Hızır YILDIRIM

29 Haziran 2022

OLMAYAN KITLIK ve OLAN PAHALILIK!

Aslında fakirlerin ihtiyaçlı olmasından ziyade, zenginlerin "açlığı" söz konusu. Doymuyorlar, bu gidişle hiç doymayacaklar. Kibirlilik, doyamama, bencillik cimrilik yaşam tarzlarıdır. Bizden ya köle, ya da ölü olmamızı istiyorlar. Soluduğumuz hava onların elinde olsaydı ücrete tabi tutarlardı.

Kıtlık olması için; göğün yağmur vermemesi, rüzgarın esmemesi, güneşin ışığını göndermemesi gerekir ki, kıtlık olsun. "Kıtlık", kıt kafaların ürettiği zalim düzenlerdir. 

Allah yağmuru bol bol veriyor, zalimler yeryüzünün zengin petrol yataklarını tekellerine alıp pahalı düzenekleri ile istedikleri gibi oynuyorlar. Öyle olunca çiftçinin ürünü pahalıya gelmekte. Gübre, tohum, yakıt astronomik boyutta olunca, üretmek çiftçi için zordur. Üretse satması zor veya ucuz alan komisyoncu ve stokçular da cabası; onlar da piyasayı istedikleri gibi yönetiyorlar.

Pandemi, kovid, aşı bu işin başlangıcı. Ellerine bir çok fırsat geçti, dünyayla adeta kedi fare gibi oynuyorlar. İnsanlar uyanmadıkça durmayacaklar ekonomik buhran, açlık korkusu ile adeta dünyayı esir aldılar. 

İnsanlık ise çıkış arıyor bulamıyor, bir şekilde zalimler bunun alt yapısını oluşturdular. Din adına belâmları piyasaya sürdüler ve afyon gibi uyuşturdular. Bozuk eğitim, eğlence ve bahis sporla toplumu adeta uyuşturdular.

Böyle bilinçsiz halkı istedikleri gibi sömürdüler. Projeleri bile en az yüz yıllık ve harfiyen yerine getiriyorlar. 

İnsanda bir çok korku ve endişe hakim, bunlardan biride geçim korkusu. Midenin alacağı kapatise belli olduğu halde aç kalırız endişesi taşıyor bir çok insan. 90 küsür ayette Allah rızka kefil olduğu halde; bir ayette şeytan fakirlikle korkutur insanları daha çok etkiliyor.

Ekonomik sömürü düzen, asgari şartta geçinen insan için zordur. Düşünme yetisini yitirir, geçim telaşı, aileye iaşe alamaması stresli bir hayata mâhkûm eder. İslam devletinde devlet kaynakları eşit şekilde, yani adaletle dağıtılır ve mağdur insan sayısını en aza indirilir.

Ülkemizde fakir olarak yaşayan insanın durumu içler acısıdır ve açlık sınırında hayata tutunmaya çalışıyor. Bu maalesef her dönemde olduğu gibi günümüzde daha çok hissedilir oldu. Bu insanların alım gücü düştü. Bolluğa alışan insan için fakirlik ölüm gibidir. Yoklukta yaşıyan insan zamanla alışır fakat; bollukta insan için darlık zordur.

Bu pahalılıkta gelir düzeyi iyi olan insanların yaşam düzeyi hiç değişmemiştir; hatta daha ileri gitmiştir. İsraf ve cimrilik hat saffaya ulaşmıştır. Gözü doymayan, infak etmeyen, egoist, müstağnilik tavan yapmıştır. Kendi zevklerinden taviz vermeyen insanı gözünü ancak toprak doyurur.

Şehrin yüksek yerine gidip şehri ve insanları analiz etmek daha isabetli olacaktır. Sayısız binalar, işyeriler, fabrikalar, sayısız araziler ve araçlar çoğunlukla insanların. İstanbul gibi metropol şehirlerde kira parası en az 5000 tl olarak düşünürsek zengin insaların sayıda azımsanmıyacak kadar çoktur. Bu insanlar bile pahalılıktan şikayet ediyorlar. 

Bu insanlar bu pahalılıkta servetlerine servet katıyorlar ve fakir ve gruba takımını ise düşünen yok gibi. Bu köle düzeni değil de nedir? Hormonlu bir şekilde büyümeyle servet biriktirme telaşındalar. Malı mülkü olan sürekli geçici dünyada değer kazanıyor.

Fakir ise her sabah daha fakir olarak sabahlıyor. Mevcut düzen zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapıyor. 

Rabbim insanlara merhametinden bol rızık sunuyor, insan ise; cimrileştikçe cimrileşiyor ve biriktirme yarışına giriyor. Elbet bunun ağır bir faturası olacak tevbe ile infak etmezse. Şu insan ne zaman anlayacak para ve ziynet eşyası yenmez bir şey olduğunu!..

Allah cc dilediği kuluna zenginlik verir ve onunla sınava yeni tutar; Çoğu bu sınavı kazanamaz. Gerçek zenginlik; kanaat etmek ve paylaşmaktır. Verdiklerin senin oluyor, sende olanın akibeti belli olmuyor.

Şükretmeyi unutan insanlığın başına her türlü bela ve musibet gelebilir. Kendini islama nispet edene bakıyorsun hiç müslüman gibi yaşamıyor. Kafire bakıyorsun her türlü hileli renk mevcut aynı bukalemun gibi. Samimiyet ve güven kalmadı. Komşu komşusunun kapısını çalmaz oldu, aileler darmadağınık, bireysellik bir hayli arttı, tüm arkadaşlık dostluk sanal âlem oldu. Başka bela aramaya gerek var mı?

Adeta taşları bağlamışlar, itleri salıvermişler.

İnsanlık bu sömürü düzenine karşı ayağa kalkmazsa sıkıntı ve buhran daha da artarak devam edecek gibi görünüyor. 

Rabbim akibetimizi hayr eylesin.

Rabbim! Kalan ömrünüzü rızan doğrultusunda yaşayan, kanaat eden, isyan etmeyen şükreden ve şükrün karşılığını veren samimi müslümanlardan eyle bizi.