Svat kan ağlıyor, dünya izliyor
Pakistan’ın Svat bölgesine düzenlenen saldırılar milyonlarca insanı mağdur etti. Milyonlarca Svatlı kamplara çekildi. Pakistan’da daha fazla insan yurdundan olmaya devam ediyor.
Pakistan’ın Svat bölgesine düzenlenen saldırılar milyonlarca insanı mağdur etti. Milyonlarca Svatlı kamplara çekildi. Pakistan’da daha fazla insan yurdundan olmaya devam ediyor. BM insan hakları elçisi Abdulaziz Arrukban, uluslararası kuruluşların krize el koymadığı müddetçe, Svat vadisine yapılan askeri operasyonlardan dolayı yerinden edilen milyonlarca Pakistanlıyı sessiz bir ölümün beklediği uyarısında bulundu. Bu büyük insani facia askeri saldırıların insan nüfusunun yoğun olduğu yerlere yapılması ile birçok masum insanı amansız yakalamış oldu. Bu karmaşa vadiyi kısa bir süre içinde istirahat edilen bir meskenden, kat’i bir savaşın hüküm sürdüğü savaş alanına çevirdi; saldırıların ilk haftasında bir milyon insan evinden oldu, takip eden iki hafta içerisinde ise Vadi nüfusunu oluşturan 3 milyon insanın yaklaşık yüzde 95′i zorla evlerinden ve yurtlarından sürüldü.
Geçen sene Bajur Bölgesindeki saldırılar gibi, Pakistan hükümeti az sayıdaki milislerle çatışmak için sivilleri yerinden etmeye istekli görünüyor ve aylardır kamplarda kalan mülteciler için hükümetin pek fazla önlem aldığı da söylenemez. Aslına bakarsanız yüzbinlerce Svatlı mülteci Bajurlu mültecilerin sıkıştığı kamplara yığdırılıyor.
Ama bütün bu karmaşaya rağmen, Pakistan hükümeti keyfini bozmuyor gibi. Hatta Güney Waziristan’da karmaşayı katmerleştirecek planlarını uygulamaya devam ediyor. Svat’dan daha az nüfusa sahip olmasına rağmen, bu yerdeki yüzbinlerce insan da mülteci konumuna düşürülüyor ve halleri Peşaver’deki mültecilerden çok daha iyi değil.
Şah Mansur kampındaki dramlar
Şah Mansur kampında bulunan Svatlılar yaşadıkları dramı gazetecilere böyle anlattı. Bombardıman ve topçu ateşi bölgelerimizde artmıştı fakat hükümetin getirdiği sokağa çıkma yasağından dolayı evlerimizden çıkmamıza izin verilmiyordu. Birden bire Pakistan ordusu dört saat içerisinde evlerimizi terk etmemizi aksi takdirde öldürüleceğimizi söyledi. Sokağa çıkma yasağın Mingora’dan çıkmamıza izin verecek kadar uzatılmasıyla birlikte büyük bir insan akınına katılarak bu kampa ulaşmadan önce üç gün boyunca yürüdük.
Svat’ın başkenti Mingora’da küçük bir dükkâna sahip bir adam arkalarında bırakmış oldukları katliam ve kaostan bahsetti. “Caddelerde yüzlerce değil fakat binlerce cansız beden yatıyordu” dedi ve şöyle devam etti: “Toplu bir mezar kazarak cesetlerin bazılarını çamurla örtecek zamanı anca bulabildik.” Medyanın Mingora’ya girmesinin yasak olmasından dolayı öldürülen sivil sayısı hakkındaki gerçekleri ortaya koymak pek mümkün değil. Fakat etrafta toplanan erkekler dükkân sahibi konuşurken onu onaylarcasına başlarını salladılar: “Orada bizi başka biçimde öldürüyorlardı, burada ise başka biçimde öldürüyorlar, biz bu ülkenin bir parçası değil miyiz?” Dükkân sahibi çadırlara işaret ederek şöyle devam etti: “İki yıldır hükümet Taliban’ı öldürmedi, sadece kadın ve çocuklarımızı öldürüyor”.
Çiftçi olan bir başka adam “UNHCR bize yardımcı oldu” dedi, “fakat şimdiye değin hiçbir hükümet görevlisi nasıl olduğumuzu sormak için buraya gelmedi. Bu bizim hükümetimiz değil mi?”
(Kaynak: Timeturk)