Hızır YILDIRIM
NEYDİK NE OLDUK?
NEYDİK NE OLDUK!..
Yaklaşık 1450 yıldır İslâm tarihinde; son 200 yıl hariç Müslümanlar izzetliydi. En azından güçlü olduğu bir çok dönem olmuştur. Zalim kâfirlere karşı dimdik ayakta birçok cihad da başarılı olmuştur. Kâfir zalimler hoyratça Müslümanlara saldıramıyordu. Saldırdıklarında boyunun ölçüsünü alıyorlardı.
Günümüzde maalesef kâfir zalimlere gücümüz yetmiyor. Doğu Türkistan, Arakan, Afganistan, Irak, Suriye, Yemen, Çeçenistan, Bosna, Afrika kıtasında vs. Birçok yerde Müslümanlar çok kayıp verdi ve vermeye de devam ediyor.
Hilafet Osmanlı da iken o kadar yanlışına rağmen Müslümanlar güvende idi. Cihadı ve Kur'an-ı terkedince zillet kaçınılmaz oldu.
Klavye mücahitleri çoğaldı, tekfir kılıçlarıyla Müslüman bırakmadık. Teferruatın içine bir daldık bir daha çıkamadık. Birbirimizle didişmekten dolayı üretmeyi unuttuk, tükettik, kendimizi de tükettik; zalim kâfirlere karşı gücümüz kalmadı ve ardından da izzetimizi kaybettik.
Ümmetin yeniden dirilmeye ihtiyacı var, dirilecek gücümüz kaldıysa tabi ki! İzzet ve şerefi Rabbimiz biz Müslümanlara verdiği halde izzeti eşyada, makamda aradık. Cebimiz doldu, kalpteki iman eridi. Kalbteki siyah noktayı önemsemedik, büyüdü, büyüttük, kalbi sardı göremedik veya görmek istemedik.
Kur'an elimizde, gönlümüz başka yerde, Kur'an mesajlarını hayatımıza bir türlü taşıyamıyoruz. Kendimiz inşa olmadık ki başkalarını inşa edelim.
Ümmet bu zillet çukurundan nasıl çıkar diye kafa yormalı?
Yusuf (as) kıssasını okuduk kuyudan çıkıp, zindana girip, Mısır'a sultan olmasını menkıbe gibi okuduk. Halbuki o kadar güzel inşa süreci var ki! Kuyu ve hira, bugünün 🏡 evlerinin tefekkür boyutu, zindan şehir hayatının bozukluğundan, fuhşiyatından; kısa kaçış tefekkürü. Mısır'a sultan olmak demek Kur'an'ı hakkıyla okuyup yaşam haline dönüştürerek toplumu da hayra dönüştürmek.
Musa (as) kıssasını tefekkür boyutu ile okuyunca o kadar çok malzeme çıkıyor ki! Okuyacak ve anlayacak müslimler gerek.
Müslüman izzetli olduğunu, Kur'an ile dirildiğini, diğer insanlığın manevi ölü olduğunu, kâinat ve dünyanın sahibi Alemlerin Rabbi Allah olduğunu; biz Müslümanların sahibi ve meliki, dostu olduğunu ne zaman anlayıp kavrayacağız?
Niye Müslümanlar zalimler karşısında çaresiz? Çünkü zalim kafirler bizden çok çalışıp üretiyor. Allah da karşılığını veriyor. Yani sünnetullah işliyor. Biz hak edersek muhakkak ki Allah bize yardım edecek. Ayağa kalkacağız, (bünyamin mersus) sıkıca Allah için saf tutacağız, (Hablullah) Allah'ın ipine sımsıkı sarılacağız, Kur'an ile büyük cihad edeceğiz. O zaman bize galip gelen olmayacak.
Allah yanında olunca ne gam, ne keder, dikeni de hoş, gülü de, zafer de hoş, sabır da. Müslümana ölüm yok. Çünkü; Müslüman ölümü öldürmüştür. Rab katında sürekli diridir. Ölüm ise beden gömleğini değiştirmek, yani diğer sonsuz âleme geçiştir.
"Dirilmeli insanlık ki insan kalabilsin, yoksa piyasada çok olan ve yürüyen ruhsuz ceset gibi olur." Kur'an ile dirilmeli, hayatın sadece dünyadan ibaret olmadığını anlamalı, imtihan bilinciyle yaşamalı, yaşatmalı.
Allah karşısında aciz olduğunu bilmeli, tevazu ile yürümeli ve dua etmeli, alçak değil, alçak gönüllü olmalı. Neden yaratıldığını, niçin yaşadığını, sonsuz âleme gideceğini bilmeli ve imtihandan geçirip kalıcı yerini dünya hayatında kazanacağını unutmamalı.
Yoktuk; Allah var etti. Sonradan geldiğimizi unutmamalı ve şikayet etmemeli. Bir damla sudan insan haline getiren El-Halık olan Allah'ı sürekli hatırda tutmalı ki; izzetli ve şerefli olalım. İzzet ve şerefi Allah verince bir değer ifade eder.
Huneyn'de çoktuk, çil yavrusu gibi dağıldık, Bedir'de azdık, dirilerek kazandık, Uhud'da anlık gafletten dolayı kaybettik. Nice az imanlı topluluklarla nice zaferler kazanıldığını hafızamızda diri tutmalı. "Tutmalı ki; hafızamız ve benliğimizde diri olsun."
"Biz neysek, ne için yaşıyorsak oyuz."
Dünyalık kazancımız neyse; Ahiret kazancımız da odur.
"Ya zillet=cehennem, yada İzzet=cennet!.."