Namaz kılmayanlar niçin oruç tutar?
İçinde yaşadığımız toplumda ağzı oruçlu alnı secdesiz olmak, Cuma, bayram ve tarihsel süreçte üretilmiş olan kandiller dışında namaza yanaşmamak kitlesel bir tutum olarak varlığını sürdürmektedir. Maalesef bu duruma İslami bilinç sahiplerinden ciddi bir itiraz da yükselmemektedir. Hatta “Hiç değilse oruç, Cuma namazı, bayram namazları ve kandiller sayesinde insanların bir şekilde İslam’la irtibatı devam ediyor” şeklinde düşünüp bu duruma olumlu anlam yükleyenler de az değil.
Namaz kılmayanlar niçin oruç tutar?
Şükrü Hüseyinoğlu
İslam ve HayatMemleketteki yüksek oruç tutma oranına bakıp toplumda bir İslamlaşma süreci yaşandığını söyleyebilir ve dolayısıyla halkımız adına sevinebilir miyiz?
Bu konuda mutlaka farklı değerlendirmeler olacaktır fakat karar verirken bazı noktaları göz önünde bulundurmakta fayda var. Mesela, kapalı mekânlarda sigara içme yasağını protesto etmek için bir ara Ankara’da toplanan Türkiye Kahveciler Kıraathaneciler Federasyonu’nun Ramazan ayını kahvehanelerin en fazla iş yaptıkları bir dönem olarak nitelemesini ve söz konusu federasyonun, Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü’ne başvurarak, kahvehanelerin sahura kadar açık kalmasına izin vermeleri yönünde belediyelere bir genelge gönderilmesi talebinde bulunmasını göz önünde bulundurmak, topluma dair değerlendirme yaparken işlevsel olabilir.
Bu durumda şu soruyu sormak gerekir: Gündüz oruç tutup iftardan sonra kahvehaneleri tıka basa doldurmak ve sahura kadar kumar oyunları oynamak nasıl bir din algısının ürünüdür?
Meselenin bir diğer boyutu da, oruç tutup namaza yanaşmama çelişkisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu toplumda oruç tutma oranı ne kadar yüksekse, namaz kılma oranı o kadar düşüktür.
Oruç tutup, dinin direği ve ibadetlerin anası mesabesindeki namaza yanaşmamak… Oruç tutup, akşam olunca kahvehanelere, kumar masalarına koşmak… Oruç tutup, televizyon başında saatlerce boş sözlerin esiri olmak. Oruç tutmak fakat gözü, kulağı, dili tutmamak…
Kimse kusura bakmasın, böylesi bir oruç, Hz. Peygamber’den rivayet edilen bir hadiste belirtildiği gibi aç ve susuz kalmaktan başka bir sonuç doğurmayacak bir âdetin yerine getirilmesinden başka bir şey değildir. Halihazırdaki yaygın tutum, Allah’ın dinini ciddiye almamanın, heva ve hevesleri Allah’ın dinine tabi kılmak yerine, Allah’ın dinini heva ve heveslere tabi kılmanın ifadesidir. Âdetleri ibadetleştirmenin, ibadetleri âdet haline getirmenin acı bir görüntüsüdür.
İslam bütüncül bir hayat nizamıdır. İslam’ın, onu din olarak benimsediğini söyleyen insanlar üzerinde bağlayıcılığı vardır. Bir kimse Müslüman olduğunu söylediğinde, İslam’ın hükümlerine tabi olduğunu, bu hükümlerin kendisi için bağlayıcı olduğunu ifade etmektedir. Müslüman olduğunu söylediği halde İslam’ın hükümleri yerine hevasına tabi olan, İslam’a göre değil kafasına göre yaşamayı sürdüren bir kimse, yüce Allah’la yaptığı sözleşmeyi fiilen iptal etmiş olur.
Dinde zorlama yoktur. Herkes tercihini dilediği yönde yapabilir. Müslüman olmak ya da olmamak herkesin kendi tercihiyle belirleyeceği bir sonuçtur. Fakat bir kimse İslam’ı benimsediğini söylüyorsa, Müslüman olduğu iddiasında bulunuyorsa bu durumda bir sözleşmenin altına imza atmakta, kendisini bağlayan belirli ölçülere tabiiyet akdi yapmış olmaktadır.
“Ben Müslümanım fakat kafama göre yaşarım” demeye kimsenin hakkı yoktur. Böyle düşünen birisi sadece kendisini aldatmaktadır. Bu durumdaki biri mutlaka bir tercih yapmalıdır. Şayet Müslüman olduğu iddiasında samimi ise, bunun bağlayıcı bir iddia olduğunu, İslam’ın, “İman ettim” iddiasının pratikte ispatını talep ettiğini (Bkz. Ankebut 29/2) bilmelidir.
İslam’ın hükümleri arasında ayrım yapmak, birine tabi olurken diğerine inatla tabi olmamak, Kur’an literatüründe “Kitab’ın bir kısmına iman ederken bir kısmını inkâr etmek” şeklinde karşılık bulmaktadır. (Bkz. Bakara 2/85)
Bir insanın İslam’la pratik anlamda ilişkisinin temel ölçütü namazdır. Namaz, bir insanın Allah’a itaat edip etmediğinin temel göstergesidir. Kur’an’da Rabbimizin namaza olan güçlü vurgusu boş yere değildir. Namazsız bir Müslümanlık iddiasının, salt bir iddia olmaktan öteye geçemeyeceğine dair Kur’an’da birçok ayet vardır. Kur’an’da nerede Müslümanın özelliklerinden bahsediliyorsa mutlaka namazdan söz edilmekte, (Bkz. Bakara 2/1-5, 277; Maide 5/55; Enfal 8/2-4; Tevbe 9/71-72; Mü’minun 23/1-11; Me’aric 70/22-27 vb.) namazın terki ise Allah’a itaatten uzaklaşmanın ifadesi olarak zikredilmektedir:
“İşte bunlar; Allah'ın ni'met verdiği peygamberlerden, Adem neslinden, Nuh ile beraber gemide taşıdıklarımızın neslinden, İbrahim ve İsrail (Ya'kub) neslinden, yol gösterdiğimiz ve seçtiğimiz kimselerdendir. Onlara Rahman'ın ayetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı.
Onlardan sonra yerlerine öyle bir nesil geldi ki, namazı zayi ettiler, nefislerinin arzularına uydular. Bunlar azgınlıklarının cezasıyla karşılaşacaklardır.
Ancak tevbe eden, iman eden ve salih amellerde bulunanlar (onların dışındadır); işte bunlar, cennete girecekler ve hiç bir şeyle zulme uğratılmayacaklar.” (Meryem 19/58-60)
Bu apaçık gerçeklere rağmen, içinde yaşadığımız toplumda ağzı oruçlu alnı secdesiz olmak, Cuma, bayram ve tarihsel süreçte üretilmiş olan kandiller dışında namaza yanaşmamak kitlesel bir tutum olarak varlığını sürdürmektedir. Maalesef bu duruma İslami bilinç sahiplerinden ciddi bir itiraz da yükselmemektedir. Hatta “Hiç değilse oruç, Cuma namazı, bayram namazları ve kandiller sayesinde insanların bir şekilde İslam’la irtibatı devam ediyor” şeklinde düşünüp bu duruma olumlu anlam yükleyenler de az değil.
Gelin görün ki, söz konusu irtibatlar, bir türlü sahici bir irtibat haline dönüşmüyor. Yıllar geçiyor, ömürler tükeniyor değişen çok bir şey olmuyor. En azından ben kendimi bildim bileli bu konuda gözle görülür bir iyileşme, âdetten kopup ibadete yöneliş süreci yaşandığını görmedim. Aldatıcı irtibatlar öylece kalıyor, kitlesel görüntü bir türlü değişmiyor.
Allah’ın diniyle kurulan ya da kurulduğu sanılan aldatıcı irtibatlar, insanların bu alandaki açlığını gidererek onları sahici irtibata yönelmekten alıkoyuyor. Bu açıdan “alnı secdesiz oruçluluk” insanla İslam arasında bir irtibat olmaktan çok, İnsanın İslam’la sahici irtibat kurmasına engel teşkil ediyor.
Bu durumdaki insanların İslam’la sahici irtibatlar kurabilmesi için, mevcut irtibatlarının aldatıcılığı ve işlevsizliği konusunda onları ikna edecek uyarıcı ve uyandırıcı mesajlarla muhatap kılınmaları gerekiyor.
-
Enes Kocaman 23-07-2012 19:43
Burada duyduklarım dudak uçuklatıcı gerçekten.Orucun açıkcası manevi olarak tam anlamıyla yaşanmadığını ben de kabul ediyorum.Bunun sebepleri olarak namaz kılmamak, Ramazan eğlencesi adı altında çok alakasız şeylere kaymak elbette olabilir.Zaten etraf Ramazan'ı fırsat bilip kar elde etmek için lüks promosyonlar hazırlayan çakallarla dolu.Ama insanların namaz kılmadıkları için oruçlarına dil uzatmak kimsenin haddi değil.Hele ki namaz kılmayanları Müslümanlıktan dışarı olarak görmek hiç değil.Biz namazımızı kılarız.Kimin Müslüman olup olmadığının kararını da Allah'a bırakırız.Ayrıca namaz kılmayan insan ne için oruç tutar demenin de bence hiçbir manası yok.Bunun "Tesettür kullanmayan bir kadın niçin oruç tutar" demekten hiçbir farkı yoktur.Ne yani oruç tutuyo diye kapanmayacaksa oruç da mı tutmasın.Verilecek cevapları az çok tahmin ediyorum.Ben sadece uyarmak istedim. EDİTÖRÜN NOTU: Bakara Suresi 84 ve 85. ayetleri bir okumanızı tavsiye ederiz Enes kardeş.
-
ZÜLKÜF ARSLAN 11-08-2011 22:35
aslında şu ayetlerde çok net neden böyle yaptıklarını ortaya koyacaktır.... ALİİMRAN..23- Kendilerine kitaptan bir pay verilenleri görmedin mi? Aralarında Allah'ın kitabı hükmetsin diye çağrılıyorlar da, onlardan bir bölümü yüz çeviriyor. Onlar, işte böyle arka dönenlerdir. 24- Bu, onların: "Ateş bize sayılı günler dışında kesinlikle dokunmayacak" demelerindendir. Onların bu iftiraları, dinleri konusunda kendilerini yanılgıya düşürmüştür. İNSANLARA CEHENNNEMDE BİRAZ YANIP TEKRAR ÇIKACAKSINIZ DERSELER TABİKİ ONLARDA BÖYLE YAPARLAR ,ORUÇ TUTAR ,NAMAZ KILMAZ VEYA BUNLARI YAPIP ,YALAN SÖYLERLER ,,,YANİ BU ATALARI NIN GELENEĞİNE UYUP BUNUDA İSLAM ZANNEDENLER MAHŞERDE SÜRPRİZ YAŞAYACAKLAR KAYIP OLARAK YALNIZ BU SÜRPRİZ...
-
fatma 11-08-2011 13:53
Selamünaleyküm: Namaz kılmayanlar, zaten kılmayacakları bu namazı kılmamaya devam edebilmek için oruç tutarlar... Çünkü kendilerince İslamdan esinlenerek oluşturdukları aldatıcı dinlerinin, halihazır cennetlerinde, rezervasyonları check in edilmiş yerlerini "hak etme" psikolojisi ile; "hani ayıp olmasın da bari birşey yapmış olalım" lutfü ve minnetiyle seçerler orucu...(Artık seçen de kalmadı etrafta..Sıcak ya..) Çünkü (oruç kolaydır)!, (oruç sağlığa faydalıdır)!, (oruç fazla kiloları atmak için bir fırsattır)!, (oruçla vücut toksinlerden temizlenir)! ve ayrıca (çok renkli geçen günlerdir)!.. Söyleyeceğim durumla karşılaştınız mı hiç bilmem ama; "Kurban etiyle içki içmem" fedakarlığıyla ve yüksek şuurlu imanıyla! dışardan et alıp pişirten ve tertemiz kalpleriyle CENNETLERİ; horlayıp, küçümsedikleri, (aklı olmayan zavallı bir zümrenin)! parçası olmaktan yana tercihini yapmış olan ve bundan da şeref duyan bizlerden daha fazla hakettiğine inanmış,ama nedense mezarlık kapılarındaki yazılardan da hala rahatsız olan E.M.C'nin çocuklarıyız biz.. Eee bunların namazsız orucunu da anlamak zor olmamalı...Keşke bilselerdi..
-
necdet 09-08-2011 22:27
yani güzel kardeşim kesin olan şuki namaz kılmayan müslüman değildir. çünkü namaz müslümanın kimliğidir. kimliksiz müslüman olamayacağına göre. problem çözüldü