Hızır YILDIRIM
UNUTULAN İBADET TEFEKKÜR
Düşünerek (tefekkür) söylenen her söz elekten geçmiş elmas taneleri gibidir. Düşünmek (tefekkür) henüz yasaklanmadı, tefekkür etmek için hâlâ ne durursun?
Müslümanlar tefekkürü ertelediği için, batı ve bâtıl dizginleri ele aldı ve bizim yerimize düşünüyor, üretiyor, fitne ve fesat saçıyor.
Toplumu yani avamı nasıl soyarım, nasıl koyunlaştırırım, bize hizmet edecek satılmışları nasıl oluştururum diye şer kafayla düşünmüşler ve şer üretmişlerdir.
Dünya sahnesinde maalesef Müslümanlar yok, toplum her taraftan zulmün pençesinde inim inim inliyor ve çıkış yolu bulamıyor.
Müslümanlar örnek ve adil olma liyâkatini kaybetti. Yani örnek olacak, adil şahsiyet olma vasfını yitirdiler; çünkü Kur’an'ı (mehcur) terkedilmiş olarak bıraktılar.
Her bir Müslüman fert aslında örnek şahsiyettir. Kur'an üzerinden tefekkür çok önemlidir. Müteşâbih olmayan her ayet üzerinden birçok şeyler başarabilirdik. Toplumun her ferdine açık tebliğ ve güveni oluşturmak, kendi aralarında kardeşlik hukûkunu te’sis etmek ve adaletten asla taviz vermemek asıl gayemiz olmalıydı.
Toplum örnek alacak şahsiyetler arıyor, Müslümanlar ise kendini arıyor. Böyle olunca insanlık her yönde zulmün pençesinde.
Örnek olmak için İslam devletini aradık ama; ailemizi, kendimizi, komşumuzu İslam'ın ahlâkıyla ahlaklandıramadık. İslam devletini evde oluşturamadık. Sokaklar, caddeler nasıl İslam olsun? Sürekli strateji hatası yapıyoruz.
Resül (sas) mekkeyi sabırla işledi, topluma tepeden inmedi sürekli olarak İslam’ın güzel ahlâkıyla tebliğ ve terbiye etti. Emin kişiliğine müşrikler bile laf edemedi. Kalpleri fethetti, öldürmedi; çirkin sözlerle dövmedi, sertlik uygulamadı. KUR'AN mesajıyla diriltti. Daha sonra yürek fethi ile Medine İslam Devleti doğdu. Medine İslam devleti sabırla işlenen KUR'AN mesajıyla yani; Hak edilerek, Hak ederek bir muştuyla geldi.
KUR'AN bizden düşünerek, aklederek bir yol çizmemizi ister. Yeryüzünün yaratılışını düşünmek, insanın yaratılışı, birçok nimetin yaratılışı, karanın ve denizin nimetleri insana sunulması, birçok hayvanın ibretle yaratılması, örnek: arı, inek, örümcek, deve, sinek, vs. Bu hayvanlar üzerinde düşünmek bile çok güzel malzeme verir. Düşünceyi hayata taşımak yani uygulamak gerek. Müslüman hilm sahibidir.
KUR'AN bizlere akledecek, düşünecek birçok ayeti sunmuştur. Bizler ise teferruatlarda boğulduk, sanki bataklığa girmiş gibi çırpındıkça daha da battık. Üretmeyince kafire, zalime karşı güç kaybettik. Birbirimizi tekfir etmek için yarıştık ve enerjimizin bir çoğunu kaybettik. Sonra Müslümanı ara ki bulabilesin. Buradan yani çukurdan bir an önce çıkmalı ve önümüze bakmalı ve tevbe ile yeniden hayata ve inşâ’ya yönelmeli.
Tefekkür için güzel vakitler gece vakti, veya yarısı, seher vakitleri… İnsanların uykuda olduğu vakit. Biz, Müslümanlar Kur'an'ın ağır mesajını kuşanmalı, uyumuş olan bu insanlığı vahiyle uyandırmalı…
"Acaba diyorum dünyaya imtihan için geldiğimizi unuttukta! Dünyayı çok mu sevdik?" Ahiret hayatını çok mu uzak gördük? Söylemlerimiz Müslümanca da, ya eylemlerimiz?..
İnsanlık kendini arıyor, Müslümanlar ise kendinde değil, kendini arıyor. Suçu başka yerde aramak yerine, kendi suçlarımızı niye hiç görmek istemeyiz? Sistemi, toplumu, kişileri suçlamak kolay. Acaba bunların zalimleşmesine biz mi ön ayak olduk diye öz eleştiri yaptık mı?
Bir türlü bizdeki potansiyeli göremiyoruz. Yerin altındaki elmas işe yaramaz, yeryüzüne çıkarsa işe yarar. Müslüman yerin altındaki elmas gibidir. Değerini kaybetmez.
"Çık artık uyuduğun yetmedi mi! Uyumak için gelmedin! Uyandırmak için geldin ey Müslüman! Dünya ve içindekiler sana muhtaç!.."