Şükrü HÜSEYİNOĞLU
SURİYE DİRENİŞİNE BAKIŞIMIZ
Selamun aleykum. Kardeşler öncelikle basın açıklamamıza hoş geldiniz. Duyarlılığınızdan ötürü tebrik ediyorum. Allah razı olsun.
Bizler Türkiyeli Müslümanlar olarak “Şehit Hama” romanlarıyla büyüdük. Dolayısıyla Suriye'deki Baas zulmünün ne demek olduğunu ve Suriyeli kardeşlerimizin acılarını biliriz. Suriye’deki Baas zulmünü mazur görmemiz, “direniş cephesi” gibi argümanlarla bu zulüm rejimini arkalamamız mümkün değildir.
Bu despot, hak ve halk düşmanı rejim artık tarihin çöplüğündeki yerini almalıdır. Bizler Suriye halkının bu despot rejim karşısındaki başkaldırısını, onur mücadelesini destekliyoruz. Bununla birlikte “despot gitsin de ne olursa olsun” şeklinde bir ölçüsüzlüğü, romantizmi de paylaşmadığımızı belirtmek istiyoruz.
Suriye’de de tıpkı Libya’da, Tunus’ta olduğu gibi despotizm yerine, Batının zihinsel ve ideolojik işgal aracı demokrasi putunun dikilmesi riski bulunduğunu, despotların yerine Batı işbirlikçisi, NATO'yla işbirliğini savunan kişi ve liberal çevrelerin yönetimi ele alma tehlikesi olduğunu görüyor ve bundan endişe duyuyoruz.
Daha geçtiğimiz günlerde, emperyalizmin kıblesi ABD’den, New York’tan seslenen Ulusal Konsey üyelerinin sığınmacı, işbirlikçi sesini duyduk. Bu gerçeklerin de görülmesi gerektiğini, bunların “Müslümanların vitrine liberalleri çıkarma zaafı” gibi argümanlarla savunulamayacağını belirtmek istiyoruz.
Değerli kardeşlerim! Biz Müslümanız. Bizim yegâne rabb ve ilahımız Âlemlerin Rabbi olan Allah’tır. O’ndan başka, O’nun bildirdiği ölçüleri aşan şekilde sığınak ve dayanak aramak bize yakışmaz. Zalimlerden zalim, zulüm düzenlerinden zulüm düzeni beğenemeyiz. İzzeti, onuru ancak Rabbimizin yanında aramakla emrolunduğumuzun bilincinde olarak hareket ederiz.
İslam'dan başka bir istikamete, hedefe razı olamayız. İktidar karşılığıda ilkelerimizden, iddialarımızdan vazgeçmeyi kabullenemeyiz. Bizim için yangında ilk kurtarılacak olan, imanımızdır, istikametimizdir.
Değerli kardeşler! Bölgede yaşanan gelişmeler konusunda hep pembe tablolar çizmeye çalışmak doğru değildir. Suriye ve diğer coğrafyalarımız üzerinde emperyalizmin hesaplarını ve içerideki işbirlikçilerin bu hesaplara denk düşen açıklama ve yaklaşımlarını dile getiren bazı duyarlı kalemleri sanki Baas destekçileri imiş gibi güya teşhir etmeye kalkışanlar oldu bilindiği gibi.
Buradan sormak istiyorum: Libya’da, Sarkozy ve Cameron’la birlikte zafer pozu veren yeni statükonun işbirlikçi tutumlarını ve Tunus’ta iktidarı devr alır almaz Wasington’a koşup oradan NATO’yla işbirliği açıklamaları yapan Nahda lideri Gannuşi’yi teşhir etmeyi niçin hiç düşünmemişlerdir?
Bize yakışan bölgedeki gelişmelerin peşinde sürüklenmek değil, bu gelişmeleri doğru değerlendirerek bölge Müslümanlarının yanlış istikametlere yönelmelerine engel olmaya çalışmaktır. Bölge Müslümanlarına ve tabii ki Baas zulmüne karşı ayağa kalmış bulunan Suriyeli Müslümanlara, İslam'dan başka çözüm yolu bulunmadığını hatırlatmalı, hakkı ve sabrı tavsiye etmekle mükellef olduğumuzu unutmamalıyız.
Son olarak şunu belirtmek istiyorum: Bizler, despot Baas rejiminin Hama’da, Treymse’de yaptığı katliamı bile “Katliam mı, çatışma mı” şeklinde haberlerle savunmaya çalışanlardan da, “Suriye’nin dostları” adı altında İstanbul Harbiye’de bir araya gelen emperyalist şeflerin toplantı salonunun önünde, Suriye muhalefeti adına silah dilenciliği yapanlardan da beriyiz.
Bizler izzet ve zaferin ancak Rabbimizin yardımıyla mümkün olacağının bilincinde olarak, Suriyeli kardeşlerimize de yanlış izzet arayışlarından uzak durmalarını tavsiye ediyoruz. Suriye halkı için de, Türkiye halkı için de ve tüm dünya halkları için de yegâne çözümün, İslami çözüm olduğunu, İslam’dan başka çözüm arayışlarının dünyada da ahirette de hüsrana yol açacağını deklare etmek istiyoruz.
(Not: Bu metin, yazarın, İstanbul'da gerçekleştirilen "Suriye Halkıyla Dayanışma Eylemi"nde yaptığı konuşmanın metnidir.)