Müslüman sanatçılar Filistin için söyledi
Gazze direnişine adanan `Filistin Şarkıları` adlı albüm, Adım Prodüksiyon tarafından yayınlandı.
İslam ve Hayat
Gazze direnişine adanan "Filistin Şarkıları" adlı albüm, Adım Prodüksiyon tarafından yayınlandı.
İslami duyarlılık sahibi çeşitli sanatçı ve müzik gruplarının seslendirdiği 10 ezgiye yer verilen albümün satışından elde edilecek tüm gelir Filistin'e gönderilecek.
Albümde yer alan ezgiler ve ezgileri seslendiren sanatçı ve müzik grupları şunlar:
1- Sözün Bittiği Yer / Adem Tuzcu
2- Düşme Anne / Grup Yürüyüş
3- Mavi Emzikli Bebek / Kardeşlik Çağrısı
4- Nereye Ey Şehid / Yusuf Eker
5- Selam Söyle / Hasan Sağındık
6- Güneşi Tutamadım / Grup Genç
7- Merhametin Rüzgarı / Mikail
8- Uzatma Kollarını / Hakan Aykut
9- Endülüsten Kudüs'e / Taner Yüncüoğlu
10- Kudüs / Ömer Karaoğlu
Adım Prodüksiyon İrtibat:
(0212) 621 32 22 - (0212) 525 26 26
-
HUSEYİN SASMAZ 02-12-2009 20:55
Hiçbir müminin gönlü dayanamaz, aklı olan her mümin olan bitenleri görmemezlikten gelemez, kalbi olan her Müslüman zerre kadar imana sahip tüm ümmet buna asla izin vermez, veremez... Ne oluyor bizlere, neden bu acziyet neden bu rezillik? Tüm olup biten bu gelişmeler karşısında nerede Abdullah bin Mesud, Ebu Zerr el-Giffari, Ebu Bekir ve en önde Muhammed (s.a.v.)'min Kabe'de gösterdiği cesareti gösterecek şerefli, izzetli Müslümanlar? Rabbimizin şu kavlini hiç duymadık mı? يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ مَن يَرْتَدَّ مِنكُمْ عَن دِينِهِ فَسَوْفَ يَأْتِي اللّهُ بِقَوْمٍ يُحِبُّهُمْ وَيُحِبُّونَهُ أَذِلَّةٍ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ أَعِزَّةٍ عَلَى الْكَافِرِينَ يُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللّهِ وَلاَ يَخَافُونَ لَوْمَةَ لآئِمٍ ذَلِكَ فَضْلُ اللّهِ يُؤْتِيهِ مَن يَشَاء وَاللّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ "Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki ), Allah (onların yerine) sevdiği bir toplum getirir. Onlar da Allah'ı severler. Müminlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı onurlu, Allah yolunda cihat eder ve kınayıcıların kınamasından korkmazlar, işte bu, Allah'ın dilediğine verdiği bol nimetidir. Allah kuşatandır, bilendir." (Maide:54) Nerede bu buyruğa sessiz kalmayan ümmeti Muhammed'in o asil ve cesur erleri? Bakınız Rabb'imizin lanetlemiş olduğu siyonist yahudilerin planlamış olduğu o şerli plana. 4 ekim 2009 tarihinde aşırı dinci yahudilerin öncülük ettiği 20 bin kişi Mağrip kapısından Mescid-i Aksa'ya saldırdı, içerideki Filistinli gençler buna engel oldu. Kudüs'te 60'ın üzerinde Filistinli yaralı var. Bugün itibariyle 1 milyon Yahudi'nin Mescid-i Aksa'ya saldırması için Siyonist İsrail çağrıda bulunuyor. 2009 sonuna kadar Mescid-i Aksa'nın bir kısmı işgal edilecek kararını aldılar. Aksa'yı sinagog yapmayı hedefliyorlar. Mescid-i Aksaya 50 yaş altında olan kişilerin girmesi yahudi askerleri tarafından yasaklandığı için, Mescidi canı pahasına korumaya çalışan 700 yakın Filistinli Müslümanların 50 yaş üstü olduğu tahmin ediliyor. Yine eski Kudüs denilen bölgenin içerisine 40 yaşın altında olan, kimse içeriye alınmıyor. Durum bundan ibaret ve içerideki Müslümanların umudu 09.10.2009 tarihinde Cuma namazında Mescid-i Aksa'nın binlerce Müslüman tarafından dolması. Lakin buna izin verecek kurum işgalci yahudiler olduğu için, bunun şu durumda gerçekleşeceği meçhul. Bu feci hadisenin arkasındaki planların ve tahlillerin ne olduğu konusuna girmeksizin sadece böyle bir şeyin Mescid-i Aksa'lı Kudüs'de gerçekleşebilmiş olması ve yine etrafı 2 milyar Müslüman'la çevrili olmuş olması, akıl ile izah edilebilecek bir şey değil. Belki hatırımızda olmayabilir endişesi ile tekrar hatırlatmak istiyorum. Kuranı Kerim'de ismen zikredilen üç mübarek beldeden birisi Mescid-i Aksa'lı Kudüs. Allah (c.c.) şöyle buyuruyor: سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَى بِعَبْدِهِ لَيْلاً مِّنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ الأَقْصَى الَّذِي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ آيَاتِنَا إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُ "Bir gece kulunu, Mescid-i Haram'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya ayetlerimizi O'na göstermek için götüren (Allah) her türlü noksanlıktan uzaktır. Şüphesiz O, her şeyi işiten ve görendir." (İsra, 17/1) Burada dikkat edilirse Mescidi Aksa'dan "çevresini mübarek kıldığımız" şeklinde söz edilmektedir. Mescidi Aksa'nın çevresi ise başta Kudüs sonra diğer Filistin topraklarıdır. Bu ayetin tefsirine ve burada "Mescid-i Aksa" denirken kastedilen mabedin ne olduğu hususuna aşağıda geleceğiz. Ancak ondan önce Kudüs ve çevresinin mübarek kılınmasına dair diğer delilleri sıralamak istiyoruz. Örneğin Maide suresinin 20 ve 21. ayetlerinde şöyle denmektedir: وَإِذْ قَالَ مُوسَى لِقَوْمِهِ يَا قَوْمِ اذْكُرُواْ نِعْمَةَ اللّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ جَعَلَ فِيكُمْ أَنبِيَاء وَجَعَلَكُم مُّلُوكًا وَآتَاكُم مَّا لَمْ يُؤْتِ أَحَدًا مِّن الْعَالَمِينَ "Musa kavmine: - Ey kavmim, Allah'ın size olan nimetlerini hatırlayın, içinizden peygamberler çıkarmış ve sizi hükümdarlar yapmıştır. Alemde kimseye vermediğini size vermiştir." (Maide 20) يَا قَوْمِ ادْخُلُوا الأَرْضَ المُقَدَّسَةَ الَّتِي كَتَبَ اللّهُ لَكُمْ وَلاَ تَرْتَدُّوا عَلَى أَدْبَارِكُمْ فَتَنقَلِبُوا خَاسِرِينَ "Ey kavmim, Allah'ın yazdığı kutsal yere girin. Ardınıza dönmeyin yoksa hüsrana uğrayanlar olarak alaşağı edilirsiniz, demişti." (Maide 21) Burada sözü edilen kutsal toprağın Kudüs ve çevresi yani Filistin toprakları olduğu konusunda tanınmış müfessirler ittifak etmişlerdir. Tarihi olaylar da burada kastedilen toprakların Filistin toprakları olduğunu belgelemektedir. Çünkü Musa (a.s.) ve kavminin Kızıl Deniz'i geçtikten sonra girmekle emrolundukları topraklar Filistin topraklarıdır. Yüce Allah, Enbiya suresinin 69-71. ayetlerinde de şöyle buyurmaktadır: قُلْنَا يَا نَارُ كُونِي بَرْدًا وَسَلَامًا عَلَى