömürlerini tüketir bu insanlar…

Emrullah AYAN

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !