09-01-2010 11:46

Yeni av sahası: Yemen

Ali Bulaç, Yemen`i kendisine yeni hedef olarak belirleyen Amerikan emperyalizminin İslam dünyasındaki hesaplarını kaleme aldı. Bulaç, ABD`nin dilinden düşürmediği `terör` kavramının, kuzuya `suyumu bulandırdın` demesi gibi sırıtan bir sahtelik olduğunu kaydetti.

Yeni av sahası: Yemen

Ali Bulaç, Yemen'i kendisine yeni hedef olarak belirleyen Amerikan emperyalizminin İslam dünyasındaki hesaplarını kaleme aldı. Bulaç, ABD'nin dilinden düşürmediği "terör" kavramının, kuzuya "suyumu bulandırdın" demesi gibi sırıtan bir sahtelik olduğunu kaydetti. Bulaç'ın yazısını iktibas ediyoruz:

Yeni av sahası: Yemen

Ali Bulaç / Zaman

Daha başkan seçilmeden önce Barack Hüseyin Obama, Amerika'nın Irak'tan askerlerini çekip ağırlığı Afganistan-Pakistan hattına kaydıracağı sinyallerini veriyordu. Bu yüzden bazı gözlemcilere göre, Obama'nın seçildikten sonra Amerika'nın dış politikasında, özellikle İslam dünyasıyla ilgili tutumlarında temel bir değişikliğe gideceği zayıf bir ihtimaldi.

Ankara ve Kahire'de yaptığı yaldızlı konuşmalar birer retorik olarak kaldı. Esasında bir yandan İslam âlemine ve Müslümanlara zeytin dalını uzatacaksın, öte yandan Afganistan işgaline devam edecek ve İran'ı köşeye kıstırmaya çalışacaksın, bu kimseye inandırıcı gelmiyordu. Obama'nın retoriği ve kamuoyuna yönelik enstrümanları değiştirerek Bush'la temelde aynı politikaları yürüttüğü yönündeki kanaat giderek kuvvetleniyor. Yemen'e karşı giriştiği ve geniş kapsamda yapmayı planladığı saldırı bunun göstergesi.

ABD'liler, Afganistan'da mevcut askerî güçle yetinmiyor, NATO üyesi ülkelerin de 10 bin ek asker göndermelerini istiyorlar; böylece ek asker sayısının 40 bini bulması hedefleniyor. ABD'nin halihazırda 71 bin Amerikan askeri görev yapıyor.

Bugüne kadar ABD ve NATO'nun bunca ağır maliyete rağmen Afganistan'da kayda değer bir başarı sağlamadığı gayet açık. Propaganda makinesi şeklinde işleyen belli medya kuruluşları dışında, tarafsız gözlemciler Taliban'ın giderek güçlendiğini, her geçen gün Afganistan ölçeğinde toplumsal desteğini arttırdığını ifade ediyorlar. En son 7 CIA görevlisinin öldürülmüş olması bize bir fikir vermeye yetiyor. Pakistan ordusunun Amerika'nın telkinleri ve zorlamaları sonucuyla Afganlılarla savaşmak zorunda kalması, Asya Müslümanları arasında Amerikan ve NATO karşıtlığının daha da yükselmesine yol açıyor. Söz konusu karşıtlık sadece Amerika ve NATO üzerinde yoğunlaşmakla kalmıyor, bu iki aktör üzerinden "Batı karşıtlığı"na da dönüşüyor. Bunun giderek ilişkilerin iç içe girdiği dünyada küresel barışı ne kadar tehlikeye attığını hesap etmek zor değil.

Amerikan ve NATO karşıtlığını yükselten sadece bu iki gücün Afganistan'ı askerî olarak işgal etmesi ve Pakistan ile Afganlıların çatıştırılması da değildir; her geçen gün Amerikan ve NATO kuvvetlerinin daha çok sayıda masum sivili öldürmeleridir. Amerikan kuvvetlerine bir köyden bir kurşun atılacak olsa, askerler acımasızca bütün bir köyü imha etmekten çekinmiyorlar. Düğün konvoyları, hastaneler, pazar yerleri, medreseler, masum insanlar öldürülüyor ve bu giderek nefreti daha çok arttırıyor.

Amerikalıların ve NATO yetkililerinin bilmesi gereken basit bir gerçek var:

Yakın tarihin de bize açıkça öğrettiği üzere Afganlılar hiçbir zaman dize gelmeyecektir. Amerika yanlış yolda ısrar ediyor. Afgan toplumunun tarihsel dokusuna tamamen yabancı Amerikan modelini referans alıp bir polis ve askerî güç yapılandırmak kolay olmayacaktır. Bu projenin Afgan halkının vicdanında ve tarihinde karşılığı yoktur.

Michael Moore'un söylediklerine Obama kulak kabartmalı: Afganistan imparatorluklar mezarlığıdır. Amerika, nasıl Vietnam halkına 12 sene haksız yere ağır bedeller ödeterek ayrılmak zorunda kaldıysa, eninde sonunda Afganistan'dan da ayrılmak zorunda kalacaktır. Burada insaf ve basiret sahibi Amerikalılar, kendi yöneticilerini ve savaş kışkırtıcılığı yapan lobileri daha çok masum insanın hayatını kaybetmesinin önüne geçmek için daha çok çaba harcamaları gerekir.

Ne var ki, Irak, İran, Lübnan, Filistin, Afganistan, Pakistan, Somali, Yemen, Sudan ve Moritanya'yı sıraya koymuş bulunan Amerika'da bir "derin güç", İslam dünyasını bir av sahasına çevirmiş gibi; birini ağır musibetlere uğrattıktan sonra diğerine geçiyor. Şimdi sıra Yemen'de. İngilizler de devreye girip ABD'nin yanında pozisyon almakta gecikmediler. ABD ve İngiltere'nin Irak ve Afganistan'daki varlıklarını meşru kılan tek inandırıcı bir gerekçe yok, Yemen'de de yok. Sanki İslam dünyasına karşı belirsiz ve ürkütücü bir husumet söz konusu. "Terör" kurdun kuzuya "suyumu bulandırdın" demesi gibi sırıtan bir sahtelik. 

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !