İktibas Kayseri'de "Tapınma aracı olarak güç" konuşuldu

Anlam Basım Yayın-İktibas Dergisi Kayseri temsilciliğinin Pazar Sohbetleri’nin bu pazarki konuğu yazar Furkan Yılmaz idi. Yılmaz burada “Tapınma Aracı Olarak Güç” başlıklı bir seminer verdi.

21-11-2012


Anlam Basım Yayın-İktibas Dergisi Kayseri temsilciliğinin Pazar Sohbetleri’nin bu pazarki (18 Kasım 2012) konuğu yazar Furkan Yılmaz idi. Yılmaz burada “Tapınma Aracı Olarak Güç” başlıklı bir seminer verdi. Notlarımıza geçmeden önce Furkan Yılmaz’ı biraz tanıyalım istedik.

Malatyalı olan Furkan Yılmaz, çok zamandır Kayseri’de yaşıyor. Kayseri’de faaliyet gösteren Mirac Kültür Merkezi’nin onursal başkanı. Kadınlara yönelik programların daha ağırlıkta olduğu Mirac’ta kültürel faaliyetler dönem dönem aralıksız devam ediyor. Mirac Kültür Merkezi, adını Mirac Dergisi’nden almakta. Furkan Yılmaz aynı zamanda Mirac dergisinin yayın yönetmenliğini de yaptı. Mirac dergisi 1995-1998 arası; ilk yıl aylık, diğer yıllar ise iki aylık olarak toplam 30 sayı çıkmıştı.

Furkan Yılmaz şimdiye kadar toplam dört kitaba adını yazdıran bir Müslümandır. Bunlar, özellikle Kur’an üzerine yoğunlaşarak tespit ettiği ve tavsiye şeklinde sunduğu elli başlıktan oluşan Vahyin Aydınlığında Tavsiyeler (Çıra Yay-2010), çeşitli zamanlarda farklı konular üzerine yazdığı hikayelerini topladığı Düşündüren Hikayeler (Bengisu Yay-2011. Bu eserinin ilk ismi Çocuğunun Adını Mirac Koyan Anne idi.), Rasulullah’ın toplam nübüvvet yıllarını baz alarak adını koyduğu ve belli başlı önemli konularla ilgili hadisleri ele alıp değerlendirdiği 23 Hadis (Çıra Yay-2011) ve son olarak da Kasım 2012 tarihinde yine Bengisu Yayınları’ndan henüz çıkan, Yusuf (as) ile Züleyha’nın yaşadığı serüveni farklıFurkan Yılmaz bir yaklaşımla ve edebî bir dille sunduğu İmtihanın adı Yusuf ile Züleyha’dır. Kısaca kitapları andık, lakin hepsinin birbirinden değerli ve önemli içeriğe sahip olduğunu ve herkesin kendine özel oluşturduğu kitap listelerinde safları sıklaştırıp bu eserlere de yer vermeleri gerektiğinin notunu düşelim şimdiden. Esasen, kitapların her biri ayrıca değerlendirmeye alınmayı hak ediyor.

Yazar Yılmaz, kitap çalışmalarının yanında Özgün İrade ve Nida dergilerinde makaleler yazdı, yazıyor. Ayrıca, Müslümanların şu çetin zamanların dişlisinden nasıl Müslümanca bir yürüyüşle kurtulmaları gerektiği üzerine konferanslar ve seminerler verdi, veriyor. Zamanı el verdiğince radyo programları yapmaya da çalışıyor. İyi düzeyde İngilizce ve Arapça bilen Furkan Yılmaz, her dilin bir ayet olduğunun bilincinde olarak yaşamayı tercih ediyor. Kendisini dikkatle dinleten tatlı bir konuşma üslubunun olmasının yanında, yazı dilindeki başarısı da tebrik edilmeyi hak ediyor. Böylesi söz ve ses sahibi mümin adamların adımları pek olsun ve tevhid istikametinde yolları hep açık olsun.

