Rodos`un gizli hazinesi; Müslüman Kütüphanesi
Hafız Ahmet Ağa`nın öncülüğünde 1792 yılında Rodos`ta kurulan Müslüman Kütüphanesi dimdik ayakta duruyor.
Rodos ve İstanköy'deki Türklerin hakları konusunda sıkıntılar yaşansa da sahip oldukları önemli değerler dimdik ayakta duruyor. Bunların başında Müslüman Kütüphanesi geliyor. Hafız Ahmet Ağa'nın öncülüğünde 1792 yılında Fethi Paşa Vakfı tarafından kurulan kütüphane; Türkçe, Arapça ve Farsça 2 binden fazla elyazması kitap barındırıyor. Restore edilen bina, Rodos'a gelenlerin uğrak yeri. Duvarında 'Müslüman Kütüphanesi' tabelası asılı. Vakfın yöneti-cisi Yusuf Kıbrıslı, çok değerli elyazmalarını gösterirken mekânın ısısından nemine kadar her şeyin kontrol altında olduğunu anlatıyor. Vakfiyede yazılı kuralların uygulanmaya devam ettiğini söylüyor.
YUNANİSTAN MÜFTÜYÜ TANIMIYOR AMA KIYDIĞI NİKAHI KABUL EDİYOR
Rodos ve İstanköy'deki Türkler, gündelik hayatta birçok sorun yaşasa da geleneklerini ısrarla sürdürüyor. Bunların başında 'mevlit'ler geliyor. Ölüm, doğum, sünnet gibi her vesilede hem evlerde hem de camide mevlit okutuluyor. Yediden yetmişe, kadın erkek herkesin katıldığı mevlitler cemaati bir arada tutuyor. Vefat eden babaları için evlerinde mevlit okutan Zehra Anadolulu (86), kardeşleriyle birlikte misafirlerine Türk kahvesi ikram ederken, gelen herkese hediye paketleri hazırlıyor. Şükrü ve Mehmet hoca davetlilere Kur'an ve mevlit ziyafeti çekiyor.
Türklerin en büyük sorunlarından biri din adamlarının statü ve haklarıyla ilgili. Atina'nın din görevlilerini müftü değil imam olarak kabul etmesi önemli bir problem. Çünkü Türklerin 'Müslüman azınlık' olarak kabul edildiği Batı Trakya'da müftülük hukukî bir statü ve hakları güvence altına alınmış durumda. Batı Trakya'da İskeçe, Gümülcine ve Evros müftüleri görev yapıyor. Bir de Türklerin seçtiği 3 müftü var. Atanmış-seçilmiş tartışmaları olsa da azınlığın dinî güvencesi olarak bir statüye sahip müftülük makamı. Bu, 1928 yılındaki bir yasal düzenleme ile yapılmış. On iki ada o dönemde Yunanistan'da olmadığı için Rodos ve İstanköy'deki Türkler bu haktan mahrum kalmış. Rodos Müftüsü İsmail Çakıroğlu'nun yıllardır süren hukuk mücadelesi şimdi Yunanistan yargıtayında. Çakıroğlu "Buradan sonuç alamazsam Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gideceğim. Benim yaşım ortada. Bu saatten sonra müftü olmak gibi bir hevesim yok. Adaların müftülük makamına sahip olması için çalışıyorum." diyor.
Maaşını Vakıf'tan alan İstanköy Germe Camii imamı Şükrü Damadoğlu da sosyal güvenlikten yoksun. 'Müftü' sıfatını kullanamıyor; ama kıydığı nikâh resmî olarak kabul ediliyor. Saygın kişiliği ile ada halkından hürmet görüyor. Yunan kurumlarıyla uyum içinde çalışırken, Müslüman toplumun güncel dinî sorunlarına cevap vermeye gayret ediyor. Camiyi beş vakit açık tutan Damadoğlu, ezan sesini İstanköy'den eksik etmiyor. Merkezdeki Defterdar Camii ise sadece cuma günleri açık. Büyük bir meydanda bulunan ve her tarafı cafe işyerleriyle dolu camide beş vakit ezan okunması azınlığın en büyük isteği. "Camiye gelecek cemaat yok." savunmasını anlamsız bulan İsmail Çakıroğlu, "O zaman adalardaki bütün kiliselerin kapatılması lazım. Çünkü onlarda da dindarlık az ve kiliselere istedikleri gibi rağbet yok. Ama bütün kiliseler açık." diyor.
Rodos'ta sadece bir cami ibadete açık. Diğer camiler ise imam ve müezzinlerinin bulunmaması nedeniyle hazır olmasına rağmen ibadete açık değil. Bu, büyük bir sorun. Çünkü turistik bir yer olan Rodos'ta cemaat olmasa bile ziyaretçilerin camileri gezmesi, imam ve müezzinlerden bilgi alması isteniyor.
BODRUM'A KATAMARAN KÖPRÜSÜ
İstanköy'de yaşayanlar ekonomik açıdan rahat durumda. Ailesi Girit Türklerinden olan Hilmiye Abbas (39) akrabalarıyla birlikte Tarzan Beach'te çalışıyor. Son yıllarda karşı kıyıdaki Bodrum'a katamaran ve teknelerle köprü kurulduğunu anlatıyor. Turizm ve ticaretteki gelişmelerin bütün ada halkı gibi Türkleri de memnun ettiğini söylüyor. Ekonomik gelişmeye dikkat çekerken, "Bizim burada yaşadığımız hayatı Türkiye'de birçok zengin yaşamaz. Çocuklara harçlık olarak bile günde 25-30 Euro veririz." ifadesini kullanıyor. Dil ve eğitim gibi sorunların çözülmesiyle karşılıklı ilişkilerin daha da gelişeceğine inanıyor.
