Hızır YILDIRIM

06 Ekim 2019

SU VE ATEŞ CEZA MI MÜKAFAT MI?

Ateş yakar, su ise söndürür veya boğar.

Akıllı ve ahlâklı insanın elinde ateş ve su güzel bir nimettir. Zalimin ve zulmedenin elinde bu nimetler insanlığın felaketi olabilir.

Zalim, suyu ve sıvı madde olan petrolü elde edebilmek için işgal eder, kimyasal, yanıcı ve yakıcı bomba ile yeryüzünü ifsat edip yok etmeye çalışır.

Halbuki ateş yiyeceğimizi pişirir, ısınmamızı sağlar, demire şekil verir, diğer kullandığımız eşyaların oluşumuna katkı verir. Küçük ateş kontrolümüzde büyüyen ateş ise kontrol dışındadır. Yangın büyüdükçe büyük zarar verir, kontrol edilmesi zordur. Suyla müdahale edilerek söndürülür.

İnsanoğlu ateşin zararına dikkat eder, müdahale eder ve tedbirini alır da! cehennemin  kendisini yakacak ateşinden sakınmaz. Allah’sız bir hayat yaşar,

Allah yakmaz der. Kur’an’a bakmaz, tedbir almaz ve de umursamaz bir hayatın içindedir.

Dünyadaki hapishane ve zindana gitmemek için her türlü tedbiri alır ve de korkar, ama sonsuz ahiret yurdunu hesap etmez, tedbir almaz, günahlar içinde yaşar, belki de ebedi kalacağı cehennem hayatı onun akıbeti olur ne yazık ki! Kulluğu önemsemez, sanki oraya kimse gitmeyecek gibi yaşar. Allah kulunu yakmaz, yakarsa dahi yanıp çıkacağız diyen şeytanın vesvesesine kanar! Ahiret hayatını heba eder.

“O gün cehenneme: “Doldun mu?” diyeceğiz. O da: “Daha var mı?” diyecektir.” (Kaf, 30)

Dünyada helâl olan suyu içer rızkı olan nimeti yer, Rabbine şükretmez. Gelmiş olduğu bu dünyada ne yapması gerektiğini düşünmez.

Düşünmeden yaşar, imtihan da olduğunu düşünmez. Halbuki cehennemde su bile haram olur onun için.

“Cehennemlikler de, cennetliklere: “Bize biraz su veya Allah’ın size verdiği rızıktan akıtın” diye seslenirler. Cennetlikler de: “Şüphesiz ki Allah, bu ikisini de kâfirlere haram kıldı” derler.”   (Araf, 50)

Dünyada tedbirli olmayıp nimetlerin nasıl kullanılacağına dair sünnetullaha uymazsa, israf ederek hem kendi hayatını, hem nimetleri müflisce heba ederse, kendisine verilen nimetlerin ebedi olacağını sanırsa işte bu insan ahiretin kaybedenlerinden olur.

Su ve ateş cehennemliklerin hayatında sürekli olacak, olacak ama nasıl dersek! Su meşrubat olarak sunulacak: kan ve irin, kaynaşmış su, zakkum meyvesi erimiş maden gibi olacak; içmeye çalışacak ama boğazından geçmeyecek. Dünyada iken susuzluğunu gideren çeşit çeşit meşrubatla serinleyen insan, Allah’a asi olarak yaşarsa mücrim olur ve mücrimler, cehennemde rahat yüzü göremeyeceklerdir. Yemek ve içmek onlara ne zordur. Ateş yakıp bırakmayacak, meşrubatlı irin ve kaynamış su olacak.

Dünyadaki bu iki nimeti, hiç düşünüyor muydu acaba? Cehennemde azap olacak. Yani açlığını ve susuzluğunu gideremeyecek. Azap sürekli olacak.

Cehenneme gitmek fıtrata aykırıdır.

Âdem babamız cennet ehliydi.  Fıtrata uygun yaşam cennettedir. “Demek ki! fıtrata aykırı yaşayan” Allah’ın emir ve yasaklarına uymayan insana, cehennem sınır ihlalleri yaptığı için vatan olacaktır.

Cehennem insana hatırlatıp haykırır! Adeta: Allah’ın hududunu aşma diye uyarır. Uyarıyı önemsemeyen mücrim asi insanın, cehennem her yanını kuşatmıştır.

Muhakkak ki zakkum ağacı çok günahkâr kimsenin yemeğidir.

“Zakkum ağacı erimiş maden gibidir. Karınlarda sıcak suyun kaynaması gibi kaynar.” (Duhan, 43- 46)

(O gün cehennem zebanilerine şöyle denilir:) “Bu günahkârı yakalayın, onu cehennemin ortasına sürükleyin! Sonra da başının üstüne kaynar su azâbı dökün!”

(O günahkâra da şöyle denilecektir:) “Tat bakalım. Çünkü sen dünyada, pek güçlü ve değerli biriydin. Şüphesiz ki bu, (dünyada) kendisinden şüphe ettiğiniz şeydir.” (Duhan, 47-50)

“Onun kanlı irinden başka yiyeceği de yoktur. Bunu ise ancak, günahkârlar yer.” (Hakka, 36 37)

“İşte azgınlar, tatsınlar onu, bir kaynar su ve bir irin.”   30(Sad, 57)

“Sonra muhakkak ki onlar için, zakkumun üstüne kaynar su ile karışık içecek vardır.” (Saffat, 67)

Dünyadaki ateş, sünnetullah gereği ateş yakar, su da boğar.  Ancak Allah’ın emriyle bazen su boğmaz; Hz.Yunus ve Hz.Yusuf örneklerinde olduğu gibi. Ateş ise yakmaz Hz. İbrahim örneğinde olduğu gibi, onları korur. Allah’ın yardımı, hak eden  mü’min şahsiyet için her zaman hazırdır. Yeter ki o yardımı hak ediyor olalım.

Suyun kaynağından çıkışı saf ve berraktır. Yolda suya karışan pislikler o suyu bozar, kirletir. Hâk ve batılda böyledir. Hâk her zaman saf, arı durudur, insanı kurtuluşa götürür. Batıl ise pislik gibidir insanı felakete götürür.

Mükafat yeri  olan cennetteki su: hiç bozulmayan meşrubatlarla donatılmış: havzu kevser, baldan ırmaklar, sütten ırmaklar, selsebil, kâfur, zencefil, tesnim, şaraptan ırmaklar ve bilemediğimiz nice nice nimetler sahiplerini beklemektedir. Rabbim bu güzel yurdu hak edecek salih ameller işleyip kazanmayı cümlemize nasip etsin İnşaAllah.

“Takvâ sahibi / Allah’a karşı gelmekten sakınanlara vaad edilen cennetin durumu şudur: “Orada  bozulmayan su ırmakları, tadı değişmeyen süt ırmakları, içenlere zevk veren şarap ırmakları ve süzme bal ırmakları vardır. Ayrıca onlar için orada, her çeşit meyveden ile Rableri tarafından bir mağfiret vardır…” (Muhammed, 15)

“İçeçeğin bir karışımı da Tesnimdir. Bu Allah’a yakın olanların içecekleri bir kaynaktır.” (Mutaffifin, 27-28)

“İyi insanlar, Kâfur suyu ile hazırlanmış içecek kâselerini yudumlarlar. Bu Allah’ın has kullarının içip, istedikleri yere akıttıkları bir kaynaktır.” (İnsan, 5-6)

“Onlara karışımında zencefil bulunan kadehler ikram edilir. Bu içecekler, adı Selsebil olan pınardandır.” (İnsan, 17-18)

“Kaynağından taze doldurulmuş, berrak, içenlere pek hoş gelen, içinde zararlı ve sersemletici şey olmayan, sarhoş da etmeyen şaraplar, dolu dolu kadehlerle etraflarında fır dönen hizmetçiler tarafından ikram edilir.” (Saffat, 45-47; ayrıca Tur, 23;)

“Etraflarında, cennet (Maîn)şarabından dolu testiler, sürahiler, kadehlerle, ebedîliğe ermiş çocuklar dolaşıp hizmet ederler.” (Vakıa, 18)