Okulun ifsadına, alternatif eğitim çabalarıyla karşı durulmalı
Eğitim resmi ideolojiyi muhafaza etmek için kullanıldığından Müslümanların batılılaşma serüveninin de okullarda başladığını belirten Sinan Ceran, `Hz. Peygamber dönemindeki alternatif eğitim çalışmaları göz önünde bulundurulduğunda bugün gelinen noktada Müslümanlar arasında eğitim hadisesi bir türlü kurumsallaşamamıştır. Modern pedagojik normların tersine İslam’da eğitimin iman ve salih amel gibi bir karşılığı vardır.` diye konuştu.
TOKAD aylık müzakereli seminerlerinde yazar Sinan Ceran“Eğitim Meselemiz” üzerine konuştu.
Sinan Ceran, Müslümanların vahyi kimliği daha gayretli taşıyabilmeleri gerektiğine; eğitimin de bu noktada çok önemli olduğuna, eğitimin birçok ideoloji için araç olarak kullanılageldiğine değindi. Genel başlıklar itibariyle Ceran şu tespitlerde bulundu:
-Malik bin Nebi toplumun değişiminin kaynağını ferde bağlayarak bireyden topluma uzanan Kur’ani eğitim ilkesini vurgular. İlk ayetlerden itibaren hayatın tam ortasında bulunmamız emredilmişken geldiğimiz süreçte Müslümanların resmi ideolojiye karşı ciddi bir duruştan ziyade kitaplara boğulmuş bir din algısına sahip olduğunu ifade etti. Bu anlamda Hz. Peygamber dönemindeki alternatif eğitim çalışmaları göz önünde bulundurulduğunda bugün gelinen noktada Müslümanlar arasında eğitim hadisesi bir türlü kurumsallaşamamıştır. Müslümanlar eğitimin ideolojik altyapısını ihmal ettikleri için hayatımızın her alanını kuşatan modern bir kirlilikle karşı karşıyayız. Modern pedagojik normların tersine İslam’da eğitimin iman ve salih amel gibi bir karşılığı vardır. Eğitim resmi ideolojiyi muhafaza etmek için kullanıldığından Müslümanların batılılaşma serüveni de okullarda başlamaktadır.
-Bütün bunlara rağmen alternatif eğitim olarak medresenin doğu illerinde devam etmesi umut verici bir durum gibi görünse de medreselerde yetiştirilen çocuklar siyasal bilinçten ve hayatı kavramaktan yoksun yetişmişlerdir. Son yıllarda derneklerimiz vasıtasıyla yapılan çalışmalar da önemli bir alternatif oluşturmuştur.
-Cumhuriyet sürecinde çıkarılanTevhid-i Tedrisat kanunuyla farklı anlayışların alternatif eğitim imkânlarına ket vurularak eğitim resmi ideolojik çatı altında toplatılmıştır.
-Hz. Peygamber döneminde Mekke oligarşisini ortadan kaldıracak vahyi bir eğitim modeli takip edilmiştir. Bu nedenle Müslümanlar da eğitimi Kur’an bağlamında halkı değiştirip dönüştürmek olarak düşünmeli ve öncü Kur’an neslini oluşturmalıdırlar.
-Müslümanlar “Var olan eğitim sistemi bizim için her şeydir.’’ yanılgısından kurtulmalıdırlar. Bu konuda özellikle milliyetçi-muhafazakâr zihniyetin resmi ideoloji karşısında ciddi handikapları vardır.
-MEB eğitim müfredatı, hemen hemen bütün derslerde milli meselelerle ilgili bilgiler verilmesini mecburi tutar. İlköğretimin en alt düzeyinden başlayarak çocuklara ulusalcı ve kişi merkezli bir devlet, toplum ve itaat kültürü kazandırılmak istenmektedir. Ders kitapları ve okulu kurgusu bu amaca matuftur.
-Müslümanların “ana dilde eğitim’’ çağrısına kulak tıkadıklarını, farklı etnik kimliklerin eğitim imkânına fıtri doğrultuda vahyi yaklaşamadığı da bilinen talihsiz bir gerçektir.
-Açılan özel okullar da resmi ideolojik dayatmalardan kurtulamamıştır. Alternatif eğitim çalışmaları öncü öğretmen neslini oluşturabilmelidir. Hayattan ve mücadeleden kopuk bir eğitim anlayışı yapaylık özelliğinden dolayı sağlıklı sonuçlar veremeyecektir.
Müzakereci olarak söz alan Ahmet Örs de özellikle Müslümanların dersane-okul makasındaki modern ve kapitalist kuşatmaya karşı dikkatli olmaları gerektiğini; okulun modern ulus değerler doğrultusunda zihin yönlendirici fonksiyonuna karşı muhalif bir dil ve pratik üretilmesinin özgür bir eğitim süreci için zorunlu olduğunu söyledi.