İnsan fıtratı bir şeylere tapınmayı gerektiriyor

Furkan Yılmaz’ın bahsekonu sohbetinin konusu “Tapınma Aracı Olarak Güç” olarak belirlenmiş. Konuğun dersine çok iyi hazırlanarak geldiği, sunumunun dikkatleri celbetmesinden belli idi. İlginç bir konu seçilmiş, ilginç olduğu kadar da düşündürücüydü. Konuşulanlar sadece bizde kalmayacak kadar önemliydi. Onun için beraberce tefekkür edelim istedik. Anladığımız kadarıyla Furkan Yılmaz aşağıdakileri söylemeye çalıştı:

İnsan fıtratı bir şeylere tapınmayı gerektiriyor. Bozulmayan fıtratın öngördüğü üzere hayat sürenler yegane Rab, ilah ve yaratıcı olan Allah’a taparlar; başka yolların yolcusu olanlar ise çeşit çeşit tapınacak araç bulurlar kendilerine.

Esma-ül Hüsna, insanların Allah (azze ve celle) ile güçlü bir ilişki kurmalarını sağlamaktadır. Misal vermek gerekirse; el Melik: güç sahibi, el Cebbar: yarattıklarını kendine mecbur kılan, el Kebir: büyük/yüce, el Kadir: kudret sahibi, el Muktedir: gücü her şeye yeten vb. Bu isimler göstermektedir ki, en yüce güç sahibi yalnızca Allah Teala’dır ve insanlar bu gücü benimseyebildikleri nisbetince Rableri katında değer bulurlar.

Tağutî oluşumların güç eksenli varlıkları yok olmadan…

Kur’an, neredeyse tüm ayetleriyle Allah’ın gücünü ortaya çıkarmaktadır. Zaten, putçular da tapındıkları şeylerin gücünü öne sürerek onlara tapınırlar. Güç, bir tapınma aracıdır. Allah’ın karşısında duranlar her halükârda Allah’a karşı güç gösterisinde bulunurlar. Mesela, şehirlerdeki anıtsal heykeller bir güç gösterisidir. Her heykel resmettiği şeyin gücünün sembolik ifadesidir. Ve bu dikilen kocaman heykellerle halklar üzerine zihinsel ve fiziksel olarak nüfuz edilmek amaçlanır.

Furkan YılmazNemrut’un, Musa (as)’ın “Benim Rabbim öldüren ve diriltendir.” sözüne karşılık olarak, “Ben de öldürür ve diriltirim.” şeklinde verdiği asi cevabı, aslında gücüne tapınmasının göstergesidir. İnsanlar, ya gerçekten inandıklarından ya da korkularından ötürü Nemrutlara, Firavunlara ve egemen şirk sistemlerine tapınırlar. Şirkin güç aldığı en büyük nokta burasıdır. İşte tam burada, bu güçlerin onun elinden alınması gerekiyor. Bu, müminlerin var olma sebebidir. Tağutî oluşumların güç eksenli varlıkları yok olmadan hakkın ve hakikatin hâkimiyeti söz konusu olamayacaktır.

Vahyin kontrolünde olmayan akıl, insanlar için en büyük tapınma aracıdır. Çünkü mutlak ve yanılmaz olarak görülür. Buna, şeytan aleyhillanenin Adem (as)’e secde emrinin verilmesine karşılık onun topraktan, kendisinin ise ateşten yaratılmış olması ve dolayısıyla da kendisinin Adem’den üstün olduğunu kabul etmesi olayı en bariz örnek olarak akla geliyor. Bu yaklaşımıyla, bu kabulüyle şeytan aklını putlaştırmış oluyor işte.

Onlar kime ve neye tapınıyorlardı?

Şöhret ve şehvet de ayrıca tapınma aracı olarak göze çarpan gizli güçlerdendir. Siyasî, askerî ve ekonomik güçler toplumsal mahiyette tapınma araçlarıdır. Firavunun kendisine, otoritesine ‘hayır!’ diyen, Musa ve Harun’un Rabbine iman ettiklerini söyleyen sihirbazlara karşı, “Ben size izin vermeden mi iman ettiniz?” sözündeki aymazlığı işte bu siyasî gücünün tapınmaya sebebiyet verdiğinin numunesidir.

