Siz ey sefîhler!.. Hüsrana uğrayacaksınız!..
Şimdi biz, geçmişteki inkarcı zalimlerin, müşrik ve münafıkların tavırlarını aynen bugün de sergileyenleri Kur’ân’ın ebedi beyanlarından hareketle tanı(t)maya çalışacağız:
Abdullah YILDIZ / Vakit
İnsanoğlunun serüveni yaratılalı beri aynı. Bugünün dünyasında ve Türkiye’sinde tanık olduğumuz olayların ve çatışmaların, karşılaştığımız insan-toplum tipleri ile onların düşünce ve davranış kalıplarının, karakteristik özellikleri, ruh halleri ve klişeleşmiş tepkilerinin, reflekslerinin neredeyse birebir izdüşümünü tarihte de bulursunuz.
İnsanlığın dünya ve ahiret huzurunu sağlamaya yönelik hakikatleri, klavuz ilkeleri, emir ve yasakları kendisinde toplayan Kur’an-ı Kerîm, sosyal hayatın değişmeyen yasalarını ve insanların geçmişten bugüne ve yarına aynen tekrarlanan ilişki biçimlerini çarpıcı örnekleriyle gözler önüne serer. Bir anlamda; “bu insan/toplum tipleri ile sosyal olayların yapısal özelliklerini çok iyi tanıyın ve duruşunuzu ona göre belirleyin; örnek kullar olan peygamberler, çeşitli olaylar ve insanlar karşısında nasıl davranmışlarsa siz de öyle davranın.” buyurur.
Şimdi biz, geçmişteki inkarcı zalimlerin, müşrik ve münafıkların tavırlarını aynen bugün de sergileyenleri Kur’ân’ın ebedi beyanlarından hareketle tanı(t)maya çalışacağız:
Sizleri tanıyoruz ey;
Dünya hayatı kendilerini aldatanlar!.. (31/31)
Dünya nimetlerinden paylarına düşen kadarıyla zevk sürenler!.. (9/69)
Kendilerine verilen refahın peşine düşüp şımaran ve cürüm işleyen zalimler!.. (11/116)
Siz de... Sizden önce batağa dalanlar gibi batağa daldınız (9/69) ... Tanıyoruz sizi!..
Dünya hayatınızdaki bütün güzellikleri tüketip yok ettiniz; onlarla zevklenip eğlendiniz(46/20) ...
«Allah'ın indirdiğine uyun!» dendiğinde; «Hayır biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola...»(31/21); «atalarımızdan gördüklerimize uyarız»(2/170); "Biz... sadece onların öğretilerini izleriz" dediniz(43/22) ...
Ve siz... Allah'ı unuttunuz; Allah da sizi unuttu (9/67)... ve kendi nefislerinizi unutturdu (59/19) ...
Böylece siz... Kendi canlarınıza kötülük ettiniz, gözlediniz, şüpheye düştünüz ve kuruntular sizi aldattı. O çok aldatan (şeytan) sizi, Allah hakkında bile aldattı (57/14) ...
Sizi çok iyi tanıyoruz!.. Zira Rabbimiz sizi çok iyi tanıttı bizlere...
Siz ey!.. Allah’ı ve inananları aldatmaya çalışan ama yalnız kendilerini aldatan süfehâ taifesi!.. (2/9)
Ey!.. İman eden kimselere “sefihler/beyinsizler” diyen “gerçek beyinsizler”!.. (2/13)
Ey!.. Öfkeleri ağızlarından taşanlar! Sinelerinin gizledikleri ise daha büyük olanlar (3/118) ...
Siz... Müminlere fenalık etmekten asla geri durmaz; hep onlara sıkıntı vermek istersiniz (3/118)...
Siz... Müminlerle karşılaştığınızda: «Biz de inandık» dersiniz... Yalnız kaldığınızda ise onlara olan kinlerinizden dolayı parmaklarınızı ısırırsınız(3/119)... Kendi şeytanlarınızla başbaşa kaldığınızda: «Emin olun biz (fikir ve ideolojide) sizinle beraberiz, biz ancak (onlarla) alay ediyoruz.» dersiniz(2/14) ...
