Hızır YILDIRIM
ÖMÜR BOYU EĞİTİM
Eğitim hiç bitmeyen, ölüm gelinceye kadar devam eden bir olgudur. Hayat boyu hep devam eder.
21 yaşında en verimli çağda üniversite okuyor, kariyeri parlak, dünyada yapacak işleri çok; güzel iyi mevkilere gelecek ama! Hiç arzu etmediği ölüm gerçeği ile tanışıyor.
Hz. Ömer(r.a.) bir çocuğa :
"Yavrum, ne oldu böyle aceleyle camiye koşuyorsun.."dedi.
Çocuk:
"Namaza gidiyorum efendim, namaz vakti yaklaştı, abdestim yok, ezan okunmadan abdest alacağım." dedi.
Hz. Ömer:
_"Yavrum, sen daha küçüksün, sana namaz farz olmamıştır " buyurdu.
Çocuk:
"Efendim, bu işin büyüğü, küçüğü olur mu? Dün benden küçük bir çocuk vefat etti" dedi.
Hz. Ömer çocuğun bu sözlerinden dolayı çok duygulandı, bu sözleri çocuktan işitince çok ağladı. Ya Rabbi! Bu çocuk ne iyi, ne akıllı bir çocuk dedi.
Bu iki olay üzerine eğitimi değerlendirelim. İnsanlar hep yaşlanınca ölmüyor. Ölümün çocuğu,genci, ihtiyarı yok. Ölüm dediğimiz gerçek bir olgudur. Onun için tedbiri elden bırakmamak gerekir. Ölüm ve hayat dengesini iyi belirlemek gerekiyor. Bu dünyaya niçin geldiğimiz?sorusunu iyi anlarsak yaptığımız işten pişmanlık duymayız.
Adem (a.s.) ilk öğretmen, onu eğiten Yüce Allah... Eğitimde asıl olan cenneti kazanmak ve sonsuz olarak sıkıntısız bir hayat yaşamak.
Asıl olan Allah'ın rızasını kazanıp sonsuz yurt olan cennete girebilmektir.
Adem (a.s.) kısa süreliğine meşakkatli dünya hayatına gitti; sıkıntılı bir hayattan sonra tevbe ve imtihandan sonra gerçek yurduna gelecek.
Aksi olsaydı yurt değiştirecekti.
İblis o imtihanı veremeyip sıkıntılı bir hayat olan cehennemi tercih etti ve ona uyanlarında akıbeti maalesef aynı olacak.
Musa (a.s.) Mısır'dan yola çıkıp medyene gidene kadar yolda Rabbisiyle irtibatını hiç kesmedi sürekli yolda giderken dua etti. Rab da ona yol gösterdi, burda bile pratik eğitim yaptı. Öğretmenin RAB olunca sıkıntı yok.
Allah Rasülü Muhammed (a.s.) ilk eğitimi oku ile başladı "ne okuyacaktı" elinde kitap yoktu, Melek ısrarla "oku" diyordu, kendini oku diyordu, "Ey insan". Alak'tan yaratıldığını hatırlatıyordu. Eşref olduğunu esfel olmadığını söylüyordu. İnsanın fıtratına yüklenen takvayı öne çıkarıyordu. Fücurdan uzak dur diyordu. Eğitim başlıyordu, dünya ve Ahiret endeksli bir eğitim. Allah (cc) Rasülü eğitiyor, Rasül de (.a.s.) bizleri eğitiyor.
Ne de güzel eğitmenler!..
Hayat okulu Mekke'de eğitimle başladı. Medine'de pratiğe döküldü, uygulanmaya başlandı ve ortaya örneği zor bulunabilecek şekilde müctehid bir toplum yetişti. Hayatın içinde, hayattan kopuk değil, insanlığın hayrına güzel asr-ı saadet, örnek toplum inşa edildi.
Öncelik Tevhidi yapıyı sağlam temeller üzere oluşturuldumu dünya ve Ahiret endeksli güzel eğitim modeli oluşur. Dünyada yapılan hiçbir şey heba olmaz.
Anne karnında başlar eğitim ölünceye kadar devam eder.
Medinede Suffe okulu açıldı, orda öğretmenler yetiştirildi. Eğitim : Şevkat, Merhamet, Adalet ve disiplin formülü üzerine oluşturuldu. Buradaki sıralama önemlidir.
Şefkatle kucaklamak, Merhamet etmek, Adil olmaktır. Bundan sonra disiplinin bir anlamı olur. Bugünkü sistemler maalesef disiplin üzere eğitim veriliyor. Robotvari bir insan modeli oluşuyor.
Dünya endeksli eğitim modeli, halbuki Ahiret penceresinden bakıp eğitimi burdan yaparsak dünyayı daha da anlamlı kılarız.
İnşa o zaman sağlam olur.
Amacımız dünyada misafir gibi yaşamak, kısa süreliğine de olsa kazık çakmadan; dünyayı inşa etmekle de mükellefiz.
"Benimle dünyanın hali, ancak bir ağacın gölgesinde bir müddet dinlenip de bırakıp giden bir yolcu gibidir.” (Müsned-i Ahmed, Tirmizi, İbn-i Mace)
Nasıl ki 20 yaşındayız ölüm bizi yakalar diye dinimizi sağlam yaşamak durumundayız,
80 yaşındayız daha yaşayacağız diye, dünyayı imar etmek ve salih amellerle süslemeliyiz.