إِبْرَاهِيمَ "Ey ateş! İbrahim'e karşı serin ve selamet ol! dedik." (Enbiya 69) وَأَرَادُوا بِهِ كَيْدًا فَجَعَلْنَاهُمُ الْأَخْسَرِينَ "Ona bir tuzak kurmak istediler. Ama onları hüsrana uğrattık." (Enbiya 70) وَنَجَّيْنَاهُ وَلُوطًا إِلَى الْأَرْضِ الَّتِي بَارَكْنَا فِيهَا لِلْعَالَمِينَ "Onu da Lût'u da alemler için bereketli kıldığımız yere ulaştırıp, kurtardık." (Enbiya 71) Burada " alemler için bereketli kıldığımız yere " denirken kastedilen beldenin de Filistin olduğu tefsir kitaplarında dile getirilmektedir. Zaten tarih kaynaklarından öğrenildiğine göre İbrahim (a.s.) ateşten kurtarıldıktan sonra Filistin topraklarına hicret etmiş ve bir süre bugün el-Halil diye bilinen beldede ikamet etmiştir. Yine tarih kaynaklarından öğrendiğimize göre hem İbrahim (a.s.)'in hem de Lut'un (a.s.) birlikte yaşadıkları belde el-Halil ve civarıdır. A'raf suresinin 137. ayetinde de şöyle buyurulmaktadır: وَأَوْرَثْنَا الْقَوْمَ الَّذِينَ كَانُواْ يُسْتَضْعَفُونَ مَشَارِقَ الأَرْضِ وَمَغَارِبَهَا الَّتِي بَارَكْنَا فِيهَا وَتَمَّتْ كَلِمَتُ رَبِّكَ الْحُسْنَى عَلَى بَنِي إِسْرَآئِيلَ بِمَا صَبَرُواْ وَدَمَّرْنَا مَا كَانَ يَصْنَعُ فِرْعَوْنُ وَقَوْمُهُ وَمَا كَانُواْ يَعْرِشُونَ "Sonra da zayıf düşürülen topluluğu (mustaz'afları) bereketlendirdiğimiz yerin doğularına ve batılarına mirasçı kıldık. Böylece Rabbinin İsrail oğullarına olan güzel sözü sabretmelerine karşılık tam yerine geldi. Firavun ile toplumunun yapmakta olduklarını ve yükselttiklerini de yıktık." (A'raf 137) Bu ayette de "bereketlendirdiğimiz yer" denirken kastedilen belde Filistin diyarıdır. Çünkü İsrail oğulları Mısır'da zulüm gördükten sonra, bu topraklara göç etmiş ve orada belli bir süre hakimiyet kurmuşlardır. O beldenin mübarek kılındığına yani bereketlendirildiğine işaret eden, bunların dışında da birçok ayeti kerime bulunmaktadır. O beldenin kalbi ise Kudüs'tür. Mescidi Aksa'nın fazilet ve ehemmiyeti hakkında ayrıca birçok hadisi şerif bulunmaktadır. Resulullah (a.s.) bir hadisi şerifinde şöyle buyurmuştur: "Yolculuk ancak şu üç mescidden birine olur: Benim şu mescidime, Mescidi Haram'a ve Mescidi Aksa'ya." (Müslim, Kitâbu'l-Hacc, 15/415, 511, 512) Burada kastedilen yolculuk ibadet kastıyla olan özel yolculuktur. Bu hadisi şerif dolayısıyla Mescidi Aksa harem mescidlerin üçüncüsü sayılmıştır. Ahmed ibnu Hanbel, Nesâi ve Hakim'in Abdullah ibnu Ömer (r.a.)'den rivayet etmiş oldukları bir hadisi şerife göre de Resulullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: "Süleymân (a.s.) Mescidi Aksa'yı yaptığında Rabbinden üç şey istedi. Rabbi ona ikisini verdi. Ben üçüncüsünü de vermiş olmasını ümit ediyorum: Kendisine, kendi hükmüne denk gelecek hüküm vermesini istedi, (Rabbi) bu istediğini verdi. Kendisinden sonra hiç kimsenin ulaşamayacağı bir saltanat vermesini istedi, bu istediğini de verdi. Bir de her kim, bu Mescid'de -yani Mescidi Aksa'da- namaz kılmak amacıyla evinden çıkarsa anasından doğmuş gibi günâhlarından sıyrılsın istedi. Biz Allah'ın bu istediğini de ona vermiş olmasını ümit ediyoruz." Bir hadisi şerifte bildirildiğine göre Resulullah (s.a.s)'ın câriyesi Meymune (r.anhâ): "Ey Resulullah! Bize Mescidi Aksa hakkındaki hükmün ne olduğunu bildir" dedi. Resulullah (s.a.s.) da şöyle buyurdu: "Oraya (Mescidi Aksa'ya) gidin ve içinde namaz kılın." -Hadisin râvisi dedi ki: "O zaman burası Dâru'l-Harb'di (yani Müslüman olmayanların hâkimiyeti altındaydı)."