Umran, seküler bir teoloji olarak `İslami sol`u konu ediniyor
Seküler bir teoloji olan İslami Sol kavramının yerlebir edildiği çok ciddi makalelerin yer aldığı Umran dergisinde Abdurrahman Arslan, “İslam’dan, sol bir İslam kadar liberal bir İslam türetmek de mümkün değildir” diyor.
Seküler bir teoloji olan İslami Sol kavramının yerlebir edildiği çok ciddi makalelerin yer aldığı Umran dergisinde Abdurrahman Arslan, “İslam’dan, sol bir İslam kadar liberal bir İslam türetmek de mümkün değildir” diyor.
Günümüzde bütün düşünce hareketlerinin bir anlam krizi yaşadığını söyleyen Arslan, yaşanan krize kapitalizmin de dahil olduğunu söylüyor. Dergide ayrıca Asım Öz’ün hazırladığı kapsamlı bir Kemal Tahir soruşturması yer alıyor. Bahse konu soruşturmaya Kurtuluş Kayalı, D. Mehmet Doğan, Alaaddin Karaca, Ümit Aktaş, Hakan Arslanbenzer ve Ertan Örgen görüşleriyle katkıda bulunmuş.
Hz. Peygamber’in vefatından sonra çeşitli dönemlerde İslam’ın katıksız bir din olarak insana yol göstericiliğiyle yetinmeyen bazı anlayış biçimleri, onu farklı düşünce akımlarıyla birleştirerek ona farklı misyonlar verme arayışındadırlar.
Ne liberalizm Ne Sosyalizm
Günümüzde ise İslam ve kapitalizmin birlikteliğinden daha üretici bir dünyanın yaratılacağını umanlar yanında İslam ve liberalizmin birlikteliğinin insanların liberal özgürlük taleplerini küre ölçeğinde daha anlaşılır kılacağını savunan beklenti sahipleri de yok değil. Öte yandan çoğu şeyin metalaştığı ve ekonomik aklın belirleyici olduğu bir ortamda
İslam ve solun birlikteliğinden, daha adil ve hakkaniyetli bir dünyanın yaratılacağını umanlar da “İslami sol” anlayışını gündeme getirmektedirler. Oysa İslam nazarından bakıldığında bütün bu eklektik yaklaşımların bir kurgu olmak yanında tehlikeli bir yanılsamanın da ifadesi olduğunun farkında olunmalıdır. Sorun; modern dünyaya dair sorularını ve bu dünya ile sorunlarını, başkalarının oluşturduğu atıf kaynağına başvurmadan kendisi olarak yapabilmektir. Tabi bunu söylerken “İslami sol” söz konusu olduğunda “vahşi kapitalizm edebiyatını tekrarlamaktan ve kapitalizm karşıtlığı üzerinden kendilerini tanımlamaktan başka muhtevasında hiçbir şeyi barındırmamak” gibisinden klişe söylemlerden hareket etmenin yanlışlığı kadar, İslam’ın bir din, diğer dünya görüşlerinin ise birer ideoloji olduklarını ifade eden ve içinde sağcılık barındıran yaklaşımların da yanlış olduğunu da belirtmeliyiz. Önemli olan herkesin bağlı olduğu dine/öğretiye her halükârda bağlı kalarak ilkesel duruşlarını sergilemeye devam etmeyi sürdürmesidir.Farklı Dinler Farklı Dünya Görüşleri
Farklı dünya görüşleri ile İslam’ın birlikteliğini icat etmek isteyenler, hem bu dünya görüşlerini hem de İslam’ı dejenere etmektedirler. Her şeyden önce çağdaş İslam düşüncesinde üzerinde çokça durulan din tanımını yeniden hatırlamak ve her daim farkında olmak gerekir. İslam bir din yani dünya görüşü olduğu gibi diğer anlam yapıları da birer dünya görüşü olmaları hasebiyle İslam nazarında farklı dinlerdir. Bu çerçevede gündeme gelen “İslami Sol” tartışmalarının mahiyetini ele alan bir sayıyla karşınızdayız. Konu çerçevesinde Mustafa Aydın, Metin Önal Mengüşoğlu, Mustafa Tekin, Dilaver Demirağ’ın yazıları tartışmayı çeşitli boyutlarıyla ele alıyorlar. Abdurrahman Arslan’la yapılan söyleşi meselelere yaklaşırken ve bir yandan İslam düşüncesinin referans çerçevesini çizerken, bir yandan da giderek atıf kaynağı haline gelen kimi isimlere dair eleştirel yaklaşımları nedeniyle içinde bulunduğumuz ortamda “İslami sol’a dair tartışmalara nasıl bakılması gerektiği noktasında oldukça önemli açılımlar sunuyor. İlk insandan bu yana insanlık tarihinde devamlı bir şekilde varolan İslam, insana saf tevhid inancını tebliğ eden fıtrat dininin adıdır. Din olarak İslam, yol göstericidir. Bu dinin son peygamberi, içinde bulunduğumuz ayda “kutlu doğum” vesilesiyle daha çok hatırladığımız Hz. Muhammed (s)’dir. Dergimizin bu sayısında Hz. Peygamber’i daha iyi anlamak noktasında katkı sunacak iki yazı yer alıyor. İlki Abdullah Yıldız’ın “Hz. Peygamber (s.) ve Kur’ân Ahlâkı” yazısı.
Bir Sapkınlık
Gündem sayfamızda ise ağırlıklı olarak eşcinsellik tartışmalarına değindik. Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla bir gazeteye röportaj veren Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf diğer bazı konularla beraber eşcinsellik meselesine dair de görüşlerini beyan etmişti. Bakan Kavaf’ın konuşmasında eşcinselliği tedavi edilmesi gereken “bir hastalık, bir bozukluk” olarak tanımlaması anlaşıldığı kadarıyla (AB süreci ile birlikte) giderek güçlendirilen homoseksüellik lobileri tarafından kendilerine meşruiyet alanı açmak üzere yeni bir imkân olarak değerlendiriliyor. Burhanettin Can konuyu enine boyuna değerlendirdi. Cevat Özkaya ise iç ve dış siyasete dair tartışmalara ilişkin bir değinide bulunuyor.
İrtibat: (0212) 631 12 50-51