Totaliter, monarşik ve oligarşik rejimlerde devlet gücüyle tapındırma varken, artık modern zamanlarda bireyler kendilerini putlaştırır hale geldiler. İş, aş ve eş adına kalp ve akıl alanları vardır tapınma aracı olarak. Eskisi gibi artık büyük arenalara ve meydanlara ihtiyaç yoktur tapınılmak için. İnternet, cep telefonları ve televizyonlar bunu olması gerekenden daha fazla bir şekilde yapmaya önayak olmaktadır.Furkan Yılmaz

Allah’ın ve Rasulü’nün haram kıldığı, günah olarak gördüğü şeylerin helalmiş gibi ve pervasızca defaatle işlenmesi güce tapınmadır. Paraya tapınma gerçekliği de kapitalizmin en büyük gücüdür. Paraya tapınmışların ibadetgâhıdır kapitalizm. Allah için ve dini uğruna verilen mücadelelerin terk edilmesi paraya kulluğun sonucu değildir de başka nedir ki? Küfür ehli, Davut ve Süleyman peygamberlerin de iktidar sahibi olmalarından dolayı güçlerine güvenerek/dayanarak ömür sürdüklerini iddia etmişlerdir. Halbuki o aziz elçiler bu iktidarlarını, otoritelerini Allah’a boyun eğdirmişlerdir. Bu hallerini kullukla taçlandırmışlardır.

Peygamberlerden söz açılmışken değinilmeden asla geçilmeyecek çileli elçi Lut (as)’dır. O’nun kavminde tapınmanın türevleri olarak cinselliği, sanatı ve siyasal doktrinleri görüyoruz. Bunu sistematik bir hale çevirdiklerini dehşetle okuyoruz Kerim Kitabımızdan. Ve dua ediyoruz Rabbimize ki, bizi ve neslimizi bu aşağılık ve cehennemlik eylemlerden uzak tutsun.

Şirke, paraya ve güce Müslümanların nasıl bir karşı duruş sergilemeleri gerekir?

Tüm bu söylenenlerin aksine ve ötesinde parayı ve gücü kulluk vesilesi olarak kullanan erdemli müminler elbette olmuştur. Şirke, paraya ve güce Müslümanların nasıl bir karşı duruş sergilemeleri gerekir? Bunu, en doğru bir şekilde vahye dikkatle kulak verenler çözecektir. Malik-ül mülk olan Allah’a gücü ihdas etmek/has kılmak bu ahval içerisinde müminlere düşen en büyük vazifedir. Müslümanlar, yaşadıkları coğrafyalarda egemenliğin hangi gücün, güçlerin elinde olduğuna iyi bakmalıdırlar ve bu egemenliğin şanı pek yüce olan Allah’a ait hale getirilmesi için var güçleriyle kendilerini davaları yoluna revan etmelidirler. Hayatı, şirkin ve küfrün sevgisi mi, korkusu mu; yoksa ahiret bilinci mi ayakta tutuyor? Hâkim tablo hangisidir? İşte sözün tam burasında, muvahhid kullara her zamankinden daha çok ihtiyaç olduğunu hatırlatmakta büyük fayda var.

Kur’an kıssaları, “model mümin nasıl olunur”a en kapsamlı cevaptır. 21. yüzyılda Allah’ın yardımını isteyen, bekleyen, özleyen insanlar, O’nun yardımını celb edecek vasıflara bürünmelidirler. Bedir’de gelen yardım işte burada bizim büyükçe bir tefekkür yolculuğuna çıkmamıza kapı aralıyor.

(Fatih Pala / Dünya Bizim) 

Etiketler : #İktibas   #Kayseri'de   #Tapınma   #aracı   #olarak   #güç   #konuşuldu   
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !
İlginizi çekebilecek diğer haberler

Makaleler

Hava Durumu


VAN