Siz... Müminlere bir iyilik dokunduğunda üzülürsünüz; bir musibet gelince de sevinirsiniz (3/120) ...
Sizi biliriz ey!.. Münkeri/kötülüğü emredip maruftan/iyilikten alıkoyanlar!.. (9/67)
Hayra (hayırlı her işe, yararlı her şeye, İslâm’a, vahye...) engel olan, saldırgan günahkârlar(68/12)...
Kaba ve haşin, sonra da kötülükle damgalı olanlar!.. (68/13)
İnananlarla alay edip birbirlerine göz kırpan; müminler için ‘işte bunlar sapıklar’ diyenler!.. (83/29-33)
İnsanları Allah yolundan saptırmak; onunla alay etmek için gerçeği boş sözlerle değiştirirsiniz (31/6)...
Ve siz... Erkeği ve kadınıyla, eskisi ve yenisiyle, tıpkı birbirinize benzersiniz... (9/67,69)
İşte bu yüzden; Allah, erkek-kadın bütün münafıklara ve kâfirlere cehennem ateşini ebedî olarak vaad buyurdu. O ateş size yeter. Allah sizlere lânet etmiştir; ve size bitmez tükenmez bir azap vardır. (9/68)
Şimdi kulak verin Allah’ın tehdidine!..
“Zalimleri mutlaka helak edeceğiz... Ve her inatçı zorba hüsrana uğradı.” (14/13,15)
“Bizimle başa çıkabileceklerini sanarak olanca güçleri ile ayetlerimize karşı çıkanlara gelince; onları tiksindirici ve acıklı bir azap beklemektedir.” (34/5)
Ve siz, ey zulme ve haksızlığa uğrayan müminler!.. Bilin ki;
“Eğer sabrederseniz/direnirseniz ve takvalı olursanız (Allah’a karşı sorumluluklarınızı kuşanırsanız), onların hileleri size zarar vermez. Çünkü Allah, onları kendi yaptıkları ile kuşatmıştır.” (3/120)
Bırakın; onlar tuğyanları içinde debelensinler(2/14)... Onlara: «Öfkenizle çatlayın!» deyin!.. (3/119)
Ve ey iman edenler! “Siz kendinize bakın. Siz doğru yolda olursanız; sapıtmış olanlar size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Yaptıklarınızı size O haber verecektir.” (5/105)
İnsanoğlunun serüveni yaratılalı beri aynı. Bugünün dünyasında ve Türkiye’sinde tanık olduğumuz olayların ve çatışmaların, karşılaştığımız insan-toplum tipleri ile onların düşünce ve davranış kalıplarının, karakteristik özellikleri, ruh halleri ve klişeleşmiş tepkilerinin, reflekslerinin neredeyse birebir izdüşümünü tarihte de bulursunuz.
İnsanlığın dünya ve ahiret huzurunu sağlamaya yönelik hakikatleri, klavuz ilkeleri, emir ve yasakları kendisinde toplayan Kur’an-ı Kerîm, sosyal hayatın değişmeyen yasalarını ve insanların geçmişten bugüne ve yarına aynen tekrarlanan ilişki biçimlerini çarpıcı örnekleriyle gözler önüne serer. Bir anlamda; “bu insan/toplum tipleri ile sosyal olayların yapısal özelliklerini çok iyi tanıyın ve duruşunuzu ona göre belirleyin; örnek kullar olan peygamberler, çeşitli olaylar ve insanlar karşısında nasıl davranmışlarsa siz de öyle davranın.” buyurur.
Şimdi biz, geçmişteki inkarcı zalimlerin, müşrik ve münafıkların tavırlarını aynen bugün de sergileyenleri Kur’ân’ın ebedi beyanlarından hareketle tanı(t)maya çalışacağız:
Sizleri tanıyoruz ey;
Dünya hayatı kendilerini aldatanlar!.. (31/31)
Dünya nimetlerinden paylarına düşen kadarıyla zevk sürenler!.. (9/69)
Kendilerine verilen refahın peşine düşüp şımaran ve cürüm işleyen zalimler!.. (11/116)
Siz de... Sizden önce batağa dalanlar gibi batağa daldınız (9/69) ... Tanıyoruz sizi!..
Dünya hayatınızdaki bütün güzellikleri tüketip yok ettiniz; onlarla zevklenip eğlendiniz(46/20) ...
«Allah'ın indirdiğine uyun!» dendiğinde; «Hayır biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola...»(31/21); «atalarımızdan gördüklerimize uyarız»(2/170); "Biz... sadece onların öğretilerini izleriz" dediniz(43/22) ...
Ve siz... Allah'ı unuttunuz; Allah da sizi unuttu (9/67)... ve kendi nefislerinizi unutturdu (59/19) ...
Böylece siz... Kendi canlarınıza kötülük ettiniz, gözlediniz, şüpheye düştünüz ve kuruntular sizi aldattı. O çok aldatan (şeytan) sizi, Allah hakkında bile aldattı (57/14) ...
Sizi çok iyi tanıyoruz!.. Zira Rabbimiz sizi çok iyi tanıttı bizlere...
Siz ey!.. Allah’ı ve inananları aldatmaya çalışan ama yalnız kendilerini aldatan süfehâ taifesi!.. (2/9)
Ey!.. İman eden kimselere “sefihler/beyinsizler” diyen “gerçek beyinsizler”!.. (2/13)
Ey!.. Öfkeleri ağızlarından taşanlar! Sinelerinin gizledikleri ise daha büyük olanlar (3/118) ...
Siz... Müminlere fenalık etmekten asla geri durmaz; hep onlara sıkıntı vermek istersiniz (3/118)...
Siz... Müminlerle karşılaştığınızda: «Biz de inandık» dersiniz... Yalnız kaldığınızda ise onlara olan kinlerinizden dolayı parmaklarınızı ısırırsınız(3/119)... Kendi şeytanlarınızla başbaşa kaldığınızda: «Emin olun biz (fikir ve ideolojide) sizinle beraberiz, biz ancak (onlarla) alay ediyoruz.» dersiniz(2/14) ...
Siz... Müminlere bir iyilik dokunduğunda üzülürsünüz; bir musibet gelince de sevinirsiniz (3/120) ...
Sizi biliriz ey!.. Münkeri/kötülüğü emredip maruftan/iyilikten alıkoyanlar!.. (9/67)
Hayra (hayırlı her işe, yararlı her şeye, İslâm’a, vahye...) engel olan, saldırgan günahkârlar(68/12)...
Kaba ve haşin, sonra da kötülükle damgalı olanlar!.. (68/13)
İnananlarla alay edip birbirlerine göz kırpan; müminler için ‘işte bunlar sapıklar’ diyenler!.. (83/29-33)
İnsanları Allah yolundan saptırmak; onunla alay etmek için gerçeği boş sözlerle değiştirirsiniz (31/6)...
Ve siz... Erkeği ve kadınıyla, eskisi ve yenisiyle, tıpkı birbirinize benzersiniz... (9/67,69)
İşte bu yüzden; Allah, erkek-kadın bütün münafıklara ve kâfirlere cehennem ateşini ebedî olarak vaad buyurdu. O ateş size yeter. Allah sizlere lânet etmiştir; ve size bitmez tükenmez bir azap vardır. (9/68)
Şimdi kulak verin Allah’ın tehdidine!..
“Zalimleri mutlaka helak edeceğiz... Ve her inatçı zorba hüsrana uğradı.” (14/13,15)
“Bizimle başa çıkabileceklerini sanarak olanca güçleri ile ayetlerimize karşı çıkanlara gelince; onları tiksindirici ve acıklı bir azap beklemektedir.” (34/5)
Ve siz, ey zulme ve haksızlığa uğrayan müminler!.. Bilin ki;
“Eğer sabrederseniz/direnirseniz ve takvalı olursanız (Allah’a karşı sorumluluklarınızı kuşanırsanız), onların hileleri size zarar vermez. Çünkü Allah, onları kendi yaptıkları ile kuşatmıştır.” (3/120)
Bırakın; onlar tuğyanları içinde debelensinler(2/14)... Onlara: «Öfkenizle çatlayın!» deyin!.. (3/119)
Ve ey iman edenler! “Siz kendinize bakın. Siz doğru yolda olursanız; sapıtmış olanlar size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Yaptıklarınızı size O haber verecektir.” (5/105)
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !