14-01-2017 12:53

Yasin Asma yazdı: Kim milyoner olmak ister?

Umarım bu fakirin derdini ve sıkıntılarını okuduktan sonra sahip olduğunuz `GERÇEK ZENGİNLİĞİN` farkına vararak bu zenginliğin şükrünü eda etme noktasında çok iyi bir hisse almışsınızdır. Şayet bu zenginliğin farkına var(a)mayarak ufak tefek maddi veya manevi sıkıntılardan dolayı hayatı yaşanmaz bir hal alıp bu durumu çevresine yansıtan bir insansanız size seslenmek istiyorum. Yukarıda saymış olduğum ve hayatımı çileye çeviren bu sağlık sorunlarımı para karşılığında benden alacak olan var mı!? Ve soruyorum `Kim milyoner olmak ister!?`

Yasin Asma yazdı: Kim milyoner olmak ister?

Rahat nefes alabildiği ve hiç bir sağlık sorunun olmadığı halde, sahip olduğu "GERÇEK ZENGİNLİĞİN" farkında ol(a)mayıp,
hayattan abartılı bir şekilde şikayetçi olanlara eyvahlar olsun.

"Dünya hayatının örneği, ancak gökten indirdiğimiz, onunla insanların ve hayvanların yediği yeryüzünün bitkisi karışmış olan bir su gibidir. Öyle ki yer, güzelliğini takınıp süslendiği ve ahalisi gerçekten ona güç yetirdiklerini sanmışlarken (işte tam bu sırada) gece veya gündüz ona emrimiz gelmiştir de, dün sanki hiçbir zenginliği yokmuş gibi, onu kökünden biçilip atılmış bir durumda kılmışız. Düşünen bir topluluk için Biz ayetleri böyle birer birer açıklarız." (Yunus Suresi, 24)

Atalarımız şöyle demiştir:
"Kaybetmeden kıymet bilinmez"

Ayrıca Peygamber Efendimiz (a.s.) şöyle buyurmuştur:
“Beş şey gelmeden evvel şu beş şeyi ganimet bilip değerlendir:
İHTİYARLIK GELİP ÇATMADAN EVVEL GENÇLİĞİN,
HASTALIKTAN EVVEL SIHHATİN,
FAKİR DÜŞMEDEN EVVEL VARLIKLI OLMANIN,
MEŞGULİYETTEN EVVEL BOŞ ZAMANIN VE ÖLÜM GELMEDEN EVVEL HAYATIN KIYMETİNİ BİL VE BUNLARIN HAKKINI VER!”  
(Hâkim, Müstedrek) 

Adana'da az veya çok islami hassasiyete sahip hemen herkesin tanıdığı bir arkadaşım bir gün beni ofisimde ziyaret ettiği sırada içinde bulunmuş olduğu ekonomik sıkıntısını dile getirirken şöyle bir ifade kullandı 
"İçinde bulunduğum bu maddi sorunlardan dolayı BÖBREĞİMİ SATACAĞIM
"Bu konuda  ne diyorsun" dedi 
Benim de kendisine verdiğim cevap şu oldu;

"SEN SANA AİT OLAN BİR ŞEYİ SATABİLİRSİN. SANA AİT OLMAYAN BİR ŞEYİ SATAMAZSIN".

Neredeyse hayatının tamamını iki yakayı bir araya getirmekle uğraşan bu kardeşin kendisine verilen " GERÇEK ZENGİNLİĞİN " farkında olmayıp bir anlık gaflet ile bu sözü söylediğine inanıyorum.

Bu girişten sonra Siz değerli arkadaşlarım ve bu sitenin  müdavimleri ile benim sağlık durumunu ve hastalığımın seyri ile ilgili son durumu paylaşacağım ve BENİM DURUMUMDAN DERS ve İBRET ALIP HAYATA DAHA POZİTİF BİR GÖZLE BAKMANIZI SAĞLAMAYA ÇALIŞACAĞIM. 
Çünkü şuna inanıyorum ki Rabbim Allah  azze vecelle tarafından bende sizin için ders ve ibret alacağınız "AYETLER" olduğuna inanıyorum.

Siz bana bakarak hayata daha pozitif ve müspet bir bakış açısı ile daha güzel, sorumlu ve nimetlerin kıymetini bilen bir yaşam süreceğinize inanıyorum.

Bu fakir şu anda okumakta olduğunuz bu yazıyı çok zor şartlarda 1 kelimeyi anlaşılana kadar defalarca tekrarlamak sureti ile buda yeterli olmayınca karşıma geçip benim için özel olarak hazırlanan harf tablosundan tek tek harfleri göstererek kelimeyi böylece adeta kan ter içinde kalarak tamamlaya biliyoruz. 

Bu harf tablosunu şu anda çok yoğun kullanmasamda ileride sadece bu tablo sayesinde iletişim kurup derdimi anlatabileceğim.

Bu fakir 5 yıldır dünyada çaresi, tedavisi olmayan ALS HASTALIĞI ve MOTOR NÖRON olarak ta bilinen illet hastalık ile mücadele ediyor. 

Hastalığımın son durumu şu şekildedir.
EL ve AYAKLARIMI hiç bir şekilde KULLANAMIYORUM.

Hatta kullanmak bir yana üzerime konan sineği kovmaktan aciz bir vaziyette hareket kabiliyetimi tamamen yitirmiş durumdayım.

Bu fakir;
NEFES ALIP VEREMİYOR
Bunu solunum cihazı ile boğazıma açılmış olan delik aracılığıyla suni olarak  sağlamaktayım.

Bu fakir; 
YEMEK YİYEMİYOR 
göbeğimin hemen altında açılmış olan PEG deliği sayesinde şırınga (enjektör) ile mama vererek besleniyorum. Beslenmeme engel olan; dilimdeki ve yutak kısmındaki kasların erimesi ve bundan  dolayı yemek yeme eylemini yapamıyorum.

Bu fakir;
KONUŞAMIYOR. 
Şu anda bazı kelimelerin anlaşılabilmesi için çok çaba sarfediyorum ve olağanüstü bir efor sarfediyorum. Buna neden olan diyafram yetersizliği ve dilimdeki kasların erimesi sorunudur. 

Bu fakir;
KOKU ALAMIYOR. 
Buna neden olan şeyin anlayabildiğimiz kadarıyla kendim nefes alıp veremediğim için solunum cihazından dolayı koku alma yeteneğini kaybetmiş durumdayım. 

Bu fakir;
AĞLAYAMIYOR. 
Ağladığım sırada GÖZYAŞLARIMIN ACI ve YAKICI olması nedeniyle ayrıca diyafram olmadığı için ağlama sırasında yeterli solunumu sağlamak zor olduğu için kısıtlı da olsa ağlayınca cihaz sürekli uyarı veriyor. 
Bu nedenle ağlamaya göz yaşımın yakıcı olduğundan dolayı son vermek zorunda kalıyorum. 

Bu fakir;
GÜLEMİYOR. 
Ağız içindeki kaslar erimiş olmasından ve yeterli diyafram olmayışından ayrıca çenemin kaymış olmasından dolayı gülme eylemini gerçekleştiremiyorum.
Sevincimi yüzüme yansıtamıyor sadece tebessüm ediyorum.  

Bu fakir;
UYUYAMIYOR 
Boğazım yeni delindigi sırada yoğun bakımda yatarken bir gün Prof. Dr. Şebnem hocam eşime “uzun bir Zaman geceleri uyuyamayacak” diye söylemişti. 
Bunda hastalığın kendi etkisi ayrıca psikolojik durumun da etkisinin olduğunu söylemek mümkündür.

Ayrıca her gece "cennetim" olan ANNEM ile birlikte sabaha kadar uyu(ya)madan türlü zorluklar içinde sabahlıyoruz.
Ve her sabah sabahlayabildiğimiz için RABBİMİZE HAMD EDİYORUZ.
Çünkü gece geçirdiğimiz zaman içerisinde acil durumlar için çocuklarımı kaldırıp birtakım müdahaleler yaptıktan sonra kısmen rahatlayıp geceye kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Bulunmaz ve tarif edilemez bir nimet olan uykuyu uyuyabilmek için doktorların bana verdiği ilaçları siz sevgili dostlarım bir doz alsa 3 gün kendine gelemez.
Fakat ne yazık ki bu ilaçları aldığım halde 1 saat bile uyuyamıyorum.
Umarım uykunun ne kadar önemli bir nimet olduğunun şuurundasınızdır.
SADECE BİR GECE UYUYABİLMEM İÇİN NELERİMİ VERMEZDİM Kİ...!!!

Bu fakirin;
AĞZI AKIYOR 
Ağız içindeki tükürük kasları eridiğinden ağız içinden ve burundan gelen akıntıya engel olunamamaktadır.

Bu fakir;
OTURAMIYOR  
vücuttaki kaslar eridiğinden dolayı uzun süreli oturuşlarda kalça kemiğinin baskısından dolayı ciddi sıkıntılar oluşmaktadır.
bundan dolayı sık sık pozisyon değiştirmek durumunda kalıyoruz.

Bu fakir;
BOYNUNU TUTAMIYOR 
Vücudun tamamında olduğu gibi boyun kısmınında dik durmasını sağlayan kasların erimesinden dolayı hastalığın ileri derecedeki aşamasını gösteren boyun düşmesi oldukça ciddi sıkıntılar yaratıyor.

Tüm bu sıkıntıları alt alta, üst üste, yanyana koyduğumuzda öyle bir manzara çıkıyorki o manzarayı şu  şekilde ifade etmek istiyorum

NE ENGELLİ Sİ KARDEŞİM  BİZ ENGELLİ YADA ( arızalı bir ifade ile ) ÖZÜRLÜ DEĞİLİZ KARDEŞİM BEN ve BENİM GİBİ ALS HASTALARI HASBELKADER "YAŞAYAN ÖLÜLERİZ" be kardeşim 

Umarım bu fakirin derdini ve sıkıntılarını okuduktan sonra sahip olduğunuz  "GERÇEK ZENGİNLİĞİN" farkına vararak bu zenginliğin şükrünü eda etme noktasında çok iyi bir hisse almışsınızdır. Şayet bu zenginliğin farkına var(a)mayarak ufak tefek maddi veya manevi sıkıntılardan dolayı hayatı yaşanmaz bir hal alıp bu durumu çevresine yansıtan bir insansanız size  seslenmek istiyorum.

Yukarıda saymış olduğum ve hayatımı çileye çeviren bu sağlık sorunlarımı para karşılığında benden alacak olan var mı!?

Ve soruyorum "KİM MİLYONER OLMAK İSTER!?"

Bu yazdıklarımın 
1001 kişi okusa 
101 kişi anlamaya çalışsa 
11 kişi anlayıp 
1 kişi bize hayır duasında bulunsa bahtiyar olacağım 

En kalbi selam ve muhabbetlerimle 

YORUMLAR
  • Şahin YETİK   26-01-2017 14:34

    Bu yazınız için kelimeler kifayetsiz, el ayak çaresiz kalıyor. Lakin kelimelerin de el ve ayaklarında vel hasılı alemlerin Rabbi olan Allah herşeyden ve herkesten çok daha fazla olarak size yakındır. Bizler O'na aitiz ve o ol derse olur, yaşa derse yaşar, öl derse ölürüz. Canımız, ibadetlerimiz, hayatımız ve ölümümüz hepsi Allah için. Öyleyse bu dünya hayatının imtihanlarına yine O'nun rızası için sonuna kadar sabretmeliyiz. İmtihan O'ndan ise mükafatıda O'ndan olacaktır. Yasin suresinde Keşke kavmim bilseydi diyor ya Rabbimizin mükafatına nail olan o güzel insan. Öyle de Rabbimizden bu ağır imtihana sabretmenize karşılık hem bu dünya da hem de ahiret hayatı için büyük mükafatlara nail olacağınıza inancım tamdır Selam ve dua ile...

  • Ahmed Kalkan - Mehmet Pamak   16-01-2017 13:11

    Yasin kardeşimizi ve fedakâr ailesini Allah'ın selamıyla selamlıyor, kendisini sevgi ve dualarımızla kucaklıyoruz “Bu sağlık sorunlarımı para karşılığında benden alacak olan var mı!?” diyor Yasin kardeşimiz ve soruyor: “Kim milyoner olmak ister?” Yâsin suresini tefsir eder gibi, Yâsin’i tefsir edersek; bu çığlık bize ve özellikle fakirliğinden veya nefsine zor gelen bazı İlâhî imtihanlardan şikâyet edenlere ben hastalıklarımı satıyorum, alan var mı?” diyor. Yasin kardeşim, çığlığın kulaklarımızda değil; ta gönlümüzde yankısını buldu. Gözünden yaş akmadan yazını okuyabilecek birisinin olduğunu düşünemiyoruz. Sen diyorsun ki, mîrim; sağlığınızı kaça satarsınız? Yani, sormuş oluyorsun ki; “iki gözünüzü kaça satarsınız?” Gören iki gözünüzü bir milyon liraya satın almak isteyen olsa verir misiniz? Demek ki, ne kadar pahalı, ne kadar kıymetli varlıklara sahipsiniz! Ya aklınızın değeri? Kaça satardınız? Bütün bunların üstünde imanınızı değişebileceğiniz bir değer olabilir mi? Vücudumuz ve gönlümüz, Allah’ın bize çoğunlukla sağlam olarak verdiği emânetidir. Sağlığımızı koruyup korumadığımızdan, onu hangi yolda kullandığımızdan, sıhhat ve vücut emânetine ihânet edip etmediğimizden sorguya çekileceğiz. Yasin kardeşimizin gönlümüze silinmeyecek kalemle yazdığı yazıyla söylediklerini biz şöyle anlıyoruz: ben sizin gibi sağlıklı olmak için, (olmuş olsa) milyonlarımı verirdim. Siz benim yerimde olabilirdiniz. Allah, bizim kendi isteğimizle bazı organlarımızı hayattayken vermemizi isteyebilirdi. Mülk O’nun değil mi? Beni hayata getirip bunca güzelliklerle ve nimetlerle donatan O değil mi? Benim vücudum ve ruhum da O’nun mülkü değil mi? O sahip olduğu mülkü, dilediğinden dilediği kadar almaya kadir değil mi? Hz. İbrâhim’den oğlunu, Hz. İsmail’den canını istediği ve onların seve seve vermeye hazır olduklarını gösterdikleri gibi. Bize de; İbrâhim olup en sevdiğini, İsmail olup kendi canını Allah yolunda fedâ etme, O’nun uğrunda severek vermeye hazır olma yakışır. Sağlığın, sağlıklı organların nimet ve sınav olduğu gibi, hastalıklar ve özürlü olmalar da bir nimettir ve imtihandır. Sağlamlar şükürle, hastalar ve özürlüler da sabırla denenip sınanmaktalar. Değerli kardeşimiz, maşaAllah sabırda hepimize örnek olacak son derece saygın bir örneklik ortaya koymuş bulunuyor. İnşaAllah Rabbimiz ecrini kat kat verecektir. Üstelik kardeşimiz yaşadığı sıkıntıların içinde büyük zorluklarla bu yazıyı yazıp bizlerle paylaşarak, bu zor şartlarında bile hâlâ biz kardeşlerini düşündüğünü ortaya koymuş ve ibret alıp halimize şükretmemizi sağlamaya çaba göstermiştir. Rabbimizin lutfettiği sağlığımızın kıymetini bilerek, Allah'a şükrederek, başta sağlığımız olmak üzere lutfedilen nimetlere sahip kılınmış olmanın imtihanında başarılı olmamıza ve Allah'ın razı olacağı kullardan olmamıza vesile olmaya çalışmıştır. Bu düşünce ve davranış başlı başına bir ibadettir. Değerli kardeşimiz Rabbimiz bu güzel ibadetinizi de kabul buyursun ve karşılığını kat kat versin inşaAllah. Dünya, imtihan salonundan başka bir şey değil. Aynen bir tiyatro salonu gibidir bu dünya. İlâhî kader, kimimize hasta rolü vermiştir, kimimize farklı bir engelli rolü. Bazılarımıza da sağlıklı ve zengin rolü. Önemli olan rolümüzü güzel oynamak ve göz perdelerimiz kapanınca Büyük Senarist ve Yönetmen’den takdir ve ödül almaktır. Rolünü beğenmeyip şikâyet edenin ödül alma hakkı olmayacaktır. Çoğumuzun böyle bir imtihanda sapır sapır döküleceğimiz bir durumda Yasin kardeşimizin hayranlığımızı ve saygımızı hak eden sabır sabır sabretmesi nasıl mümkün oluyor? Tek cevabı var, güçlü iman sayesinde. Çünkü Yasin’in iyi bildiği bir hakikat var ki; esas hastalık kalp hastalığıdır, esas problem iman yönüyle sakatlıktır. Bazı insanların “keşke toprak olsaydım (78/Nebe’, 40) da, hiç dünya hayatı yaşamasaydım” diyecekleri o günde, nice insan da “keşke gözlerim olmasaydı da, onlarla günah işlemeseydim ve bu günkü azâbı görmeseydim” diyecekler, dünyadaki görme özürlülere gıpta ile bakacaklar. Göz odur ki hakkı göre. Hakkı görmeyen ve haramları seyretmekten zevk alan gözler dünyadaki ihmalin bedelini âhirette çok feci ödeyecekler. Böyle gözün zararı, sadece kendine değil, diğer organ arkadaşlarına ve taşıyıcısı olan kişiye de dokunacak. Göz için söylenenler, diğer organlar için de aynen geçerli. Haramlarla meşgul olan göz mü, harama bakamayan görme özürlü mü daha hayırlı konumdadır? Göz nimetini veren Allah’a itaat edip, O’nun yasakladığı yerlerde gözünü sakındırarak şükrettiğini ispatlaması gereken insan, Allah’a gözüyle sık sık isyan ediyorsa, yarın “dünyada keşke gözsüz olsaydım da gözlerim yüzünden bu kadar günah işlememiş olsaydım!” diye dünyada görme özürlülere hayran olacaktır. Göz nimetine şükretmeyen göz adlı boncuk tanelerini taşıyan bir insandan, görme engelli olduğuna sabreden bir insan âhirette çok daha kârlı çıkacak, büyük ihtimalle dünyada daha huzurlu yaşamış olacaktır. Hastalığı da, şifayı da veren ancak Allah’tır. İnanıyoruz ki, vücudumuzu, organlarımızı bize veren de, istediği zaman istediği şekilde nice hikmetlere binâen alacak olan da O’dur. “(O Allah) Hastalandığım zaman bana şifâ verendir.” (26/Şuarâ, 80) İmtihanına sabreden Yasin’lere de Allah, bu sabırlarının karşılığı olarak âhirette hiçbir gözün göremeyeceği güzellikler ihsan edecek, o dünya nimetlerini karşılığında insanın dünyadaki her şeyini seve seve vereceği ödüller karşılığında satın almış olduğunu gösterecek. Dolayısıyla doğuştan ya da kaza sonucu, bize sorulmadan bizden alınan veya hiç verilmeyen bir nimet veya organ, elbette Allah’ın rızâsı karşılığında, cennet karşılığında seve seve verilir. Hiçbir şey, Allah’ın rızâsından daha kıymetli olamaz. Yasin kardeşimiz, hastalıkla imtihanını kazandığını düşündüğümüz için senin hastalığın sana sonsuz güzellikler getirecektir inşaAllah. Ya bizim sağlıklarımız bize ne getirecektir, onu bilmiyoruz ve acınacak durumda olanın esas bizler olduğunu düşünüyoruz. Selâm sana kardeşimiz, çektiklerin günahlarını inşallah tümüyle yok etmiştir. Sabredenlerin ulaşacağı büyük makamlar sana gülümsüyordur. Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi Yasin kardeşimizin ve sabır imtihanında ona eşlik eden değerli ailesinin üzerine olsun ve Rabbimiz onlara iki cihan saadetini nasip etsin İnşaAllah. Mehmet Pamak ve Ahmed Kalkan