13-01-2019 15:08

Sosyal medya mahremiyeti bitiriyor

Uzmanlar dijital ortamdaki verilerin gelecekte `gözetim` mekanizmalarına yol açabileceği ve yaptırımların yetersiz kalabileceği konusunda uyarıyor. Evleri perdelerle kapatmaya çalışsak da evin içini, yediğimizi, konuştuğumuzu sosyal medya içerisinde paylaşmamız adeta evleri perdesiz bir hale getiriyor.

Sosyal medya mahremiyeti bitiriyor
M. Erkan Yavuz / Doğru Haber
 
Günümüzün en kullanılır kavramlarından biri de sosyal medya. Mahremiyetine her zaman büyük değer veren toplumumuz, sosyal medya ile bu sınırı çoğu zaman aşıyor. Perdeler ile evi her ne kadar kapatmaya çalışsak da evin içini dışarı çıkaralı çok oldu. Kimi zaman yediklerimiz, içtiklerimiz, kimi zaman gittiğimiz yerler, kimi zaman sohbetlerimizi sosyal medyaya taşıyalı, evin içini dışarıya, dünyaya açalı çok oldu. Teknoloji her ne kadar hayatı kolaylaştırsa da elimizden aldığı bilgiler gün gelince hayatımızı karartacak raddeye varabiliyor. Teknoloji yine sağlık alanında olumlu gelişmelere yol açsa da, uzmanlara göre konunun 'karanlık' bir tarafı da bulunuyor. Uzmanlar dijital ortamdaki verilerin gelecekte 'gözetim' mekanizmalarına yol açabileceği ve yaptırımların yetersiz kalabileceği konusunda uyarıyor.
 
TEKNOLOJİYİ TOPLUMSAL ISLAHA, ERDEMİN KORUNMASINA YARDIM EDECEK ŞEKİLDE KULLANMAK ZORUNDAYIZ
 
Yazar Sabiha Ateş Alpat, mahremiyete dikkat çekerek şu uyarılarda bulundu; “İnsan sosyal bir varlık olsa da kendine ait özel sınırları vardır. İslam dini de bu sınırları mahremiyet olarak sınırlandırmıştır. Ölçüleri belirlenmiş mahrem bölge, bölgelerin ve haram olan şeylerin dış etkenlere kapanması İslam'ın bir emridir. Evlerimiz de mahrem olan alanlarımızdan bir tanesidir. Ne yazık ki kapıdan almadığımız yabancıları sosyal medya aracılığı ile evimizin başköşesine buyur etmek durumundayız. Bu ciddi anlamda mahremiyet sınırlarını zedeleyen ve insana özel bir pozisyonu bırakmayan bir durumdur. Bir nevi görgüsüzlüğü de beraberinde getirmiştir. Zira biz önceden yediklerimizin içtiklerimizin gücü yetmeyenler tarafından görülmemesi, gözükmemesi için eve aldığımız alışverişi bile gazete kâğıtlarına sararak eve getirirdik. Özellikle de eşi ile olan duygusal anların özel jestlerin internet aracılığı ile duyurulması ciddi anlamda psikolojik bir vakadır. Evlerimizin en özel alanlarına edepsizce soktuğumuz bu telefonları ve internet, sosyal medya araçlarını kesinlikle haddini bildirerek insanlarımıza hayır işlerine, toplumsal ıslaha, erdemin korunmasına yardım edecek şekilde kullanmak zorundayız. Hesap günü Allah azze ve celle her şeyin hesabını soracağı gibi internetin kullanım alanını da soracaktır Tekasür sûresinde sonra o gün her nimetten hesaba çekileceksiniz diye beyan edilmiştir”
 