- (Resulullah (s.a.s) sözlerine daha sonra şöyle devam etti): "Eğer oraya gidemez ve içinde namaz kılamazsanız kandillerinde yakılmak üzere oraya zeytinyağı gönderin." (Ebu Davud, Kitâbu's-Salât, 14) Burada zeytinyağı bir semboldür. Yapılması istenen ise Kudüs'e ve Mescidi Aksa'ya önem verilmesi, oranın İbrahim (a.s.)'ın hanif dininin gerçek sahipleri olan mü'minlerin eline geçmesi için çalışılması ve o kutsal mekânların tevhid dinine uygun kimliğinin korunması amacıyla yapılan çalışmalara herhangi bir şekilde destek olunmasıdır. Yeryüzünün en faziletli mekânları camiler, camilerin de en faziletlileri Mescidi Haram, Mescidi Nebevi ve Mescidi Aksa'dır. Bu üç camide kılınan namazların diğer camilerde kılınan namazlardan çok daha fazla sevaplı olduğu hadisi şeriflerde bildirilmiştir. Hatta İbnu Mace'nin nakletmiş olduğu bir hadiste: "Bir adamın kendi evinde kıldığı namaza bir namaz sevabı verilir. Oturduğu beldenin sakinlerinin devam ettikleri camide kıldığı namaza yirmi beş kat sevap verilir. Cuma namazının kılındığı camide kıldığı namaza beş yüz kat sevap verilir. Mescidi Aksa'da kıldığı namaza elli bin kat sevap verilir. Benim camimde kıldığı namaza da elli bin kat sevap verilir. Mescidi Haram'da kıldığı namaza ise yüz bin kat sevap verilir" denmektedir. (İbnu Mâce, İkâmetu's-Sala ve's-Sunne fihâ, 5/198) Bilindiği üzere Mescidi Aksa aynı zamanda Müslümanların ilk kıblesidir. Bu özelliğinden dolayı da İslâm'da ayrı bir öneme sahiptir. Buhari ve Müslim'in rivayet ettiklerine göre el-Bera ibnu Azib (r.a.) şöyle söylemiştir: "Resulullah (a.s.) Beyti Makdis (Mescidi Aksa) tarafına on altı ya da on yedi ay namaz kıldı. Resulullah (a.s.) Ka'be tarafına namaz kılmayı arzuluyordu. Yüce Allah da şu ayeti kerimeyi indirdi: قَدْ نَرَى تَقَلُّبَ وَجْهِكَ فِي السَّمَاء فَلَنُوَلِّيَنَّكَ قِبْلَةً تَرْضَاهَا فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَحَيْثُ مَا كُنتُمْ فَوَلُّواْ وُجُوِهَكُمْ شَطْرَهُ وَإِنَّ الَّذِينَ أُوْتُواْ الْكِتَابَ لَيَعْلَمُونَ أَنَّهُ الْحَقُّ مِن رَّبِّهِمْ وَمَا اللّهُ بِغَافِلٍ عَمَّا يَعْمَلُونَ "(Ey Muhammed) Yüzünü semaya çevirip durduğunu görüyoruz. Seni hoşnut olacağın kıbleye çeviriyoruz. Yüzünü Mescid-i Haram'a çevir. Nerede bulunursanız bulunun yüzlerinizi o yöne çevirin. Kitap ehli, bunun Rab'lerinden gelen bir hak olduğunu çok iyi bilirler. Allah, onların yaptıklarından habersiz değildir." (Bakara, 2/144) Bunu te'yid eden daha birçok hadisi şerif rivayet edilmiştir. Tanınmış tefsir alimlerinden Kasımi, Mescidi Aksâ'nın ismi hakkında şu açıklamayı yapmıştır: "Aksa kelimesi "en uzak" anlamındadır. Mescidi Aksa da Mekke'ye olan uzaklığından dolayı böyle adlandırılmıştır." Mescidi Aksa aynı zamanda Yüce Allah'ın yeryüzündeki ilâhi âyetlerinden bir âyettir. Çünkü İsrâ suresinin birinci âyetinde şöyle buyurulmaktadır: سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَى بِعَبْدِهِ لَيْلاً مِّنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ الأَقْصَى الَّذِي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ آيَاتِنَا إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُ "Kulunu, kendisine birtakım ayetlerimizi göstermek için bir gece Mescidi Haram'dan çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa'ya yürütenin şanı pek yücedir. Şüphesiz o duyandır, görendir." (İsra 1) Burada dikkat edilirse, Resulullah (s.a.s.)'ın Mescidi Haram'dan Mescidi Aksa'ya yürütülmesinin sebebiyle ilgili olarak; "kendisine birtakım ayetlerimizi göstermek için" denmektedir. Allah dileseydi Resulullah (s.a.s.)'ı Mescidi Haram'dan da miraca yükseltebilirdi. Ancak kendisine birtakım ilâhi âyetlerin gösterilmesi amacıyla önce Mescidi Aksa'ya getirilmiş ve oradan miraca yükseltilmiştir. Demek ki, burası da Allah'ın yeryüzündeki ilâhi âyetlerinden bir âyettir. Dolayısıyla buraya asıl sahip çıkmaları gerekenler Müslümanlardır. Filistin diyarının mübarek kılındığına dair de ayrıca hadisler bulunmaktadır. Bunlardan birinde şöyle buyurulur: "Allah, Ariş ile Fırat arasını mübarek (bereketli) kılmış ve özellikle Filistin'i mukaddes kılmıştır." (Bu hadisi Müslim, İman, 282; Münavi, et-Teysir, I/248'de rivayet etmiştir.) Tüm bu gerçekleri dile getirdikten sonra bir Müslüman nasıl olurda bu konuda sessiz kalabilir. Denilebilir ki; ‘elimizden hiçbir şey gelmiyor ne yapabiliriz ki'. Onlara verilecek cevap, sizleri kesinlikle temsil etmeyen ve sizi İslam'dan uzaklaştırabilmek için ellerinden geleni yapan ve en önemlisi Müslümanları tüm dünyada öldüren, katleden kafirlerin dostu olan, başımızdaki liderleri alaşağı edelim. Bunu yapmak için canla başla çalışan İslami hizb ile çalışalım. Onlara tüm samimiyetimizle sahip çıkalım. Ve kesinlikle İslam şeriatının tekrar dünyada hakim olması için bir Raşidi Hilafet Devletini kurma konusunda alsa geri durmayalım. Ve şunu hiçbir zaman unutmayalım, bu zilletten ve gafletten ancak ikinci Raşidi Hilafet Devleti ile kurtulabiliriz. Rabbimiz bizlere, uyarı mahiyetinde şunu hatırlatıyor: لَهُ مُعَقِّبَاتٌ مِّن بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِهِ يَحْفَظُونَهُ مِنْ أَمْرِ اللّهِ إِنَّ اللّهَ لاَ يُغَيِّرُ مَا بِقَوْمٍ حَتَّى يُغَيِّرُواْ مَا بِأَنْفُسِهِمْ وَإِذَا أَرَادَ اللّهُ بِقَوْمٍ سُوءًا فَلاَ مَرَدَّ لَهُ وَمَا لَهُم مِّن دُونِهِ مِن وَالٍ "İnsanoğlunu arkasında ve önünde takip edenler vardır; Allah'ın emriyle onu gözetirler. Bir toplum kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez. Allah bir toplumun kahrını dileyince artık o geri döndürülemez. Onların Allah'tan başka koruyucusu da yoktur." [er-Ra'd 11]