`Anıtkabir ritüelleri ve bağlılık arzı`
Devlet erkanının, yaptıkları hemen her önemli işi `Anıtkabir’e arz etme”sini görüyoruz. Ne yaparlarsa yapsınlar, gidip “Anıtkabir’e saygı, bağlılık, minnet, şükran... duygularını arz ediyorlar; ta’zimde bulunuyorlar.
Anıtkabir ritüelleri ve bağlılık arzı
Faruk Köse / Yeni Akit
Devlet erkanının, yaptıkları hemen her önemli işi “Anıtkabir’e arz etme”sini görüyoruz. Ne yaparlarsa yapsınlar, gidip “Anıtkabir’e saygı, bağlılık, minnet, şükran... duyguları”nı arz ediyorlar; “ta’zim”de bulunuyorlar. Sadece devlet erkanı değil, bireyler ya da özel ve tüzel kurum ve kuruluşlar da “bağlılık” arzında bulunup, “ta’zim”i ihmal etmiyorlar. Bu esnada bildiğiniz bir dizi ritüel icra ediliyor.
Bu yapılanın “İslam ve iman ilkeleri” bakımından nereye, neye tekabül ettiğinin ciddi bir “sorgulama”ya tâbî tutulması lazım. Hem “Anıtkabir Özel Defteri”ne yazmak, hem de “yazılanların içeriği” bakımından kişi nasıl bir “itikadi konum”da olur, bunun açığa kavuşturulması elzem. Ancak bu yazıda buna değinmeyeceğim. Esasen bunu yapması gerekenler, “konunun uzmanları”, “alimler”, “hocalar”dır. Eğer “gereken”i söylemezlerse mes’ul olmazlar mı? Bu arada, konuya dair “delile dayalı” görüş beyan eden olması halinde bu köşede değerlendireceğimin de bilmenizi istiyorum.
Şimdi size, Anıtkabir Özel Defteri’ne yazılanlardan bazı örnekler vererek manzarayı resmetmeye çalışacağım.
Yazıya hitap genelde “Büyük Atatürk”, “Aziz Atatürk”, “Ulu Önder”, “Yüce Atatürk”, “Ebedi Başkomutan”, “Yüce Atam” ifadeleriyle başlıyor. Yazının bitiminde ise genelde “saygıyla eğiliyorum”, “minnet duyuyorum”, “şükranlarımızı sunuyorum”, “ta’zimlerimi sunuyorum” gibi ifadeler kullanılıyor. “Ruhun şâd olsun” diye de bitiriliyor.
Deftere yazılanların en önemli niteliği “bağlılık arzı”dır. Yazı yazanlar, yüceltip ta’zimde bulunduktan, “önünde minnetle ve saygıyla eğildiğini” vurguladıktan sonra, oraya hangi sebeple geldiğine dair “kısa bir rapor” sunuyor. Mesela, Yüksek Askeri Şûra toplantısı, Cumhuriyet’in kuruluş yıldönümü, TBMM’nin açılış yıldönümü gibi. Bunlar devlet erkanının sunumu. Özel kurum ve kuruluşlar ve şahıslar ise, herhangi bir etkinlikte, kurumdaki yönetim değişiklinde vs. bunu bildirmek ve bağlılıklarını sunmak üzere Anıtkabir’e geliyorlar.
“Bağlılık arzı”na dair ifadeler önemli. Mesela; “sizin ilkelerinize bağlılıklarımızı arz etmek için yüksek huzurunuzdayız”; “bağlılığımızı ve saygımızı yinelemek için huzurunuzdayız”; “size ve tüm kahramanlarımıza sonsuz gönül borcu duyuyoruz”; “Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği yolda ulusça tek yürek olarak huzurunuzdayız”; “sevgi ve saygımızı sunmak, ilke ve devrimlerinize bağlılığımızı yinelemek için huzurunuzdayız” gibi.
Cüretkâr ifadeler de yok değil. Mesela;
“Tanrı’nın ve hayatın, Türkiye Cumhuriyeti ve O’nun yurttaşı olan bizler için doğmaya mecbur ettiği Siz”; “bir halkın hayallerini ve umutlarını besleyecek özel bir efsane yarattınız”; “millet olarak hatıranız önünde saygıyla eğiliyoruz”; “Ulusumuzun yazgısını değiştirmek amacıyla .... yaktığınız bağımsızlık ışığı”; “laik, demokratik, çağdaş Cumhuriyet, genç kuşakların omuzlarında sonsuza değin yükselecektir”; “Cumhuriyetimizin bekası”; “ilke ve devrimlerin sonsuza kadar bizlere güç vermeye .... devam edecektir”; “ulusumuzun Atatürkçü düşünce sistemine gönülden bağlılığı”; “ölümsüz önderimiz olarak”; “özel bir efsane yarattınız.”
Yazılan yazılardaki “ana temalar”dan bazı örnekler de şöyle:
M. Kemal’in bıraktığı amaç ve ilkelere bağlı kalmak, çağdaş değerlerle biçimlenen ulusal ülküyü takip etmek. Herkesin yüreğinde ve aklında canlı bir güç olarak yaşıyor ve rehberlik ediyor olmak. Ona sonsuz gönül borcu duymak. Bağımsızlık savaşının hedefinin yapılan devrimler olması. Gençliğin, ilke ve devrimlere yürekten bağlılığı. Çağdaşlık yolunda gösterdi hedefleri mutlaka gerçekleştirmek. Emaneti olan laik, demokratik, çağdaş Cumhuriyetin, genç kuşakların omuzlarında sonsuza değin yükselmesi. Ordunun, gösterdiği yolda bağımsızlığın ve Cumhuriyet’in bekasının güçlü güvencelerinden olması. Halkın, onun düşüncelerini tartışmasız olarak kabul edip uyguladığına inanmak. Kurduğu çağdaş cumhuriyetin temel niteliklerini koruma ve kollamaya devam etmek. Manevi varlığının, ilke ve devrimlerinin sonsuza kadar güç vermeye ve aydınlatmaya devam etmesi. Ulusun Atatürkçü düşünce sistemine gönülden bağlı, çağdaş yaşamda kararlı olması. Türk ulusunun, yüce kişiliğini, laik, demokratik cumhuriyeti, ilke ve devrimleri her türlü tartışmanın üstünde tutmaya kararlı olması; büyük bedeller ödenerek kurulan laik ve demokratik Cumhuriyeti ödün vermeden sonsuza kadar yaşatmak için ant içmesi. Gönüllerdeki erişilmez yerinin değişmeyecek, ona duyulan sevgi, saygı ve inancın artarak sürecek olması. Türk ulusunun ona gönülden bağlı olması, örnek ve saygın kişiliğiyle gurur duyması. Laik ve demokratik Cumhuriyet’i huzur ve güvenin en önemli dayanağı saymak. Gençliğin, onun düşünce, ilke ve devrimlerini yol gösterici kabul etmesi; Laik ve demokratik Cumhuriyeti sonsuza kadar korunmak ve yaşatmak için hiçbir özveriden kaçınmayacak olması.
Sizce “Anıtkabir ritüelleri”ni ve yazılanların mahiyetini hangi terimle ifade etmek doğru olur?
-
yinan 01-11-2012 17:21
NASILKİ BİZLER ELHAMDULİLLAH HER NAMAZIN HER REKATINDA RABBİM YANLIZCA SENDEN YARDIM DİLERİM SENDEN MEDET UMARIM DİYORUZ YA ONLARDA İLAHLARINDAN YARDIM İSTİYORLAR.MEKKE MÜŞRİKLERİ PUTLARDAN RIZIK İSTİYORLARDI BUNLARDA PUTLARINI BULMUŞ İŞTE FAZLA SÖZE GEREK YOK AMA BU YAZIYI OKUYUP ONAYLAYACAK OLAN KARDEŞİM METE DENEN ŞAHSIN YORUMUNU KALDIR ALLAH RIZASI İÇİN KARDEŞLERİMİZİN YAZILARINI VE YORUMLARINI OKUDUĞUMUZ ZATEN ÇOK AZ SİTE VAR BÖYLE İNSANLARIN YORUMLARINI BURALARDA GÖRMEK İSTEMİYORUM.ALLAH HİDAYET NASİP ETSİN.
-
mete 01-11-2012 13:18
bu atatürk ü haşa allah ile bir tutmak anlamına gelmiyor... biz vatan için can veren şehitlerimize de, gazilerimize de, bu ülkeye ve millete hizmet edenlere de aynı minnettarlığı gösteriyoruz. nedir sizin atatürk ile alıp veremediğiniz. atatürk ü de allah yaratmış ve kaderini de allah yazmıştır. allah a şükürler olsun ki atatürk gibi bir insanı allah en zor günlerimizde karşımıza çıkarmış ve sen bu gün vatan topraklarında ezan sesi ile türk bayrağının gölgesinde yaşayabiliyorsun, eşinle çocuğunla hür bir şekilde gezebiliyorsun... atatürk ü kutsallaştırmaya çalışanlar ile senin gibi yermeye çalışanlar arasında bir fark yok bence...
-
NUREDDİN ZENGİ ZÜLFİKAR KILIÇ 31-10-2012 17:42
Batıl, Bid'at, Küfür, Şirk.....