Şii ve Sünnileri birleştirecek güçlü tez
Iraklı Şii araştırmacıdan, Sünnilerle Şiiler arasındaki ihtilafları ortadan kaldıracak tezler... Şii yazar, beklenen Mehdi teorisini ve Hz. Ömer’in Hz. Fatıma`ya vurma iddiasını çürüttü.
Iraklı tanınmış araştırmacı, Şiilerle Sünniler arasındaki anlaşmazlıkları ortadan kaldıracak ve bu anlaşmazlıkları temelinden çökertecek tezler geliştirdi. Iraklı Şii araştırmacı, uzun süren araştırmalarından sonra bu anlaşmazlıkların akidevi değil siyasi olduğunu kaydetti.
Kuveyt, İran ve Irak'taki havza-ı diniyyelerde uzun süre dersler veren ve aynı zamanda Londra'daki Medeni Diyalog Derneği'nin başkanlığını yapan Prof. Dr. Ahmet el-Katib, araştırmalarının sonucunda Gaip İmam'ın olmadığı sonucuna ulaştığını, 12 İmam Şiiliğinin üzerine inşa olduğu ilahi özelliklere sahip imamet anlayışını çürüttüğünü söyledi. Katib'in bir başka tezi ise Hz. Ömer'in Hz. Fatıma'ya vurmadığı yönünde.
Vardığı sonuçların İslam'ın iki büyük mezhebi olan Şiilikle Sünnilik arasındaki ihtilafları sona erdirecek özelliklere sahip olduğunu belirten yazar, mezhebî fitne ateşinin bu sayede önüne geçebileceğini kaydetti.
İki mezhep arasındaki en temel ihtilafların imamet hakkında olduğunu belirten Iraklı yazar, 12 İmam Şiiliğinin bu anlaşmazlıkları yakında aşabileceğini belirterek, artık Şiilerin İslami Devletin kurulabilmesi için Mehdi'yi beklemediklerini kaydetti.
On iki imam Şiası olarak yetiştirilen Kâtip, yaptığı bazı araştırmaların Şii mercilere sunulmuş olduğunu belirterek, Şii mercîlerin kendi tezlerine felsefî, farazî ve vehmî cevaplar verdiklerini ancak tarihi cevaplar veremediklerini çünkü bu imamın yaşadığına ilişkin ellerinde herhangi bir tarihi veri olmadığını dile getirdi.
Bu tarihi kanıtların bulunmamasının dini havzalarda ve Şii mercilerde bilindiğini, bu konularda içtihadı farz görürken taklidi yasakladıklarını belirterek, “Taklit konusunda taklit yoktur” şeklinde meşhur bir söz olduğunu da hatırlattı.
Katib, “Bütün âlimlerin bu konuda taklidin caiz olmadığını söylemesine rağmen Havza'da tarih dersi ve Şii Usulü dersleri verilmemesi nedeniyle bu konuda ihtisas sahibi kimseler yok” şeklinde konuştu.
İlahi İmamet ve Beklenen Mehdi
İmamet ve mehdilik meselelerinin tartışmaya açık konular olduğunu belirten Ahmet el Katib, Sistani'nin bu iki meseleyi Şia'nın usulünden olmadığını söylediğini kaydetti.
Hicri 3, 4 ve 5. yüzyıllarda yazılan Şii kitaplarının mehdilik olgularının faraziyeler üzerine kurulduğunu bizlere kanıtladığını belirten Iraklı düşünür, Seyyid Murteza, Ummani gibi bazı Şii ulemanın “12. imam mehdinin varlığını biz aklımızla buluruz” ifadelerini hatırlattı.
Katib, “Masumiyet ve veraset üzerine kurulu, Muhammet bin el-Hasan el-Askeri'nin 12. İmam olduğu, Ali ve Hüseyin'in soyundan gelen ilahi imamet anlayışı, siyasi anlamdaki Ehl-i Beyt Ekolünün savunduğu bir tez olmayıp kelamcılar tarafından ileri sürülmüş bir tezdir” şeklinde konuştu.
Bu ulaştığı sonuçların, şu an için istişari dönüşümü benimsemiş Şiilerin saflarında meydana gelen olumlu siyasi gelişmelerden çok sonra geldiğini belirten Iraklı yazar, İran'daki Velayet-i Fakih uygulamasının da bir tür Şura'ya eğilim gösterdiğini, çünkü burada imamın Allah tarafından değil, insanlar tarafından seçildiğini ve masumiyet ya da Ali sülalesinden gelmesi şartının bulunmadığını dile ifade etti.
Hz. Ömer'in Fatıma'ya vurması meselesi
Yazar, Araştırmalarında vardığı sonuçlardan birisinin de Hz. Ömer'in Hz. Fatıma'ya vurduğu yönündeki iddiaların saçmalığı olduğunu belirtti.
Bunun hicri 2. asırda yazılmış olan bir efsane olduğunu belirten yazar, gerçekleri araştıran tarih kitaplarında değil de bazı Sünni literatürde buna yer verildiğini, sonra da uydurmalarıyla meşhur bazı Şii şahsiyetlerin 4. ve 5. asırda bunu Şia literatürüne soktuğunu kaydetti.
Hz. Ömer'in mümtaz bir sahabi olduğunu, Hz. Fatıma'nın kızı Ümmü Gülsüm'ü Hz. Ömer'le evlendirdiğini, Ömer'in kayın validesine vurmak gibi bir tutum içerisinde olmasının mümkün olmadığını söyledi. Katib ayrıca, Şiilerin bu vurma meselesiyle aslında hilafetin güç kullanılarak gasp edildiğini ima etmeye çalıştıklarını, şayet böyle bir şey olsaydı Hz. Ali'nin Hz. Ebubekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman'a biat etmeyeceğini sözlerine ekledi. Katib sözlerini şöyle sürdürdü: “Şayet bu rivayet doğru olsaydı, mutlaka ‘Kafi’ gibi muteber Şia kitaplarında geçerdi. Ancak, bu, önemli hiçbir Şii kaynağında geçmemektedir.”
Sağcı Safevi Şiilik
Bu vurma meselesini sürekli gündeme getirenlerin Merhum Ali Şeriati'nin ifade ettiği gibi Safevi Şiiler olduğunu belirten yazar, bu tür ifadelerin Hz. Ömer'e leke sürülmesine yol açtığını, saflarımızı sıklaştırma yönünde tavır almamız gereken şu dönemde bu tür mit, efsane ve hurafelerin artık literatürden silinmesi gerektiğini bildirdi.
Ahmet el-Katib 1953 yılında Irak'taki Kerbela kentinde doğdu. Kendi öz geçmişinde annesinin kendisini, Mehdi'nin gelmesinin şartlarından biri olan kendisine sadık 313 askerden biri olmak üzere yetiştirdiğini ifade ediyor.
Katib, araştırmaları sonucunda ulaştığı meseleler hakkında eskiden çok katı tutuma sahip olduğunu belirterek, “14 yaşımdayken havzaya girdim, 25 seneden daha fazla fıkıh dersleri verdim. Şu ana kadar yazdığım 15 kitap var” dedi.
Kitapları içerisinde en dikkat çekeni ve bilineni “10'dan 1 Eksilirse Geriye Sıfır Kalır” adlı kitabı. Kitabın bu başlığı, 'imamet ortadan kaldırıldığında dinden geriye bir şey kalmaz' anlamına geliyor. Yazar bu derece mutaassıp Şiilik dönemi yaşadığını ifade ediyor. Katib, Sudan'da İmamiye Şiiliği hareketi başlattığını ve geçmişinde bir dönem, İmamî Şiiliğin tebliğiyle uğraştığını kaydediyor. (Timeturk)