18-08-2009 10:13

Oruç, haz ve hız merkezli modern hayata reddiyedir

Oruç; “haz” ve “hız” merkezli bir hayat tarzının egemen olduğu çağımızda fıtrata ve insanlığa yeniden dönmektir.

Oruç, haz ve hız merkezli modern hayata reddiyedir

Kur'an'dan çalınıp bir ziyafet ve festival ayına dönüştürülmek istenen Kur'an ayı Ramazan'ı gerçek kimliği ve mahiyetiyle hatırlamaya çok ihtiyacımız var. Ramazan'ı bile damak zevklerinin, eğlence hırslarının bir aracı kılmaya gayret gösteren ifsadın askerlerine karşı anlamın elinden tutup ayağa kaldırmak boynumuzun borcu.

Yazar Abdullah Yıldız, Vakit'teki bugünkü yazısında "Orucun amacı, anlamı yukarıdaki âyette çok açık ifade edilir: İttikâ. İttikâ etmek ya da takvalı olmak" vurgusu yapıyor ve ifsadın askerlerince saptırılmak istenen İslami bir değerin gerçek anlamını hatırlatıyor. Yıldız'ın yazısının ilgili bölümünü iktibas ediyoruz:   

Oruç ve Takvâ Bilinci

Abdullah Yıldız / Vakit

“Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. Umulur ki, ittikâ edersiniz.” (Bakara/183)

Mübarek gölgesi üzerimizi her geçen gün daha da kaplayan “rahmet ayı” Ramazan, diğer güzellikleri ve bereketlerinin yanında, öncelikle ve özellikle oruç ibadeti ile bütünleşmiştir.

Orucun amacı, anlamı yukarıdaki âyette çok açık ifade edilir: İttikâ. İttikâ etmek ya da takvalı olmak; dilimize genelde ‘Allah’tan korkmak’ diye çevrilir. Ayrıca, Allah’ın emirlerine ve yasaklarına riayet etmek, onun yasaklarını çiğnemekten sakınmak, günah işlemekten ve haramlardan sakınmak anlamı da verilir. Ancak takvâ’nın daha kuşatıcı anlamı, Allah’a karşı sorumluluk bilincini kuşanmaktır.

“Takvâ” kavramının bu manalarından hareketle diyebiliriz ki; “Oruç ayı” ve “Kur’ân ayı” olan Ramazan; şimdiye kadar ihmal ettiğimiz mümin sorumluluklarımızı hatırlama ve yeniden kuşanma zamanıdır. Ramazan ayında baştan sona bir kez daha okuyacağımız Kur’ân-ı Kerîm ve bir ay boyunca her gün tutacağımız oruç, bize sürekli olarak bu sorumlulukları hatırlatır.

Oruç; sadece Allah için, O’nun rızasına nail olmak için tutulan hasbi bir ibadettir.

Oruç tutmak; imsak’tan iftar’a kadar, yani fecrin ışıklarının ilk fark edildiği sahur vaktinden güneşin battığı akşam vaktine kadar yememek, içmemek, cinsel ilişkide bulunmamaktır.

Oruç; kendini tutmak, arzu ve isteklerini frenlemektir. “Savm”ın da, “imsak”ın da anlamı tutmak’tır.

Oruç/savm, yalnız Allah rızası için, Allah’ı razı etmek için kendini bazı zevklerden uzak tutmaktır. Mümin insan Allah’tan razı olarak oruç tutarsa, Allah da ondan razı olur.

Oruç; yalnızca sabahtan akşama kadar aç kalmaktan yani mide orucundan ibaret değildir.

Oruç; gözüne, kulağına, bakışlarına da hükmetmek; ağzına ve diline de sahip olabilmektir.

Oruç; elinizle, ayağınızla, tüm vücudunuzla yaptığınız günahlardan, hatalardan, kötülüklerden vazgeçmek; hatta zihinsel planda ve kalp ve gönül olarak da kendinizi kontrol altına almaktır.

Oruç; tepeden tırnağa bütün bedeninizi, duygularınızı ve ruhunuzu Allah’a râm ettirmektir.

Oruç; “haz” ve “hız” merkezli bir hayat tarzının egemen olduğu çağımızda fıtrata ve insanlığa yeniden dönmektir. Sadece hazlarını tatmin etmeyi ve bunu en kestirme, en çabuk ve en hızlı şekilde gerçekleştirmeyi esas alan modern hayata isyan etmek, nefse, hevâya ve şeytana “hayır” diyebilmektir.

Oruç; “nefs-i emmâre”nin esiri olmayıp hazlarını gemlemek ve hızını yavaşlatmaktır.

Oruç; şeytana, nefse ve hevâya kul olmamaktır; mideye kul olmamaktır; kula kul olmamaktır.

Oruç; içimizdeki ve dışımızdaki şeytanları, ins ve cin şeytanlarını zincire vurmaktır.

Oruç; bir nefis muhasebesidir; hesaba çekilmeden önce kendini hesaba çekmektir.

Oruç; mümin için bir irade ve kararlılık sınavı; bir istikamet ve rota tashihidir.

Oruç; her türlü tutsaklıktan kurtulup gerçek ve mutlak özgürlüğe kanat çırpmaktır.

Oruç; hayatımızda yeni bir sayfa açma ve hayatımıza yeni bir yön verme fırsatıdır...

Geliniz, kardeşlik bilincini yeniden ihya ve inşaya en fazla muhtaç olduğumuz şu süreçte, hep birlikte Ramazan’ın rahmet yağmurunda yıkanalım, orucun ulvi ikliminde arınalım, namaz saflarının birleştirici potasında eriyelim ve kalplerimizi Kur’ân’la yoğurup diriltelim; imanımızı İslam’ımızı yeniden tazeleyelim.

Bereketinle, rahmetinle, mağfiretinle, kurtuluş muştunla geldin, ey Şehr-i Ramazan!

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !