Abdullah M.TÜRKMEN
VARDIĞIN YER, TERCİHİNDİR
Yaşadığımız hayat içerisinde insanlara sorduğumuz “Neredesin?” sorusuna kişiler tarafından genelde verilen cevap, konum bildirmekle alakalı olur.
Evdeyim, işteyim, buradayım vb. cevaplardır. Düşünün ki böyle bir soruya arabadayım cevabını verdiniz. Arabada bu bağlamda ne kadar eşyanın içindeki bir mekânı belirtse de, bu mekân sabit değildir. Siz bu mekânda (araba) sabit olsanız da, içinde bulunduğunuz mekân, daha büyük bir mekânın içinde hareket etmektedir.
Bu sebepten diyebiliriz ki, zaman çarkının içinde olan hiç bir varlık için “durma” işlevi söz konusu değildir. Zira zamandan münezzeh bir mekân yoktur! Her eşya ise mekâna muhtaçtır. Dolayısıyla zaman durmaz, durdurulamaz! Bundan mütevellit, “Neredesin?” sorusunun ilelebet cevabı “gidiyorum” dur. Çünkü Allah’tan gayrı herkes zamanın mahkûmudur. O zaman asıl soru, insanların bir etiket gibi sürekli paylaştığı “Bu gidiş nereye?” (81/26) ayeti olmalıdır. Bence bu sorunun en güzel cevabı da “tercihlerimize” olmalıdır. Her tercih yeni bir yol, her yolda yeni bir tercihin sebebidir. Aynı zamanda her tercih, hayat yolculuğumuzun bir köşe başıdır.
Tercih, bir şeyi yapıp yapmamakla ilgili verdiğimiz karadır. “Biraz daha yiyeyim, bunu da alayım, bu sözü söylemesem olmaz, şimdi susayım, bir oyun daha, bir video daha, sonra okurum…” İşte biz, bu tercihlerimizle yükselir ya da alçalırız! Nereye gittiğimizi(!) tercihlerimiz belirler.
Bu sebepten insan, aynı koleksiyoncular gibi biriktirir. Bazen kırar bazen yapar. Tercihi olan olayları / anıları biriktirir. Bu yüzden en iyi koleksiyoncu gönül biriktirendir. Öyleyse insan tercihleri için Allah’tan korkmalı, zira gidilen bu yolda insanı Allah’a yaklaştıranda uzaklaştıranda tercihleridir. İnsan kendisini doğru tercihleriyle ateşten korumalıdır. Öyle ki; insanların en ahmağı tercihlerinin kendisini cehenneme yaklaştırdığının farkında olmayandır. Bu akıbetten ürpermeli ve kendine doğru bir mekân tercih etmeli insan. Kurtulamadığı bu zamanın mecburiyetinden, zamanı doğru kullanarak fayda sağlamalı insan. Nefes kendindeyken doğru bir tercih kullanmalı insan.
Unutulmamalıdır ki, kötü tercihlerin sonucu olan günahlar, vicdanlı insanları köle yapar. Vicdana rağmen yapılan her hatalı tercih, bizi derin dehlizlere hapseden hükümlerdir kendi hakkımızda verdiğimiz. İnsan hür / özgür bir hayatla Allah’ın adını yüceltmek için yaratıldı. Kendisini ebedi bir köleliğe mahkûm etmemeli…
Tercihini takva ve iyilikten yana kullanmalı. İyilik, her vakit iyidir. Her vakit insanın yüzünü güldürür. Sende gülümse şimdi! Bir iyilik yapmak için kalbini alıştır. “Tebessüm de bir iyiliktir (sadaka)” İnsana verdiğin değerdir.