Özgür-Der Çorum Şubesi seminerlere başladı
Özgür-Der Çorum Şubesi 2008-2009 dönemine ait konferans ve seminerlerine başladı. İlk konferansı “Nasıl Bir Bilgilenme ve Kültürel Altyapı Öngörüyoruz? ” konu başlığı ile Ömer İslam sundu.
Özgür-Der Çorum Şubesi 2008-2009 dönemine ait konferans ve seminerlerine başladı. İlk konferansı “Nasıl Bir Bilgilenme ve Kültürel Altyapı Öngörüyoruz? ” konu başlığı ile Ömer İslam sundu.
Ömer İslam, "Nasıl bir bilgiden söz ediyoruz?", "Niçin Bilgilenmeliyiz?", "Bilgiyi Nereden Alacağız?" gibi sorular sorarak başladığı konuşmasında şu tespitlerde bulundu. “ Bizim için öncelikli olan bilgi; dünyada “Rabbimizin bizden istediği yaşam”ın bilgisidir. Yüce Allah, kâinatı, yeri, göğü, bitkileri, hayvanları ve insanları yaratmış ve tüm yarattıklarının nasıl harekette bulunacaklarını tayin ederek ölçüler, kanunlar koymuştur.
Diğer yaratılanlardan farklı olarak ‘akıl ve irade’ sahibi olan insanın da dünyada uyması gereken ölçüler ve kurallar olmalı değil midir? Yüce Rabbimizin insanı amaçsız, başıboş, aklına eseni yapması için dünyaya gönderdiğini düşünemeyiz. Rabbimiz, bu kısa dünya hayatında bizden ne istiyor ki, onları yaptığımızda bizden razı olarak öteki sonsuz hayatta mükâfatlandırsın? Bu sorunun cevabı olabilecek bir bilgi, hayati, öncelikli ve önemli bir bilgidir.
İslam coğrafyasındaki geri kalmışlığa, bağnazlığa, sömürüye müsait pısırıklığa, zulme ve işgale zemin hazırlayan dağılmışlığa baktığımızda mevcut din anlayışının büyük etkisini görürüz. Bu durumun faturasını “dine” çıkarak din’i sorgulayıp inkâr eden ateistlerden ve yine din’i sorgulayıp budayan modernistlerden farklı bir yol izleyerek bize ulaşan ‘dini anlayışı” sorgulamamız gerektiği ortadadır. Bu sorgulama bizi, doğru bilgi arayışına sevk edecektir.
Malum “Rabbimizin bizden istediği yaşam”ın bilgisi olan ‘Din’ine ilişkin birçok kaynak mevcuttur. Bunlardan hangisi gerçek dini anlatıyor? Bu Din’i sahibinden yani Yüce Allah’ tan öğrenmeliyiz. Yüce Rabbimiz insanlara “istediği yaşamı” kitap göndererek anlatmıştır. Elimizdeki ilahi kitap, insanın hayatta nasıl davranması gerektiğini anlatmaktadır. “Rabbimizin bizden istediği yaşam”ın bilgisine ancak Kur’anı Kerim’i okuyarak ve anlamaya çalışarak ulaşabiliriz. “ diyerek konuşmasına devam etti.
Ayrıca; Ömer İslam Allah’ın kitabını meallerden anlamanın önemine değindiği konuşmasında şu vurgulara değindi: “ Burada unutmamamız gereken en önemli şey; Ellerimizdeki Kur’an mealleri Kur’an’ın kendisi değildir. Kuran meali okurken “doğru anlam”ı bulmak için yapmamız gerekenleri şöyle sıralayabiliriz. Kur’an ayetlerinin doğru anlamına ulaşabilmek için Kur’an’la içli dışlı olmak, çok sık okumak gerekir. Yani onunla sıkı bir dostluk kurmak gerekir. Kur’an’ın indiği dönemdeki toplumun yapısını bilmeyen okuyucu Kur’an’da geçen birçok olay ve anlatımı algılayamayacaktır. Kur’an meali okurken Kur’an’ın kendine has bir üslubu ve tarzı olduğunu göz önünde bulundurursa hayal kırıklığına uğramayız. Kur’an yazılı bir metin olarak değil, sözel olarak nazil olmuştur. Elimizdeki Kur’an meali de, konuşma dili ile nazil olmuş ve ilk muhataplarına iletilmiş İlahi Kelamın yazı ile muhafaza edilmiş halinin tercümesidir. Bunun farkında olarak yapılan bir okuma faydalı olacaktır. Kur’an’ın en temel konusu Tevhid ve Ahirettir. Kur’an bütün tezlerini bunların üzerine bina etmiştir. Nitekim insanoğlu, Allah’ı ve Ahireti doğru kavrandığı oranda huzura ve barışa kavuşmuş, bu anlayıştan uzaklaştıkça da fesat, zulüm ve şirkin batağına saplanmıştır. Kuran’ın önemli bir bölümü kıssalardan oluşmaktadır. Kıssaları okurken, yer ve zaman aramak, Ne? , Kim? , Ne oldu? , Nasıl oldu? gibi sorular sormak bizi kıssalarla verilmek istenen mesajdan uzaklaştıracaktır. Kıssalarda sorulacak en önemli soru “ne anlatılmak istendiği” dir. Kuran dışındaki kaynaklara başvurduğumuzda da her yazılanı doğru kabul etmemek şartıyla faydalanabiliriz.
Kur’an, hayatın tüm alanlarını kuşatan değerler üretir. Zaten hayatının tüm aşamalarında Allah’ın yol göstericiliğine teslim olan kimseye ‘Müslüman’ der. Bu anlamda hayatı “dini - dini değil” diye ayıramayız. İnsanı ilgilendiren her hususta Kur’an’ın bize söyleyeceği bir şey mutlaka vardır.” diyerek sözlerini tamamladı.
Program soru cevap bölümünden sonra, 07 Kasım Cuma günü yapılacak “ Dört Halife Dönemi ” İslam tarihi seminerleri hatırlatılarak sona erdi.