Hacettepe Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı mezunu olan Niyaze Payzanoğlu, İstanköy'deki Müslüman Kardeşlik Derneği'nde iki yıl Türkçe öğretmiş. Türkçe burada Türkler kadar, Türkiye ile iş yapan Yunanlılar için de ihtiyaç. "Benim özel ders verdiğim Yunanlılar da var." diyor. Dernek yöneticilerinden Süleyman Sarı, kitap gibi temel ihtiyaçları gidererek gelecek yıllarda Türkçe kurslarını yeniden açacaklarını vurguluyor. "Türkçe resmî okullarda okutulana kadar çocuklarımıza sahip çıkmak zorundayız." cümlesi düşüncelerini özetliyor. Daha önce açtıkları folklor kursunu canlandırmak için de çalışmalarını sürdürüyor.
Mehmet İzmirlioğlu ise yaşlı üç kız kardeşiyle birlikte yaşıyor. Türkiye'de bulunan kardeşlerinin aksine bekâr bir hayatı seçmişler. Mehmet Bey, İstanköy'ün kanaat önderlerinden. Bilge kişiliği ile mütevazı bir hayat sürüyor. Anadilde eğitim hakkının engellenmesinin yol açtığı beyin göçüne dikkat çekiyor: "Tek bilim adamımız yok. Herhangi bir üniversite bitirse bile gençlerimize memuriyet verilmiyor. Adadaki Türkler ziraat, marangozluk, lokantacılık gibi işlerle uğraşıyor."
Mehmet Bey, devletin sağladığı sosyal ve sağlık imkânlarından memnun. Küçük katkılarla çok iyi sağlık hizmeti ve ilaç alabildiklerini anlatıyor. Ancak millî ve dinî haklarının kısıtlanmasından şikâyetçi. "İtalya zamanında cemaat temsilcimiz, müftümüz ve kurumlarımız vardı. Vakıflarımızı biz yönetiyorduk. Bunlar tekrar sağlansın." diyor. Bu talepleri sadece Türklerin değil, Yunanistan'daki bazı sol partilerin de gündeme getirdiğini belirtiyor, gelecekten umutlu olarak.
Adadaki okullarda Türkçe öğreten son öğretmenlerden Remziye Kunelaki, bugün 94 yaşında ve birçok sağlık sorunuyla uğraşıyor. Türkçenin okullardan kovulmasına en çok o üzülüyor. Geçtiğimiz yıllarda verilen 'adanın yaşayan en iyi öğretmeni' ödülü, Türk kanallarını izlediği eski televizyonun üzerinde öylece duruyor.
RODOS VE İSTAN KÖY TÜRKLERİNİN 7 TALEBİ VAR
-Okullarda Türkçe ve din eğitimi verilsin
-Rodos'taki Süleymaniye Medresesi başta olmak üzere 1972'de kapatılan Türk okulları açılsın
-İtalya zamanında olduğu gibi cemaat temsilcisi ve müftülük makamı geri verilsin
-Vakıf gelirleri vakıflar için harcansın, aşırı vergiler hafifletilsin
-Vakıf yönetimi şeffaf olsun, Türkler vakıf yöneticilerini kendisi seçsin
-Tarihi eserler restore edilsin, camilere imam ve müezzin atansın.
-Basit sebeplerle vatandaşlıktan çıkarılan adalılara vadandaşlıkları iade edilsin
Rodos'un gizli hazinesi; Müslüman Kütüphanesi
Müslüman Kütüphanesi, Hafız Ahmet Ağa adına 1792 yılında Fethi Paşa Vakfı tarafından kurulmuş. Türkçe, Arapça ve Farsça 2 binden fazla elyazması kitap barındırıyor. Restore edilen bina, Rodos'a gelenlerin uğrak yeri. Üzerine 'Müslüman Kütüphanesi' tabelası asılı. Vakfın yöneticisi Yusuf Kıbrıslı, çok değerli elyazmalarını gösterirken mekânın ısısından nemine kadar her şeyin kontrol altında olduğunu anlatıyor. Bayramlarda kurban kesildiğini, fakirlere yardım yapıldığını, vakfiyede yazıldığı gibi Muharrem ayının 15'inde aşure yapılarak herkese ikram edildiğini söylüyor.
'Rodos- Anılar ve Tarihçe' kitabının yazarı Sadi Nasuhoğlu, adadaki tarihî eserlerin restorasyon çalışmalarını olumlu buluyor. Başarılı örnekleri sıralarken 1978 yılında gövdesine kadar yıkılan Süleymaniye Camii'nin 44 metre yüksekliğindeki iki şerefeli minaresinin aslına uygun yapılmasını, Murat Reis Camii minaresinin farklı bir teknoloji ile yeniden inşa edilmesini, çarşı içindeki Mehmet Ağa Camii'nin ve ahşap minaresinin eski haline getirilmesini, Hamza Bey Camii ve Ali Hilmi Paşa Camii'nin restorasyonuna dikkat çekiyor.
Rodos'un en değerli bölgesi olan limanda, cami, mezarlık, Murat Reis Türbesi ve daha önce müftünün ikametgâh olarak kullandığı binalardan oluşan bir külliye var. Türbenin 50 yıllık hizmetkârı Şaban Kargınlıoğlu (77) ilerlemiş yaşına rağmen görevini sürdürüyor. Bir zamanlar Rodos müftüsünün ikametgâhı olan bina belediyeye 90 yıllığına kiralanmış. Külliyedeki dinî yapılar haricindeki bütün yerler bu ve benzer şekilde vakıfların idaresinden çıkmış. Cami ise ibadete kapalı durumda. (Zaman)