Sperm bankası insanlığın intiharıdır
- Bir kere şunun bilinmesi gerekir ki, sperm bankası denilen şey, insanlığın intiharıdır. Aileyi ve toplumu çökertecek gayri meşru bir uygulamadır. - Sperm babadan, yumurtacık anneden alındığı zaman bir sorun yok. Dini esaslara uygun. Sperma babadan gelmektedir, yumurtacık anneden gelmektedir, gayri meşru bir olay yoktur normal tüp bebekte. Ancak sonradan bu, gayri meşru yollara da saptırılmıştır.
Prof. Dr. Cevat Babuna:
Sperm bankası insanlığın intiharıdır
Röportaj: Şükrü Hüseyinoğlu
Hocam tüp bebek tedavisi konusunda bizi bilgilendirir misiniz. Tüp bebekte meşruiyet sınırı nedir?
Sperm babadan, yumurtacık anneden alındığı zaman bir sorun yok. Dini esaslara uygun. Sperma babadan gelmektedir, yumurtacık anneden gelmektedir, gayri meşru bir olay yoktur normal tüp bebekte. Ancak sonradan bu, gayri meşru yollara da saptırılmıştır. Mesela sperması olmayan kocalar vardır. Başkasının spermasını almak suretiyle annenin yumurtacığını onunla aşılama ve böylece o yumurtacığın içeriye yerleştirilmesiyle ailenin yarısının rol oynadığı bir bebek doğmaktadır. Tabii ki burada zina kokusu vardır. Çünkü genetik olarak bir çocuğun anneden ve babadan gelen genleri DNA sistemini taşıması lazım gelirken burada bir yabancı işin içine girmektedir. İslam dini açısından zina en büyük günahlardan biri olduğu için bizim ülkemizde ve İslam dünyasında bu kabul edilmemektedir. Baba ile anne arasında olan bir münasebet olduğu zaman bu meşrudur, ama bir yabancı dışarıdan karıştığı zaman meşru değildir. Çok sık rastlanılan ve spekülasyona çok müsait olan yabancı sperma ile aşılama olayı, bizim dinimiz tarafından kesinlikle kabul edilemeyecek çirkin bir olaydır.
AB ülkelerinde “sperm bankası” adı altında bu uygulama yapılıyor ve onlarda bu konuda maalesef bir engel de yok bildiğimiz kadarıyla...
Ne yazık ki öyle...
AB Türkiye’ye bu konuda bir dayatmada bulunabilir mi?
Kesinlikle böyle bir şey kabul edilemez. Bir kere şunun bilinmesi gerekir ki, sperm bankası denilen şey, insanlığın intiharıdır. Aileyi ve toplumu çökertecek gayri meşru bir uygulamadır. Avrupa Birliği’nin, bu gibi dinimize, örf ve adetlerimize aykırı olan bir şeyi zorlaması mümkün değil. Böyle bir kanun olsa bile, vicdanı olan, dinine, örf ve adetlerine bağlı olan bir insan bunu yapmaz. Mühim olan kanundaki yasa değil, insanın ruhundaki yasadır. Size bir örnek vereyim: Türkiye’de 1983 senesinde kürtaj kabul edildi. Ama kürtaj bana göre bir cinayettir. Ben o sıralarda aktif hekimlik yapmaktaydım. Çapa’da başkanlık yaptığım süre içerisinde bütün hekimlere demişimdir ki: “Siz vicdanınızla başbaşasınız. Kanun buna müsaade ediyor diye yapmak mecburiyetinde değilsiniz.” Çünkü zorlayanlar vardı, “kanun var yapacaksın” diye. Ve bizim klinikte o sıralarda kürtaj yapılmıyordu. Hâlâ da Çapa’da kürtaj yapılmamaktadır. Bu bir vicdan meselesi. Ben ömrümde kürtaj yapmadım mesela.
Adana’yı sarsan olayı hekimlik ahlakı açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bunu yapan bir kişiye hekim dememek lazım. Bu mesele aslında Türkiye’de daha evvel de oldu. Yıllarca evvel Ankara’da yaşandı. Olay duyulunca halk galeyana geldi. Bunu uygulayan doktor tehditlere maruz kaldı ve Türkiye’yi terk etmek mecburiyetinde kaldı.
Hangi yıl oldu bu olay?
Epey eski. Bu olay, yabancı sperma ile aşılama olayı ilk çıktığı zamanlarda oldu. Bunu yaptıktan sonra öğrenen halk gittiler muayenehanesini bastılar ve adam kaçtı. Hayatını kurtarmak için yurt dışına kaçtı, sonra bir müddet kaldıktan sonra mesele unutuldu, tekrar Türkiye’ye döndü. Şu an hayatta değil.
Tüp bebek sahibi olmak isteyen aileler böyle kötü bir olayla karşılaşmamak için ne yapmalılar?
Tüp bebek için başvuracak ailelerde, tüp bebek için gerekli şartların olması lazım. Nedir bunlar? Birincisi, eğer bir kadının rahmi normal, yumurtlaması normal, ama rahim tüplerinde bir tıkanıklık varsa (bu zaten tespit ediliyor), ikincisi, kocanın sperması var ise buna müracaat edebilirler. Yani bir kocanın sperması yok ise, bu durumda tüp bebek hiç bahis konusu değildir. Yapılacaksa o zaman dalavereli olacak demektir. Gayri meşru olacak demektir.
Adana’da olduğu gibi, şartlar elvermediği halde para için ailelere böyle bir kötülüğü yapan kimseye doktor dememek lazım. O tip insana bir cani, bir vicdansız demek lazım. Çünkü doktorun görevi insanlara yardım etmektir, kötülük yapmak değildir. Adana’da yaşanan olay, büyük bir kötülüktür. Burada ailelerin mahvedilmesi söz konusudur. Dolayısıyla topluma kötülük yapılması, neslin bozulması söz konusudur.