31-01-2008 12:15

Siyonistlerden itiraf: Hizbullah hepimizi yendi

Hizbullah yenilgisi terörist korsan devlet İsrail’i derinden sarsıyor. İsrail basını da yenilgiden herkesi sorumlu tutarak, “Hizbullah hepimizi yendi” başlığını attı.

Siyonistlerden itiraf: Hizbullah hepimizi yendi

Hizbullah yenilgisi terörist korsan devlet İsrail’i derinden sarsıyor. İsrail basını da yenilgiden herkesi sorumlu tutarak, “Hizbullah hepimizi yendi” başlığını attı. İsrail gazetelerinden Yediot Ahranoth'da Ammon Levy imzasıyla yayınlanan "War failure our fault" (Savaştaki Başarısızlık Hepimizin Hatası) başlıklı analizde "İsrail kamuoyu Lübnan savaşının arkasında bütünüyle durmuştu, savaş yenilgisi İsrail kamuoyu için de bir utançtır" diyerek, Winograd raporunda sadece hükümetin suçlanmasının yanlış olacağı belirtildi.
 
 "Komisyon raporunun yayınlanmasının hemen öncesinde size bir şeyi söylemek istiyorum: Bu rapor hükümete yönelik değil sadece. Bu rapor aynı zamanda bize ve medyayadır da. Evet hükümetin başarısızlığı apaçık ortada. Winograd'ın ne diyeceğini bilmemize gerek yok. Dayanılmaz gerçek şu: İsraillilerin büyük bir çoğunluğu bu savaşı istemişti. Bundan dolayı da kamuoyunun tamamı bu savaşın sorumluluğunu üzerine almalı. Bu bütün İsraillilere bir ders olmalı. Bu sadece başarısız bir yönetim sorunu değil. Binlerce deneyimli yönetici bundan daha büyük bir felakete yol açamazdı. Ortada bir anlayış problemi var, asıl sorun savaşın arkasında olmak. Bugün de benzeri bir durum ile Gazze'de karşılaşmaktayız" diyen Ammon Levy Hizbullah yenilgisinden gereken dersi almayan İsraillilerin Gazze'den de bir felaketle döneceğini hatırlattı.

Ammon Levy makalesini şöyle sürdürdü:

"İkinci Lübnan Savaşındaki başarısızlıklarla ilgili raporun yayınlanmasından iki gün önce, Başbakan kendi parti üyelerine şöyle der: 'Sakin olabilirsiniz', Savunma Bakanı Barak, 'İsrail devleti için en iyi şey ne ise onu yapmaya' söz verir.

Bunda bir buçuk yıl önce Temmuz'un 12'sinde İsrail gerçek bir sorunla karşılaştı. Hizbullah bizi kışkırttı, askerlerimizi öldürdü, ikisini de kaçırdı. Tıpkı bir şartlı refleks gösterir gibi kısa bir toplantının ardından hükümet hemen savaş kararı aldı. Ne için? Bu durumlarda alışılageldiği gibi hep, liderler ikiyüzlülüğe başvurdular hemen. Resmi olarak amaçlarının kaçırılan askerlerin geri getirilmesi olduğunu söylediler, gayri resmi amaçlarıysa Hizbullah'ı 'bir seferde sonsuza dek' ortadan kaldırmaktı. Gerekli istihbarat olmadan bu lanetli ülkede o kaçırılan askerleri nasıl bulabilirdik? Araziyi tam bilmeden bölgeyi bizden daha iyi bilen Hizbullah savaşçılarına nasıl zarar verebilirdik? Tüm ülkeyi temelsiz bir fantaziyle oyalamak ve kan istemekten başka ne yapabilirdik ki?

masum insanları öldürdük

Ve olan da bu oldu zaten, sivil nüfusun yoğun bombardımana tabii tutuluşu. Bir şehrin altyapısına saldırmak. Ne askerlerin kaçırılmasıyla, ne de Hizbullah ile ilgisi olan masum insanların öldürülmesi. Onlara ve kendimize neler yaptığımızı gördük hep beraber ama daha fazlasını istedik. O günlerde hakim olan söylem kavgacı ve merhametsiz bir söylemdi.

Nasıl cehennem edecektik hepsini, nasıl ağır bir darbe indirmeyi başaracaktık, Nasrullah'ın başını nasıl kesecektik? O zamanlar pek çok kimse bu dili kullanıyordu, belki de bu satırları okuyan sizler de böyle konuşuyordunuz.

Ve bir kişi duygusal bir göreve başlarsa, sonuç felaket olur bizde, bunu öğrenmek için Winograd raporuna ihtiyacımız yok.

AŞIRI GÜVEN BİZİ KÖRLEŞTİRDİ

Peki öyleyse niçin bu savaşı başlattık? Çünkü İsrail'de güç, herhangi bir güvenlik krizini çözmede hâlâ tek çözüm olarak görünüyor, 'güç tezinin' Sederot ve Gazze'de sırayla çürütüldüğünü gördük.

Son birkaç yılda bazı ayıltıcı anlara tanık olduğumuz doğru (Lübnan da bunlardan biri) ama güç ve kendine aşırı güven bizi kör etmeye devam ediyor hâlâ.

Temmuz'un 12'sinde gerçek bir sorunla karşılaştık. Size gerçeği söylemek gerekirse halen dahi bu sorunu nasıl olurdu da çözebilirdik, hâlâ cevabını verebilmiş değilim. Sorun tam da bu işte, acı veren bir sorunun cevabı elimizde yoksa ne yapacağız? Sadece iş olsun diye mi bir şeyler yapmalıyız? Yoksa intihar etmek de dahil olmak üzere, herhangi bir bedeli ödememiz gerektirecek bir cevabımız da mı yok?

SONUÇTA KENDİMİZİ VURDUK

İkinci Lübnan Savaşı kollektif bir intihar operasyonu idi. Hükümet liderlik etti, medya geniş destek sağladı ve halkın kahir ekseriyeti de bu kana talip oldu.

Diplomatik bir hareketi denemedik bile. Bir hafta için bile olsa, beklemeyi, ölçüp biçmeyi, uluslararası baskı uygulama yoluna gitmeyi veya gizli diplomatik kanalları denemeyi düşünmedik bile. Tüm bunlara hakkımız yoktu, silahımızı aldık ve ateş ettik ama kendimizi vurduk sonuçta.

Winograd raporunun yönetim hakkında bazı şeyleri açıkça ilan etmesinden önce şunu herkese hatırlatmak isterim ki tüm bu körlükte herkesin, bu satırları okuyan sizlerin de dahli var. Umarım ki bu komisyon bu sonucu almamızı sağlayan tüm liderleri tarihin çöplüğüne fırlatır, Peki ya bizler? Biz ne öğreneceğiz bu savaştan? Ve ne zaman öğreneceğiz?" (Vakit)
 
 

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !