09-07-2009 21:56

Yarın öğlen Fatih Camii avlusundayız

İşgalci Çin`in Doğu Türkistanlı kardeşlerimize yönelik gerçekleştirdiği vahşet yarın (10 Temmuz Cuma) öğlen Fatih Camii avlusunda protesto edilecek. Katledilen kardeşlerimiz için gıyabi cenaze namazı kılınacak ve dua edilecek.

Yarın öğlen Fatih Camii avlusundayız

İşgalci Çin'in Doğu Türkistanlı kardeşlerimize yönelik gerçekleştirdiği vahşet yarın (10 Temmuz Cuma) öğlen Fatih Camii avlusunda protesto edilecek. Katledilen kardeşlerimiz için gıyabi cenaze namazı kılınacak ve dua edilecek.

Dün İHH'da bir araya gelen çok sayıda duyarlı kuruluş temsilcisi Doğu Türkistan'da kardeşlerimizi katleden Çin'i Fatih Camii avlusunda protesto etme kararı aldı. Katledilen kardeşlerimiz için gıyabi cenaze namazının kılınacağı eylemde Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz için dua edilecek. 10 Temmuz Cuma günü Fatih'te Cuma çıkışında yapılacak protesto eylemine tüm duyarlı insanlar davet edildi.

Çin'in ülkenin çeşitli şehirlerinde de protesto edilmesi bekleniyor.

Ankara'da da 10 Temmuz Cuma günü 14:00'te Çin Büyükelçiliği önünde protesto eylemi düzenlenecek.

Konya'da Cuma namazını müteakiben Şerafeddin Camii'nde gıyabi cenaze namazı kılınacak.

Bursa'da ise 11 Temmuz Cumartesi günü 13.30'da Orhangazi Parkı'nda Özgür-Der Bursa Şubesi tarafından bir protesto eylemi düzenlenecek.

(Kaynak: Haksöz Haber)

YORUMLAR
  • HUSEYIN SASMAZ   09-07-2009 23:32

    İSLÂM ÜMMETİNİN TEK KURTULUŞ YOLU HİLÂFET'TİR İSLÂM COĞRAFYASINDA AKAN KANLAR, MÜSLÜMANLARIN ÜZERİNE ÇÖREKLENEN BU ZULÜMATLAR, İSLÂM ÜMMETİ'NE TEK KURTULUŞ YOLU OLAN HİLÂFET'İ HATIRLATMAKTADIR. Gelişen olayları insaflı bir bakış sergileyen mutlaka şunlerı görecektir: -Kanları akıtılanlar müslümanlar, -Şahsi değerleriyle oynanıp, hayvani muamele görenler müslümanlar, -Mukaddesatları hiçe sayılıp, herdaim hakaret ve saldırılar görenler müslümanlar, -Ağlayanlar, sızlayanlar, acısından kıvrananlar yine müslümanlar, -Tecavüze uğrayıp, utanç dünyasında kahru-perişan olanlar bizim bacılarımız yani yine müslümanlar ve yine müslümanlar...!!! Başka bir ifadeyle, bütün bu işlenen cürümlerin sadece müslümanlara yönelik olması, hakkın emin bekçisi olan samimi müslümanların katlediliyor, işkencelere maruz kalıyor olması küfrün İslam'a olan düşmanlığının en bariz göstergesidir. Yani onlar İslam'ı yok etmek ve onu tahrif edebilmek için vargüçleriyle çalışmaktadırlar. Bu bir hakikattır, inkar edilemeyecek kadar açktır. Kafirlerin, müslümanları ezebilmek, sahip oldukları her şeyi tahrif edebilmek için vargüçleriyle çalıştıklarını ve çalışacaklarını beyân eden âyetlerde Allahu Teâlâ şöyle buyurmaktadır: إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُواْ يُنفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ لِيَصُدُّواْ عَن سَبِيلِ اللّهِ فَسَيُنفِقُونَهَا "Gerçek şu ki, küfre sapanlar/kâfirler, (insanları) Allah'ın yolundan engellemek için mallarını harcarlar; bundan böyle de harcayacaklar".[1] Yine başka bir âyet'inde Allahu Teâlâ: يُرِيدُونَ لِيُطْفِؤُوا نُورَ اللَّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَاللَّهُ مُتِمُّ نُورِهِ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ "Onlar, Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa Allah, kendi nurunu tamamlayıcıdır; kâfirler hoş görmese bile".[2] Meselelere sahih bir nazarla bakıldığında kafirlerin İslâm'a ve müslümanlara yönelik hareketlerin arkasında işbirlikçi yöneticilerin olduğu, işlenen cürümlere- yapılan bu zülümlere- onlarında ortak oldukları, hatta bu nurun sönmesi, İslam'ın hayata tekrar hakim olmaması için kafirlerden daha fazla gayret göstersikleri görülecektir. O zaman Allah aşkına soruyoruz, yeryüzünün Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın ifadesiyle/tarifiyle en korkak mahlukları, çağdaş tağutlar, müslümanlara ve müslümanların değerlerine saldırma cesaretini nereden almaktadırlar? Daha net bir ifadeyle, İslâm'ı tahrif edebilme ve İslam'a savaş açma cesaretini nereden almaktadırlar? Hakkın tespiti için bakan kimse, küfürün, bu cesareti İslam Ümmeti'nin başıboş oluşundan almakta olduğunu görecektir. Küfrün kahraman kesilmesi; İslam Ümmeti'nin arkasında savaştığı ve korunduğu o kalkanın olmayışındandır. İslâm Ümmeti'nin dayanağı olan asanın kırılmış olmasındandır. İşte hevasından ve hevesinden konuşmayan Rasullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in temellerini attığı, vaad ettiği, olmasını taleb ettiği, kendisine sıkı sıkı sarılmamızı emrettiği Hilâfet'in yokluğudur kafirin cesaretine cesater katan. Aslında Rasullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'ın şu sözü bize bütün gerçekleri, olması gerekenin ne olduğunu açıkça haykırmaktadır; Ebu Hüreyre'den rivayetle Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Muhakkak ki imam (Halîfe) kalkandır. Onunla savaşılır ve korunulur." [3] Hepimiz biliyoruzki günümüzde başımıza gelen tüm bu musibetler, felaketler, işgaller, katliyamlar, ülkelerimizin uğradığı şiddetli sıkıntılar ve zorluklar, hayatımızı en dakik ve sahih çözümler ile düzenleyen, insanı, kainatı yaratan Allah(c.c)'nun bizim için seçtiği Islâm Dini'nin siyasi-ideolojik bir nizam olarak toplum-hayat ve devlet bazında uygulanamayaşından kaynaklanmaktadır. Zira bunu uygulamanın, Rahmet Nızamını hayata geçirebilmenin, Allah'ın sözünü hayata hakim kılmanın yolu, Islâmî bir devletin varlığını gerektirmektedir. İşte bütün bu cürümlere son vererek İslâm Ümmet'ine izzetini tekrar iyade edecek devletin, yönetim şeklinin adı Hilâfettir. İslâm Ümmeti'nin şu anda suya, ekmeğe, havaya ihtiyacı olduğu gibi, muhtaç olduğu tek şey Hilâfet'tir. Çünkü Hilafettir: İnsanlığı Zulümatlardan Nura çıkaracak Risaleti insanlığa taşıyacak olan. Çünkü Hilafettir: Hayat ve Rahmet kaynağını insanlığa tatbik edecek olan. Çünkü Hilafettir: Kafirlerin haince çizmiş olduğu sınırları kaldırarak, İslâm Ümmeti'ni "La ilahe illallah Muhammdurrasulullah" sancağı altında toplayacak olan. Çünkü Hilafettir: Müslümanlara atılan herbir bombanın, sıkılan her bir kurşunun, yapılan her bır zulumun hesabını kafirlerden bir bir soracak olan. Çünkü Hilafettir: Ancak bu zulumlere son vererek kâfirlere dünyayı dar edecek olan. Çünkü Hilafettir: Fitneden eser kalmayıp Din yalnızca Allah'ın oluncaya, Allah'ın mülkünde sadece Allah'ın sözü geçinceye kadar Allah adına kılıç sallayacak olan. Şimdi gelişen olaylara basiretle bakıp, hakkı görmenin ve hakka sarılmanın vakti gelmedi mi? Allah'ın Nur'unu, İslâmî hayatı hâkim kılacak, Allah'ın indirdiği ile yöneterek, âleme İslâm Risâlet'ini davet ve cihad yoluyla taşıyacak olan II. Râşidi Hilâfet için çalışmanın vakti gelmedi mi? Küfrün akidesinden çıkmış olan Demokasi, Cumhuriyet, Laiklik gibi ğayri İslâmî olan fikirleri ve yönetim nizamlarını redederek Allahu Teâlâ'nın kendisinden razı olduğu ve onun haricindeki dinlerin indinde kabul görmediği İslâm Dini'ni hayata hakim kılacak olan II. Raşidi Hilafetin ikamesi için vargücümüzle çalışma yapmanın zamanı gelmedimi? Artık vakit, izzetimizi, onurumuzu, haysiyetimizi ve bütün değerlerimizi bize geri iyade edecek, İslâm Ümmeti'nin kurtuluş ümidi olan II. Raşidi Hilafeti kurmanın vakti değilmidir? Evet değerli kardeşlerim, Bizler şimdiden Hilâfet güneşiyle karanlık günlerin aydınlık dolu günlere dönüştüğünü, zulumatın yerine adaletin hakim olduğunu, rahmetin, nurun hayatımızı kuşattığını yakînen görebiliyor, yarınlara, hatta bir sonraki günümüze Hilâfet sancağının altında girebilmenin arzusuyla bakıyoruz. Çünkü bu vaât/söz bir beşerin vaâdi/sözü değil, vaâdinden asla dönmeyecek olan Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın vaâdidir. Allahu Teâlâ şöyle buyuruyor: وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِيـنَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَن كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُون "Allah, sizlerden îmân edip sâlih amel işleyenleri, kendilerinden öncekileri yeryüzünde Halîfe kıldığı gibi onları da yeryüzünde Halîfe kılacağını, onlar için seçtiği dinlerini (İslam'ı) yeryüzünde hâkim kılacağını, (geçirdikleri) bu korkularını güvene çevireceğini vaâdetti. Zira onlar yalnız Bana kulluk ederler ve hiçbir şeyi Bana ortak koşmazlar. Her kim de artık bundan sonra inkâr ederse işte onlar fâsıkların ta kendileridir". [4] Allah Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle müjdeliyor: "Allah (cc)'ın bulunmasını dilediği müddet, içinizde nübüvvet (peygamberlik) olacaktır. Onu kaldırmayı dilediğinde onu kaldırır. Sonra nübüvvet metodu üzere HİLÂFET olacaktır. Allah (cc)'ın dilediği kadar kalacak, dilediğinde onu da kaldıracaktır. Sonra ısırıcı (zalim) yöneticiler olacaktır. Allah'ın bulunmasını dilediği kadar kalacak, kaldırmayı dilediğinde onu da kaldıracaktır. Sonra zorba yöneticiler olacaktır. Allah'ın bulunmasını dilediği kadar kalacak, kaldırmayı dilediğinde onu da kaldıracaktır. Sonra Nübüvvet metodu üzerine HİLÂFET olacaktır." [5]