TOKAD`da Abese Sûresi konuşuldu
TOKAD`ın Güz Dönemi seminerlerinde Şinasi Uludoğan Abese Suresi`ni konu edindi.
TOKAD tarafından Güz Dönemi programı kapsamında her hafta düzenli olarak yapılan eğitim seminerleri devam ediyor. Kur'an Okumaları başlığı altında yapılan seminerde Abese suresini anlatan Şinasi Uludoğan, konuşmasına Kur’an’ın temel alınması ve o çerçevede hayatların İslam'a adanması gerektiğini vurgulayarak başladı. Vahyin evrensel olduğunu ve Kur’an’ın tamamının günümüze göre değerlendirerek okumamız gerektiğini söyleyen Şinasi Uludoğan Kürt Açılımı’na da Kur’an anlayışı ile bakılması gerektiğini sözlerine ekledi.
“Abese” kelimesinin insanların hoşuna gitmeyen bir olay karşısında suratını asması, burun kıvırması anlamlarına geldiğini belirten Uludoğan, sosyal statüleri ne olursa olsun vahyin ilk olarak her insan için aynı şekilde tebliğ edilmesi gerektiğini ve ardından da vahyi talep edene yönelinmesi gerektiğini vurguladı.
Hz. Muhammed Mekke’nin önde gelenlerine tebliğde bulunurken yanlarına bir âmânın gelmesiyle Mekkeli ileri gelenlerin rahatsız olması olayını Yahudilerin kendilerini diğer insanlardan üstün tutmalarına benzeten Uludoğan, Müslümanların da kibirlerini yenmedikleri müddetçe mümin olamayacaklarını belirtti. Mekkeli müşriklerin mallarıyla övünmesinin onlar için sadece cehenneme giden yolu kolaylaştırdığını ve Müslümanların da mal ve mülklerini ancak tevhid ve adalet yolunda harcadıklarında Rablerinin müjdesine mazhar olacaklarını söyledi.
İnsanların Allah’ın emirlerini hiçbir zaman kusursuz olarak yerine getiremediğini söyleyen Şinasi Uludoğan, Abese suresinde peygamberlerin dahi hata yapabileceğini Kur’an’ın gösterdiğini ve peygamberlerin de herkes gibi bir insan olduğunu, onlara beşerüstü güçler atfetmenin gereksizliğini vurguladı. Gelenekçi din anlayışına sahip olanlar tarafından -peygamber bile hata yaparken- hocaefendilerin, üstadların hatasız ve bir nevi kahinlik sıfatı verilmesinin yanlışlığına, hatasız olanın sadece Allahu Teala olduğuna dikkat çekti..
Şinasi Uludoğan Allah’ın verdiği sonsuz nimetler arasında insanların nankörce davranışlarının onların yalnızca akıllarını kullanmadıklarından kaynaklandığını ve Allah’ın birçok ayette insanları akıllarını kullanmalarıyla uyardığını konuşmasına ekledi.
Konuşmacı Uludoğan surede anlatılan kıyamet sahnesinden birçok insanın korktuğunu fakat yine de hakikati inkâra şartlanmış olanların akıllarını kullanmayarak doğru olan her şeye kulaklarını tıkayarak nefislerine uyduklarını ve bu insanların kaybetmeye mahkûm olduklarını söyledi.
Uludoğan konuşmasını peygamberlere gelen vahiyden bütün insanların sorumlu olduğunu ve her fırsatı değerlendirip insanlara Kur’an’ı ilgi çekici halde anlatmamız gerektiğini söyleyerek bitirdi.
Sedanur Tokel / Tokat