24-01-2009 11:27

Siyonistlerden hezimet itirafı

Haaretz yazarı Gideon Levy, `Bu savaş İsrail için tam bir başarısızlık-hezimet oldu` yorumu yaptı.

Siyonistlerden hezimet itirafı

Siyonist İsrail gazetelerinden Haaretz yazarı Gideon Levy, “Gazze savaşı, İsrail için tam bir başarısızlıkla sonuçlandı” başlığı altında yazdığı analizde, “Son İsrail askerinin Gazze'den çekildiği günün ertesinde diyebiliriz ki; onlar orada hiçbir şey başaramadan geri döndüler, bu savaş İsrail için tam bir başarısızlık-hezimet oldu” dedi.

Siyonist işgal güçlerinin, Filistin İslâmî direnişi karşısında aldığı ağır yenilgi, siyonist kamuoyunda büyük tartışmalara yol açtı. Temmuz 2006'da Hizbullah direnişi karşısında ağır bir yenilgi alarak büyük bir askerî-siyasi sarsıntı geçiren siyonist İsrail rejiminin, Gazze'ye yönelik 22 gün aralıksız sürdürdüğü hava, kara ve deniz bombardımanına rağmen hiçbir hedefine ulaşmaksızın geri çekilmek zorunda kalması, siyonistler arasında büyük bir öfkeye yol açtı. İsrail gazetelerinden Haaretz yazarı Gideon Levy "Gaza war ended in utter failure for Israel" (Gazze savaşı israil için tam bir başarısızlıkla sonuçlandı) başlığı altında yazdığı analizde, "Son İsrail askerinin Gazze'den çekildiği günün ertesinde diyebiliriz ki; onlar orada hiçbir şey başaramadan geri döndüler, bu savaş İsrail için tam bir başarısızlık oldu" diye yazdı. Gideon’un yazısı şöyle: “Son İsrail askerinin Gazze’den çekilmesinin ertesi gününde, şunu kesin bir ifade ile söyleyebiliriz ki; onlar, herhangi bir başarıya ulaşmadan geri çekildiler. Bu savaş İsrail’in mutlak hezimeti ile sonuçlandı.