"Kesin olan (ölüm) sana gelinceye kadar Rabb’ine ibadet et." ~ Hicr Suresi 99
"Birinizin elinde bir fidan olduğu sırada Kıyâmet kopacak olsa, onu dikmeye gücü yeterse diksin." (Camiussağir-2668)
İşte, Ayet ve hadisler dünyaya dengeli ve vasat bakış açımızı belirliyor.
Eğitimde, anne ve baba birlikte kendileri de eğitimden geçmek durumundalar. Dini, Sosyolojiyi ve psikolojiyi iyi bilmek zorundalar. İşte bu ebeveynin eli altında yetişen çocuk güzel bir insan modeli olur.
Eğitim evde başlar, dışarıda hayatın içinde devam eder.
Eğitimde okuma, yazma, sözlü ve pratik birlikte değerlendirilir.
Okuma, dille tilavet etme, beyinle düşünme, kalple tasdiktir. "İşte bu gerçek okumadır".
Öğreticinin muhakkak sözle söylediklerini pratikte de göstermesi gerekiyor. Buna tüm dersler dahildir. "Matematik, coğrafya, fizik, resim bile!" Ve daha nicesi...
Pratiği olmayan dersler maalesef ki sanal ortama benziyor. Normal yaşanılan hayata uyumu ancak zamanla oluşur.
Örnek: bir mühendis okulu bitirdimi mesleği tam öğrenmesi iyi bir firmada 5 ila 10 yıl arası sürer.
Öğretici önemli, küçük yaşta çocuğun kapatisesine göre, neye eğilimli ise ona yönlendirilmesi gerekir.
Her insanın ayrı ayrı meziyetleri vardır, bunları görmek ve ona göre değerlendirmek gerekir.
Başka dil öğrenmek başlı başına sorun? Mezun olunuyor ama hala başka dil öğrenilmemiş.
Asr-ı saadette mesela: Bir sahabi İbraniceyi kısa zamanda öğrendi. Biz daha bunu bile yakalayamadık.
"Temel'in dediği gibi batılı: biz aya çıktık siz ne yapıyorsunuz diyormuş!
"Temel biz güneşe çıkıyoruz." Batılı: güneş yakar ama! Temel: "Akşam serinliğinde çıkıyoruz."
Bizler maalesef hep mizahın peşindeyiz.
Öğretmenin derdi çocuklara eğitimi sevdirmesi ve önemini kavratması gerekir.
Laboratuvar bir okul için olmazsa olmaz niteliğindedir. Sık sık deney yapılması, çocukların ufkunun gelişmesi için önemlidir.
Tarih'i en baştan doğru bir şekilde öğrenmesi, bununda yapılan savaş yerleri, müzeler, kazılar ve kalıntılar gezdirilerek ve bu konuda bilir kişiler tarafından öğretilmesi önemlidir.
Herkes bildiği doğrularıbiraraya getirerek, bildiklerini paylaşırsa Güzel bir eğitim modeli üretilebir. Nasıl ki! Bir ton cüruf elenince içinden azda olsa değerli maden çıkıyorsa, bizlerde bu değerli madenleri bulmalıyız ve işlemeye hazır hâle getirmeliyiz.
Japonya küçük yaştaki çocukları Hiroşima ve Nagazaki'yi gezdirip görsel olarak ne yapmaları gerektiğini öğretiyorlar.
Bir Çinli bunu soruyor, bu soruya verecek cevabınız var mı: Müslüman iş adamları bize gelip almak istedikleri sahte ürünlerin üzerine uluslararası markaları yazmamızı istiyorlar. Ancak onları yemeğe götürdüğümüzde《onlara sunduğunuz yemeklerin helâl olup olmadığını 》soruyorlar. Merak ediyorum, İslam dininde sahtekârlık yapmak ve taklit ürün satmak helâl mi?
Eğitim ömür bitse de; sürekli devam eden bir olgudur. İnsan sürekli kendini geliştirmek zorundadır.
Kendini geri plana bırakmaması gerekiyor, geri bırakırsa fıtrata aykırı iş yapmış olur.
"İki günü aynı olan, [her gün ilerlemeyen, yeni bir şey öğrenmeyen] ziyan etti." [Beyhaki]
Fıtrata uygun hareket bizler için önemlidir. Sürekli geçmiş ile yaşamak beyni durdurmak anlamına geliyor ki, alzheimer hastalığını tetikler. Her güne yeni bir şey koymak gerekir. Akletmek, fıkhetmek insanı geniş ufuklara götürür.
Dünya hayatında bizden isteneni iyi algılarsak yol almak kolaylaşır. Allah'ın razı olduğu kullardan olma gayesiyle hareket etmek zorunludur.
Mezarlarda nice kendisini tedavi edememiş, kendi derdine şifa bulamamış prof. doktor ve bilim insanı yatmaktadır.
Ölümün yok oluş olmadığını iyi kavrarsa insanoğlu, ölümden sonraki Ahiret hayatı için hesabı kolay olur. Hiç bitmeyen sonsuz cennet yurduna sahip olur.
Aksi halde insanları sıkıntılı bir hayat bekliyor.
"Yeryüzünün öğretmeni olabilmek için, gökyüzünün öğrencisi olmak lazım." (Aliya İzzetbegoviç)