Sadık Tekin’in romanları bir başkadır
Toplam dört roman çalışması olan yazarın kalemi öyle bereketli ki, hâlâ okunmaya elverişli bir güzellik taşıyor. Onların isimleri şöyle: Bir Soluk Cennet, Poliçerhi Hapishanesi, Müslüman Savaşçı ve Okyanusun Ötesinde.
Aziz İslam’ın bağlılarının, yani Müslümanların hidayet güneşiyle nasiplendikten sonra, mücadeleci ve davetçi kimliğe bürünerek hayatın akışını Müslümanca bir gidişata çevirmenin derdini taşıyan kahramanları olan nadide romanlar vardır. Onların bu cihette verdikleri amansız mücahedeyi soluksuz ve pür dikkat okursunuz. Kendinizi kahramanlarla bir tutar, onlar gibi yekinirsiniz, atağa geçersiniz.
Romanlar, okumaya alıştıran ve o eylemi sevdiren kitap çalışmaları olma özelliğini de ezelinden beridir ödünsüzce sürdürürler. Genelinde yazarın hayalinde canlandırdığı olay örgüleri öne çıkar. Bunu, yaşadığınız hayatla, yaşadıklarınızla kıyasladığınızda kolayca anlayabiliyorsunuz. Kimi romanlarda ise hayattan birebir kesintiler vardır. Kimisinde de yine yazarın, idealize ettiği standart üstü hayatlarla karşılaşır okuyucu.
Teorinin pratik yüzünün uzun soluklu hikâyelerle resmedildiği çalışmalardır romanlar. Dinlendirici ve sevdirici yönleri ağır basar. Okur-yazar kesiminden, roman okuyup da şikayet sözlerinin sadır olduğu pek vaki değildir. Okunduktan sonra unutulmuşluğa ve raflara hapsedilmeye mahkûm edilemez bizim romanlarımız. Elden ele dolaşırlar ve muhataplarını coştururlar.
Sadık Tekin’in kalemi öyle bereketli ki, hâlâ okunmaya elverişli bir güzellik taşıyor
Bilinçlenme evremizin ilk zamanlarında roman çalışmaları dimağımızı zenginleştirirdi. Okuduğumuz her bir roman, bize yeni ve farklı bir serüvenin kapısını aralardı. Bazılarının rüyasını bile görür olmuştuk. Rüyalarımızı hareketlendiren romanlardan birisi Ahmed Pakalın’ın Şehid Hama idi. Romandaki her bir karakter aslında birer kahramandı. İşte onlardan birisi olan Hümam ile birlikte savaş verdiğimi, şehadet yoluna doğru koştuğumu dün gibi hatırlıyorum. Rüyaların büyük olanlarını hep sevmişimdir. Bari rüyalarımız büyük olsun değil mi aziz okuyucu?
Gelelim İslamoğlu Yayıncılık’ın doksanlı yılların başlarında çıkardığı Sadık Tekin’in romanlarına. Toplam dört roman çalışması olan yazarımızın kalemi öyle bereketli ki, hâlâ okunmaya elverişli bir güzellik taşıyor. Onların isimleri şöyle: Bir Soluk Cennet, Poliçerhi Hapishanesi, Müslüman Savaşçı ve Okyanusun Ötesinde.
Bir Soluk Cennet, 1990’da kitabevlerinin raflarını şenlendirmiş. Farklı kişi ve kanallar aracılığıyla İslam’ın yüceliğiyle tanışıp öncü Müslüman olmanın yolunu tutan üniversiteli iki gencin hikâyesi var Bir Soluk Cennet’te. İdeal bir buluşma, tanışma ve koşuşturma numunesidir onlarınkisi. Kitap okuyarak değişim gerçekleştirmenin ağırlığını ve ilginçliğini hissediyor okuyucu bu romanda.
Poliçerhi Hapishanesi, 1992’de yayınlanmış. Yegâne Rab ve İlah olarak kabul ettikleri Allah (azze ve celle)’nin istediği şekilde bir ömür sürdürme tasasında olan Müslümanların mücadelelerinde durakları da olan hapishane macerası konu ediliyor. Orada yolları kesişen mücahidler ve Yusuf Medresesine dönüştürülen kapkaranlık dört duvarlar…
Öyle hayatlar ki, sayfalara sığmayacak bir keyfiyet taşıyor
Müslüman Savaşçı da, 1995’te okuyucusuna ulaşmış. İnancının mücadelesine yoğunlaşmış bir genç Müslüman’ın öyküsüdür bu roman. Roman boyunca Abdullah isimli genç kahramanımızın bir mafya babasına karşı verdiği soylu direnişini gözleriniz ışıldayarak okuyorsunuz. Ve zalime karşı hakkın temsilcisi olmanın örnekliğine şahit oluyorsunuz.
Ve Okyanusun Ötesinde’nin 1998 yılında Sadık Tekin takipçileriyle buluştuğunu görüyoruz. Özünde İslam olmayan garip bir Müslümanlığı yaşayan bir ailenin oğlunun Amerika’da yaşadıklarının, orada karşılaştığı gerçek inananların, onlarla girdiği doyumsuz ve dönüşsüz yolculuğun, Hakkı razı kılmanın kaygısını güderken kendisini mahpusta bulanların, her ne pahasına ve her ne şart ve ortamda olursa olsun Müslümanca bir hayatın şahitliğini yapma izzetini ve şerefini kuşanan azimli yiğitlerin destansı gayretlerinin hikâyesi roman sayfalarını doldurmuş. Öyle hayatlar ki, sayfalara sığmayacak bir keyfiyet taşıyor.
İslamoğlu Yayıncılık’ın kitapları 1998’den sonra Bengisu Yayınları çatısı altında çıkmıştı. Bahsimize aldığımız romanlar 1998’den sonraki tarihlerde yeni yayınevi ismiyle çıktı. Şimdi ise bu kıymetli yükü Çıra Yayınları üstlenmiş durumda. Bu yayınevinden yeni baskılarıyla çıkmaya devam eden ve isimlerini anmadan geçemeyeceğim bazı romanlar var: Bunlar, özellikle yukarıda da değindiğim Ahmed Pakalın’ın romanları Mushaflar ve Bombalar, Şehid Hama ve Hamalı, Hüseyin Kartal’ın Tunus Kıyamında Bir Şehid Ömer’i, Yusuf Koç’un Bir Firavun Bir Mücahid’i ve Yusuf el Karadavi’nin Âlim ve Tağut’udur. Fikirlerin hayat bulduğu, sevdalı romanlardır bunların her biri. Bugünün roman yazarlarından, mücahid kimliklerle yoğrulan kaliteli romanlarla okuyucunun doğrulmasına vesile olmalarını ciddiyetle bekliyor ve sözlerimize ricalar ekliyoruz.
Daha çok okunacak ve okutulacak romanlarımız var. Genç kardeşlerimizin direngen ruhlu roman çalışmalarına özellikle nazar etmelerini ve dönüşümlü olarak okumalarını istirham ederek ‘romansız olmaz’ kardeşlerim, ‘romansız kalınmaz’ demeyi bir görev bilirim.
(Fatih Pala / Dünya Bizim)