"BU SAVAŞTA HİÇBİR ŞEY ELDE EDEMEDİK"
Bu, şiddetli bir etiksel başarısızlığın ötesine geçti; bu, açıklanmış hedeflere ulaşmadaki acziyetin bir ifadesidir. Diğer bir ifadeyle, felâket, başarısızlık ile tamamlanmıyor. Biz bu savaşta hiçbir şey elde etmedik; arkamızda tek bıraktığımız şey, bazıları son derece küçük olan yüzlerce mezar, sakat kalmış binlerce insan, önemli oranda yıkım ve İsrail’in imajının lekelenmesi…Savaşın başlangıcında bir avuç insana karşı mukadder bir yenilgi olarak görülen bu durum, zafer borazanları bir dinmeye başladı mı, yavaş yavaş birçok diğerlerine de bu sıfatla ortaya çıkacak. Savaşın birincil hedefi, Kassam roketlerinin ateşlenmesine son vermekti. Bu roketlerin ateşlenmesi, savaşın son gününe kadar devam etti. Bu engelleme, ancak ateşkesin sağlanmasının hemen ardından başarıldı. Savunma yetkilileri, HAMAS’ın elinde hâlâ 1000 civarında roketin olduğunu tahmin ediyorlar. Savaşın ikinci hedefi olan ‘kaçakçılığın engellenmesi’ maddesi de yerine getirilemedi. Shin-Bet Güvenlik Servisi Başkanı, kaçakçılığın iki ay içerisinde yeniden hayat bulacağı tahmininde bulundu. Devam eden kaçakçılığın çoğu, silah elde etmek anlamına değil, işgal altındaki halka yiyecek sağlama anlamına geliyor. Fakat, velev ki biz aşırılıkları ile birlikte kaçakçılık hakkındaki korku kampanyalarını kabul etsek dahi, bu savaş, Gazze Şeridi’ni Mısır’a bağlayan kaçakçılık tünelleri boyunca düşük kaliteli, ilkel silahların geçtiğini kanıtlama noktasında görev yaptı. İsrail’in üçüncü hedefini başarmadaki kabiliyeti de şüpheli… Caydırıcılık; onu benim külahıma anlat! Güya ikinci Lübnan Savaşı’nda başardığımız ‘caydırıcılık’, HAMAS üzerinde en ufak bir etkiye sahip değildi ve güya elde edilen bu özellik, artık herhangi bir fonksiyon görmüyordu: Gazze Şeridi’nden roketlerin ara sıra da olsa ateşlenmesi, son birkaç gün içerisinde de devam etti. Açığa vurulmamış olan dördüncü hedefe de ulaşılamadı. İsrail Savunma Güçleri, kendi kapasitesini, gücünü eski haline getiremedi. Savunma güçleri, bunu, iğreti silahlara güvenen, zayıf ekipmanlı olan, acınacak durumda olan ve savaşçıları güç bela mücadele eden bu örgüte karşı gerçekleştirdiği ‘quasi-war (güya-savaş)’da dahi gerçekleştiremedi. Kahramanca söylemler ve ‘askeri zafer’ üzerine yazılan zafer şiirleri, bu gerçekliği değiştirmeye hizmet edemeyecek. Pilotlar, eğitim hedeflerinin üzerinde uçuyorlardı ve kara kuvvetleri, orduya katılmayı ve silah ateşlemeyi gerektiren eğitimlerle uğraşıyorlardı. Bu operasyonu üstlenmeyi teklif eden birtakım general ve analizcilerin, bu operasyonu ‘askeri bir başarı’ olarak tanımlamaları açıkça bir saçmalıktır. Biz HAMAS’ı zayıflatamadık. HAMAS savaşçılarının büyük bir çoğunluğu zarar görmedi ve örgüte olan popüler destek gerçekten son derece arttı. Onların savaşı, kararlı direnci ve direniş ruhunu kuvvetlendirdi. Tüm neslini birkaç aleyhte değerler sistemi üzerine besleyen bu ülke, şimdiye kadar bunu takdir etmeyi bilmelidir. Bu savaşta kimin Davud kimin Calut olduğuna dair hiçbir şüphe yoktu. Böyle bir şiddetli saldırıya katlanan Gazze halkı, artık daha fazla ılımlı olmayacak. Tam tersine, artık, milli duygu, eskisinden daha fazla bu saldırının mesulü olan İsrail devletinin aleyhine dönecektir. Tıpkı, bize karşı yapılan her saldırıda sağa yaslanan kamuoyu gibi, Gazze’de de bizim tarafımızdan gerçekleştirilen bu büyük saldırının akabinde de bu durum gerçekleşecektir.

Eğer bu savaştan dolayı zayıflayan birisi varsa, o da El-Fetih’tir.

Onun Gazze’de gözden kaybolmasına ve orayı terk etmesine büyük önem verildi. Bu savaştaki başarısızlık silsilesi, elbette ki işgal politikasının başarısızlığını da içermeye ihtiyaç duymaktadır. Bir süre için, bunun etkisiz olduğunun farkına henüz vardık. Dünya boykot etti, İsrail kuşattı ve HAMAS yönetti (ve hâlâ yönetiyor). Fakat, İsrail’in endişelendiği kadar, bu savaşın dengesi, herhangi bir başarının eksikliği ile sonuçlanmaz. Bu, bizim üzerimizde büyük bir kayba sebep oldu ve bir süre daha bize zahmet çektirmeye devam edecek. İsrail’in uluslararası arenadaki durumunu değerlendirme noktasında ise, biz, Ehud Olmert ile fotoğraflar çektirerek destek ziyaretlerinde bulunan Avrupalı liderler tarafından kandırılmaya izin vermemeliyiz.

GAZZE’DEKİ GÖRÜNTÜLER DÜNYAYI ŞOK ETTİ
İsrail’in uygulamaları, halkın devlete olan desteğine atılmış bir yumruktur. Bu, daima kendi kendini acil bir diplomatik duruma çevirmezken, korku dalgaları bir gün ulaşacak. Tüm dünya bu görüntülere şahit oldu. Tüm bu görüntüler, birçok İsrailliyi etkilemezken, bunlara şahit olan her bir insanoğlunu şoke etti.
Sonuç olarak, İsrail, uluslararası hukuka aldırış etmediği gibi, tüm baskı ve yasaklamalardan mahrum olan, BM Güvenlik Konseyi’nin kararlarını küstahça görmezlikten gelen, şiddetli ve tehlikeli bir ülkedir. İsrail üzerine soruşturmalar yolda...”

(Kaynak: Vakit)

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !