Ramazan niçin zam ayı oldu?
Şayet Kur’an’dan çalınıp eğlence ve tüketim kültürünün nesnesi kılınan Ramazan’ı yeniden aslî kimliğine kavuşturmak istiyorsak, bu konuda samimi ve ciddî isek, işe sahur ve iftar sofralarımızdan başlamalıyız. Orucu bile damak zevkinin, iştahın, israfın nesnesi kılan hakim tasavvuru kökünden yıkıp atmalıyız.
Arabî aylardan bir ay iken Kur’an’ın doğum ayı kılınarak Rabbimiz tarafından üstün bir anlama sahip kılınan Ramazan ayı, Kitab’a varis olan bizlerin elinde niçin bir ekonomik rant kapısı haline geldi?
Gidişiyle hüzünlendiğimiz ve yıl boyu hasretini çekip yolunu gözlediğimiz Ramazan ufukta belirince, ona dair kulaklarımıza çalınan, gözlerimize çarpan ilk haberler niçin “Piyasalarda Ramazan umudu” türü haberler ile zam haberleri (artık “Ramazan zamları” diye bir iktisadî tabirimiz bile var!) oluyor?
Yıl boyunca, bazen açıktan bazen de sinsice İslami değerlere karşı amansız bir savaşın meydanı kıldıkları sayfalarından birini (evet yalnızca birini) Ramazan’la birlikte bu savaşın dışına çıkaran cahiliye medyası da, muhafazakâr medya da (İslami medyadan da söz edeceğimiz günlere kavuşacak mıyız?) Ramazan’ın yaklaşmasıyla birlikte aynı telden çalmaya başladı:
“Piyasalarda Ramazan heyecanı”, “Piyasalar Ramazan’a hazır”, “Esnaf Ramazan’ı iple çekiyor”…
Ardından da “Ramazan zamları”na dair haberler çıkageldi. Sanayiciler ve tüccar söz konusu zamları savunurken, başta ziraat birlikleri olmak üzere çeşitli kuruluşlar ise “Ramazan zamları”nı fırsatçılık olarak niteleyip “Ramazan fırsatçılarına karşı dikkatli olunması ve tedbir alınması” talebinde bulunuyor.
Tüm bu olup bitenlerin anlamı, şu acı gerçeğin bir kere daha tescilinden başka bir şey değil: Yüce Rabbimizin Kur’an’ın inzal edilmeye başladı ay kılarak yücelttiği ve bu yüceliğin tâcı olarak oruç ibadetiyle bir muhasebe ve arınma iklimine dönüştürdüğü Kur’an ayı Ramazan, şimdilerde ne yazık ki rant ekonomisi ve tüketim kültürünün nesnesi haline gelmiş bulunuyor.
Sadeliğin, sakınmanın, ölçülülüğün, mânâyı maddeye galip kılmanın sembolü olan bir ibadet, bir toplumda iştah kabartan sahur ve iftar sofralarıyla, ziyafet, şatafat ve eğlenceyle birlikte algılanmaya ve anılmaya başlanmışsa, o toplum açısından Ramazan’ın Kur’an ayı olması söz konusu bile değildir.
Orada söz konusu edilebilecek olan ancak, Kur’an’ın elinden çalınıp festival ve ziyafet çılgınlığının nesnesi kılınmış ve bunun sonucu olarak da fırsatçıların elinde ekonomik rant kapısı haline dönüştürülmüş bir zaman dilimidir.
Şayet Kur’an’dan çalınıp eğlence ve tüketim kültürünün nesnesi kılınan Ramazan’ı yeniden aslî kimliğine kavuşturmak istiyorsak, bu konuda samimi ve ciddî isek, işe sahur ve iftar sofralarımızdan başlamalıyız. Orucu bile damak zevkinin, iştahın, israfın nesnesi kılan hakim tasavvuru kökünden yıkıp atmalıyız.
Sade Ramazan, sadece Kur’an ayı Ramazan bizlerin bu alanda da imtihanı başarıyla vermemize bağlı…
(Şükrü Hüseyinoğlu / İslam ve Hayat)
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !