Ramazana gölge etmeyin başka ihsan istemez
2007 yılında kaleme alınan bu makaleyi, aradan geçen 11 yılda makalenin muhatabı belediyeler cephesinde değişen bir şey olmadığı için güncelliğini maalesef koruması sebebiyle paylaşıyoruz:
Ramazan ve Belediyeler: Gölge Etmeyin Başka İhsan İstemezŞükrü HüseyinoğluRamazan ayını diğer on bir aydan ayıran ve onu bu kadar kıymetli kılan hangi özelliğidir? Bu sorunun cevabı açık ve nettir: Ramazan’ı Ramazan yapan, insanlığın yegane hidayet rehberi Kur’an-ı Kerim’in bu ayda inzal edilmeye başlanmasıdır. Yani Ramazan’a sahip olduğu değeri katan bizatihi Kur’an’dır.Kur’an öylesine yüce bir müjde, öylesine büyük bir rahmettir ki, Hz. Muhammed’e vahy olunmaya başladığı Ramazan ayını diğer ayların fevkinde bir değere kavuşturuyor; Kadir gecesini de bin aydan hayırlı bir gece kılmıştır.Dolayısıyla Ramazan ayı, Kur’an ayıdır, Kur’an’la daha sık olarak hemhal olunması gereken bir aydır. Bu bereketli kılınmış ay içerisinde Kur’an’ı anlamaya dönük okuma ve sohbetler yaygınlaşmalı, Kur’an-ı Kerim ve meali dağıtımları yapılmalı, Kur’an’la ilgili seminer ve konferanslar düzenlenmeli… Velhasıl Kur’an’ın inzal olmaya başladığı bu mübarek ay, yoğunlaştırılmış bir Kur’an eğitimi kampanyasıyla geçirilmelidir.Kur’an’a ancak bu şekilde “Hoş geldin” diyebiliriz. Yeri gelmişken şunu da belirtmek isterim: Niçin Ramazan ayının gelişinde caddelere, mahyalara “Hoş Geldin Ey Hidayet Rehberi” diye yazılmaz? Rabbimiz şöyle buyuruyor:“Ramazan ayı, içinde insanlara doğru yolu gösteren, doğru ile yanlışı birbirinden ayırıp açıklayan bir rehber olmak üzere Kur’an’ın indirildiği aydır. Sizden kim o aya erişirse oruç tutsun. Hasta olan veya seferde bulunan, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Sayıyı tamamlamanızı ve size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah’ı tekbir etmenizi ister. Umulur ki şükredersiniz.” (Bakara 2/185)Kur’an Ayı Ramazan’ı Festivale Çevirmek: Ramazan’ı KatletmekBu apaçık Kur’ani beyanlara karşın günümüzde özellikle medyanın büyük kısmında Ramazan adeta bir festival ve ziyafet ayı, bir eğlence ayı olarak yansıtılmak istenmektedir. Medyanın yanında özellikle muhafazakar partilere bağlı belediyelerin Ramazan ayında düzenledikleri etkinliklerin de çoğunlukla, Ramazan’ın ruhunu katleden bu yaklaşıma uygun bir özellik arz etmesi bu konuda toplumun bakış açısında ciddi bir anlam kaymasına yol açmaya başladı.Artık Ramazan gelince Kur’an’ın inzaline uygun ve bu inzalin heyecanını topluma yansıtacak etkinlikler yerine, “direklerarası eğlenceleri”, Latif Doğan, Zara, Davut Güloğlu vs konserleri düzenlenmekte, palyaçolar sahneye çıkarılmakta, soytarılık diz boyu gitmektedir. Ve tüm bunlar, sözümona “dindar kadrolar”ın elinde bulunan belediyeler marifetiyle yapılmaktadır. Yani söz konusu kadroların dindarlığı, pratikte Kur’an mesajına hizmet yerine, bu mesajı gölgeleme, hatta manipüle etme şeklinde tezahür etmektedir. Oysa hiç değilse gölge etmeseler, onlardan başka ihsan istemeyiz doğrusu.Ramazan’ın ruhunu katledip, ondan sonra kalkıp fakirlere iftar vermenin ne anlamı olabilir? Ramazan ve orucun anlamı yok edildikten sonra geriye açlıktan başka ne kalır? Nitekim Hz. Peygamber’in bu hususta şöyle buyurduğu bildirilmiştir:“Nice oruç tutanlar vardır ki, tuttuğu orucun ona açlıktan ve susuzluktan başka bir faydası yoktur. Yine nice gecelerini ibadetle geçirenler vardır ki, uykusuzluktan başka bu ibadetin kendilerine hiçbir faydası yoktur.” (İbn Mâce, Sıyam, 21; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, II, 373)“Ramazan Eğlenceleri”İstanbul’da oturan kardeşlerimiz bilir: Sultanahmet Camii etrafı başta olmak üzere bazı merkezi camiilerin etrafı Ramazan’da tam bir panayıra çevrilmekte, Bursa’dan yazan kardeşimizin belirttiği şekilde camide ibadet eden Müslümanları rahatsız edecek derecede çalgılar çalınıp, oyunlar oynanmakta, kısacası Ramazan’ın ruhunu katletmek için ne gerekiyorsa yapılmaktadır.Kur’an’ın doğum ayı, böylece, palyaçolara, çalgıcı-türkücülere ve onlar için konser ve gösteri organizasyonu yapan şirketlere halkın kaynaklarının pervasızca aktarıldığı bir festival ayına dönüştürülmekte, Kur’an ise yine boynu bükük, yine terk edilmiş olarak bırakılmaktadır. Üstelik de bu yegane hidayet rehberinin doğum ayı olduğu için mübarek kılınmış Ramazan’ın tüm anlamı ters yüz edilerek, çarpıtılarak…Kuş Sütü Eksik “İftar Menüleri”Bir de, yine sözümona “dindar” kişilere ait olduğu varsayılan lokantaların –ki restoran deniliyor artık- “iftar menüleri” var ki, Ramazan sanki oruç ayı değil ziyafet ayı! Ekmek bile bulamayan yoksullar varmış, iftarlarını bir çorba, soğan ve ekmekle açan yüzbimlerce fakir varmış… Beyzadelerin umrunda mı? Onlar arınma, nefsi terbiye etme, yoksulu, düşkünü gözetme, merhamet ve diğergamlığın ayı olan Ramazan’ı bile lüks ve şatafat ayına çevirme sevdasındalar. Onlar orucu bile, tek kişilik “iftar menüsü” 30 ile 100 YTL arasında değişen “restoran”larda açıyorlar. Dolayısıyla orucu bile festivale çevirmiş oluyorlar, onun anlamını ters yüz ediyorlar.İşte, Ramazan doğduğu ayda böyle katlediliyor, hem de bu katliam “Ramazan etkinlikleri” adı altında yapılıyor. Ne dersiniz, Kur’an ayı mübarek Ramazan, kendisini onun gelişini kutlamak adına kaleden bu çarpık zihniyetten memnun olur mu?Ramazan’ın ruhunu katleden, onu Kur’an’la içeçe olan anlamından koparıp bir festival ve eğlence ayına çeviren bu kadrolar, Ramazan ve Kur’an’a , onların düşmanlarının bile veremediği zararı verdiklerinin bilincine varmalıdırlar.“Ramazan etkinliği yapıyoruz” adı altında Kur’an’ın doğduğu bu aya festival ayı muamelesi yapan ve toplumun Ramazan algısını iğdiş eden palyaçolara sesleniyoruz: Kur’an’ın doğum ayı olan Ramazan’dan derhal çekiniz o fasid ellerinizi! İlla soytarılık yapacaksanız, kendinize başka bahaneler ve mekanlar bulun. Kur’an’ı ve onun doğum ayı Ramazan’ı soytarılıklarınıza alet etmekten artık vaz geçin. Gölge etmeyin başka ihsan istemez.
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !