Hızır YILDIRIM
RASULULLAH'IN AHLAKI VE BİZİM AHLAKIMIZ
Resulullah'ın (a.s.) âhlâkı peygamberlik verilmeden önce de güzeldi. Hem örnek şahsiyet, hem rol modeldir. Ondaki o güzel âhlâk bizde ne kadar var, hayatımızda yeri ne kadar? Resulü güncel olarak yaşantımıza ne kadar yansıtabiliyoruz!..Bize sıdk sahibi, ismet sahibi, emanet, fetanet ve tebliğ sıfatla-rının sahibi bir peygamber anlattılar. Bu sıfatlar onun kendisiyle ilgili yönüdür. Bunları zaten kabul etmek zorundayım ve kabul etmişim ben. Yâni peygamberin doğru sözlü olduğunu, doğru söylediğini, emin olduğunu, zeki olduğunu, kendisine gelen âyetleri gizlemeden eksiksiz olarak insanlara tebliğ ettiğini kabul ettim ve inandım ben. (Alıntı )
Muhakkak ki sen, elbette büyük bir ahlâk üzeresin. ~ Kalem Suresi 4
(Ey Muhammed!) Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik. ~ Enbiya Suresi 107“Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” (Muvatta, Hüsnü’l-Hulk, 8; Ahmed b. Hanbel, 2/381)
Kur'an ahlakı; Yüce Allah'ın Kur'an-ı Kerimde bize bildirdiği, Hz. Peygamberin de (sav) bizzat yaşayarak örnek olduğu ahlaktır. Onun ahlâkı bizi bağlıyan ahlâktır.
Evet, peygamberlik verilmeden önce de ahlâkı güzeldi. Müşrikler hacerul esved taşını yerine koymak için anlaşamamışlardı, el emin kişiliği ile Muhammed (as) aralarında hakem olup taşı yerine o koymuştu. Yine erdemliler hareketine (hılful fudul) katılmıştır. Mazlumları, düşkünleri, zülme uğrayanların hakkını savunurdu. Değerli bir şey emanet edileceği vakit Muhammed (as)’a teslim edilirdi. Asla yalan söylemezdi. Bunlar Resul olmadan olan bazı vasıflarıdır.
Resul olunca bu güzel âhlâkını Kur'an ile harmanladı ve güzel âhlâkını tamamladı.
Günümüzde Resul ne kadar hayatımızda yer alıyor?
Kimileri için Resul hiç doğmadı, kimileri Resul adına önüne geleni doğradı, kimileri de Resul’u sürekli gül dağıtan pamuk dede gibi gördüler, kimileri Resulleri hep yarıştırdılar, kimileri de Resul’u asrı saadette bıraktı, kimileri de Resulün örnekliğini kılık kıyafet, yemek içmek sandı, kimileri de Resul’u kitaptan kopardılar ve tarih sayfasına attılar, kimileri de Resul adına tekfir ettiler.
Hz. Aişe Validemize Hz.Peygamberin (sav) ahlakı sorulduğu zaman “Siz hiç Kur'an okumuyor musunuz. Onun ahlakı Kur'an'dı.” cevabını vermiştir. (Müslim, Salatü’l-Musafirin, 139)
Kur'an ile Allah Resulünün Kur'an'la inşa olan ahlakını birlikte öğrenip, hayatımıza kul Resul’ü örnek olarak almamız gerekirdi.
Bizler birbirimize karşı ne kadar tahammül ediyoruz, kusurlarımızı görmeden, merhamet ve şefkatle; birbirimizi Allah için sevmebiliyor muyuz?
Sevmeliyiz! Çünkü bizler o'nun ümmetiyiz.
Andolsun ki Allah’ın Resûlü’nde sizin için, Allah’a ve âhiret gününe kavuşmayı uman ve Allah’ı çokça zikreden kimse için güzel bir örnek vardır. ~ Ahzap Suresi 21
Hanımlarına karşı adaletli ve merhametliydi. Bir kez olsun dahi onlara vurmamıştı. Hoşgörü ile yaklaşır ve ev işlerinde yardımcı olurdu. Tabi ki hanımları da Resul’e itaat ederlerdi.
Günümüzde bizler hanımlarımıza karşı ne kadar tahammül gösteriyoruz ve hanımlar da velayet bağları olan kocalarına karşı ne kadar itaat ediyorlar?
Allah Rasulü çocuklara karşı daima kuşatıcıydı. "Hz. Enes yanında uzun süre kaldığı halde bir kez olsun ona kızmamıştı."
Torunlarına karşı, evlatlarına karşı daima yumuşak ve halimdi.
Bizler de çocuklarımızı merhamet ve sevgiyle kuşatıyor muyuz?
Allah Rasülüne biri soru sorduğunda, onun anlayacağı dilden konuşur, bazen üç kez tekrarlardı. Akademik konuşmazdı.
Muhatabını sonuna kadar dinler, konuşman bitti mi diye sorar. Sonra kendisi onun anlayacağı dilden ve etkili konuşurdu.
Biri seslendimi yüzünü dönmez, vücudu ile dönerdi. Karşısındakine değer verirdi.
Öğütleri kendisinden mi veya Kur'an'dan mı olduğunu söyler, muhattabın seceresini bilir ona göre tavsiye ederdi.
Sahabileri çok iyi tanırdı. Göremediği sahabiyi sorar ve yakından ilgilenirdi. Sahabilerde yük alır, yük olmazdılar. Onları başarılı kılan bu sorumluluk anlayışıdır.
Nefsinden olanları affeder; ahkâm (hüküm) ile ilgili bir olay olunca hükmü uygulardı.
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Üsâme’ye:–“Allah’ın koyduğu cezalardan birinin uygulanmaması için aracılık mı yapıyorsun?” diye sordu; sonra ayağa kalktı ve halka şöyle hitap etti:
“Sizden önceki milletler şu sebeple yok olup gittiler: Aralarından soylu, mevki ve makam sahibi biri hırsızlık yapınca onu bırakıverirler, zayıf ve kimsesiz biri hırsızlık yapınca da onu hemen cezalandırırlardı. Allah’a yemin ederim ki, Muhammed’in kızı Fâtıma hırsızlık yapsaydı, elbette onun da elini keserdim." (Buhârî, Enbiyâ 54)
Karşısındaki muhatabı kazanmak için yapılması gereken neyse onu yapardı, tabir yerindeyse cehenneme göndermek yerine cennete kazandırırmaya gayret ederdi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Hz. Ali'ye şöyle buyurdu:
–“Tâ Hayberlilerin sahasına ininceye kadar heyetin üzere sükunetle yürü! Sonra onları, İslam’a girmeye davet et! Ve onlara, İslam’da üzerlerine vacib olacak Allah’ın haklarını haber ver! Allah’a yemin ederim ki, senin sayende Allah’ın bir tek kişiye hidayet vermesi senin için, kızıl develerin olmasından daha hayırlıdır.” (Buhari 7/3468, Müslim 2406/34)
Bizler kızıl develerin peşinde miyiz, yoksa sarı öküzün peşinde miyiz?
Cehenneme insan kazandırmak kolay, asıl cennete insan kazandırmak zor; biz zor olanı tercih etmeliyiz ki, hem o kazansın hemde biz!..
İslam olmayan insan zaten ölüdür, onu İslam'la diriltmemiz lâzım. Bunun için çok çalışmalıyız.Akrabalık bağlarına dikkat ederdi. Onlara nefislerinizi Allah'tan satın alın; yarın ben size yardım edemem. Yarın başıma ne geleceğini ben dahi bilmiyorum derdi. Kızı Fatıma'yı namaza kaldırırdı, ona kızım namazını ikame et, babam Peygamber diye güvenme diye uyarırdı.
Arkadaşlarına karşı müşfik, hoşgörülü, candan, kuşatıcı, kendisiyle ilgili meselelerde bağışlayıcı, mecliste olmadımı sorup soruşturan, sürekli kazanmaya çalışan bir önderdi Resül (sav).
Andolsun ki size, kendinizden bir peygamber gelmiştir. Sıkıntıya düşmeniz ona ağır gelir. O, size son derece düşkündür. Müminlere çok şefkatli ve merhametlidir. ~ Tevbe Suresi 128
"Kutlu doğum"da Resül (sav) doğar; Tarih sayfalarında kalır onun adına gül dağıtılır. Hatipler tarafından mevlitler okunur, sahabeleri ile ilgili acıklı menkıbeler anlatılır ve ağlanır. Ağlanacak halimize örnek alacacağımız Resül, "Biz kimiz ki Resul’ü örnek alacağız" mantığı yürütülür. Hayatı dilediği gibi yaşayan kişi Resul’ü örnek alabilir mi? Hayatına Resül giren Kur'an ahlâkını kuşanmıştır.
Hadis ilmiyle uğraşanlar ise kuşatıcı olmak yerine, tekfir ilmini seçiyor. Halbuki Resülüllahı sevdirmesi ve ahlâklı olması ve ilk önce imani meseleleri anlatması gerekmez miydi bu insanların?
Mü'minler olarak bunyanun mersus misali saf bağlayanlardan olup kuşatıcı olursak Resulullah o zaman örnekliğiyle hep önümüzdedir inşallah.