HUZUR, ANCAK DIŞARIDAKİLERE KARŞI SIRLARIN KAPALI KALMASIYLA MÜMKÜNDÜR
 
İçeriyi dışarıya çıkararak içeriyi yıprattığımıza vurgu yapan TESSEP Genel Koordinatörü Aynur Sülün ise, “Allah resulu (as) evin içinde saçını tararken pencereden içeriye bakan birini fark ediyor. Ve onu ikaz ediyor. "Eğer Allah'tan korkmasaydım parmağımı senin gözüne batırırdım" diyor. Evlere izinsiz bakılmaması gerektiğini belirtiyor. Evlerin mahremiyetine dikkat çekmek için "Eğer birisi kafasını evinizin penceresinden uzatırsa onun gözünü oyma hakkına sahipsiniz" buyuruyor. Evlerin içi mahremdir. Sırların dışarıya çıkmaması, dışarıdakilerin evde olanları bilmemesi gerekiyor. Aile bireylerinin hayâ duygularının muhafaza edilmesi, manevi hayatın korunması, bağların güçlenmesi açısından çok önemlidir. Huzur ancak dışarıdakilere karşı sırların kapalı kalmasıyla mümkündür. Bir atasözü vardır "Kralların dahi tek giremediği yer ailedir" fakat bugün maalesef aileye her cepheden sızma var. Aile işgal altında! Fakat aile bireyleri, aile sırlarını paylaşarak yuvalarını bu işgale hazır hale getiriyor. Yaşadıkları sevinci, hüznü, eğlenceyi, mutlu anlarını devamlı paylaşma ihtiyacı hissediyorlar. İçeridekiler dışarı çıktığı oranda içerisi yıpranıyor.” dedi.
 
SİZE HEDEFLİ REKLAM GÖNDEREN REKLAM VERENLERE HİZMET SUNMAKTA
 
Facebook, Twitter, Instagram ve Youtube gibi platformların kullanıcı sayıları her geçen gün artarken, bu web sitelerindeki veri miktarı da eş zamanlı olarak artıyor. Amerika merkezli Uluslararası Veri Kurumu'nun 'Dijital Evren' başlıklı araştırmasına göre, 2005 yılında 130 exabyte olan veri miktarının 2020'de 40 bin exabyte'a çıkması bekleniyor. Dünyadaki veri miktarının yüzde 90'ının son iki yılda oluştuğu ifade ediliyor. Türk Medya Dijital Yayınlar Koordinatörü Yusuf Özhan'a göre, dijital ortamda kullandığımız bütün ücretsiz yazılımlara, kullanıcı hareketlerimize erişme yetkisi veriyoruz. Özhan, “Bu şekilde, bu platformlar, ücretsiz verdikleri hizmetin karşılığında sizin demografik bilgilerinizi kümeleyerek, size hedefli reklam gönderen reklam verenlere hizmet sunmakta.” diyor.
 
SOSYAL MEDYA VERİLERİ SİYASİ PROPAGANDA AMAÇLI KULLANILDI
 
2018 yılının Nisan ayında gündeme gelen ve Facebook üst düzey yöneticisi Mark Zuckerberg'ün özür dilemesiyle sonuçlanan Cambridge Analytica skandalının ardından, sosyal medya verilerinin siyasi propaganda amaçlı kullanıldığı ortaya çıkmıştı. Gelişmelerin ardından Avrupa Birliği, şirketlere veri kullanımı için tüketiciden onay alma şartı getirdi. Uzmanlara göre düzenleme yeterli olmasa da, tüketicilere önemli bir imkan sunuyor. Avukat Özgur Eralp, kişisel verilerinin kullanımıyla ilgili soruları olanların Kişisel Verileri Koruma Kurumu'na başvurabileceğini söyledi. Eralp, şöyle devam etti: "Şirketle ilgili şikayet ve itiraz yollarınızı kullanıyorsunuz. İşte o zaman Kişisel Verileri Koruma Kurumu ilgili şirketle iletişime geçiyor. İlgili bilgi ve belgeleri istiyor. Eğer dediğiniz gibi kişisel verileriniz hukuka aykırı olarak kullanılmışsa, 20 bin liradan 1 milyon liraya kadar idari para cezaları kesiliyor."
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !