08-06-2008 19:59

`Evet, her kadın örtünmek ister`

`Bazı yazarlar yazıkları yazılarla örtünmeyle ilgili düşüncelerini açığa vuruyorlar. Ece Temelkuran’ın ‘Ben de Kapanmak İstiyorum’ adlı bir yazısı vardı. Temelkuran, günümüzde kadının, işyerinde patronu tarafından, sokakta sözlü olarak tacize maruz kaldığından dolayı rahatsız olduğunu ve hiçbir dine mensup olmadığı halde kendisinin zaman zaman kapanmak hatta sokağa nevresime bürünüp çıkmak istediğini söylüyor.`

`Evet, her kadın örtünmek ister`

Yazar Gülay Atasoy, ‘Her Kadın Örtünmek İster’ adlı kitabında ‘Örtünme isteği yaratılışın sesidir. Hem de içten gelen, dışa vuran en güçlü bir sestir’ diyor. Bu ifadelerin kuru bir iddiadan ibaret olmadığını savunan Atasoy, ‘Mini etekli bir bayanın farkında olmadan hep eteğini çekiştirip uzatmak istemesi, göbeği açık alan genç kızların badilerini uzatmaları’nı buna örnek olarak veriyor. Son günlerde oldukça hararetli tartışmalara konu olan örtünme ile ilgili fazlasıyla cesur ve iddialı bir kitap yazan Gülay Atasoy ile kitabı yayımlayan Nesil Yayınları’nın Üsküdar’daki merkezinde görüştük.

Gülay hanım, her kadının örtünmek ister gibi ciddi bir iddiayı ortaya atıyorsunuz. Buna dayanağınız nedir?

Bu ifadeleri duyanlar ilk anda biraz garipseyebilirler. Ancak hakikaten ahlaken sukut etmemiş her kadın gerçekten örtünmek istiyor. Bu illaki çarşaf giymek veya başörtüsü örtmek şeklinde değil. Belli kalıplarda gerçekten kadınlarda örtünmeye meyil var. Bunu kitapta da çeşitli örneklerle dile getirdik. Mini etekli bir hanımın eteğini, badi giyen bir genç kızın badisini çekiştirmesi kadının fıtratında örtünme isteği olmasından kaynaklanıyor.

Kitabınızda kadın yazarlardan ve hatta mankenlerden de örnekler veriyorsunuz...

Gerçekten de bazı yazarlar yazıkları yazılarla örtünmeyle ilgili düşüncelerini açığa vuruyorlar. Ece Temelkuran’ın ‘Ben de  Kapanmak İstiyorum’ adlı bir yazısı vardı. Temelkuran, günümüzde kadının, işyerinde patronu tarafından, sokakta sözlü olarak tacize maruz kaldığından dolayı rahatsız olduğunu ve hiçbir dine mensup olmadığı halde kendisinin zaman zaman kapanmak hatta sokağa nevresime bürünüp çıkmak istediğini söylüyor. Diğer taraftan Tuğçe Baran da erkeklerin olmadığı yerde özel hayatında yapmak istediği  bazı şeylerin olduğunu söylüyor. Baran, ‘Ne yazık ki Avrupai olacağız, aman eski haremlik-selamlık geleneğimizi sürdürmeyeceğiz, mazaallah gerici görünmeyeceğiz diye gereğinden fazla karma olduğumuzu ifade dahi edemediğimizi düşünemiyorum. Ben mesela erkeklerle bir arada spor yapmaktan, bilhassa da yüzmekten hoşlanmayan bir kadınım. Oramı buramı, benim görmesini istediğim insan dışında, kimsenin görmesini istemiyorum. Nokta. Vücut benim!’ diyor. Dünyaca tanınan mankenlerden Claudia Schiffer’in ise en çok sevdiği resmi, rahibeler gibi örtülü olanıymış. Onunla ilgili çıkan haberin altında şu ibare vardı: Ya kadınların içinde gizli bir örtünme duygusu ya da Allah’tan korktukları için örtünmeye karşı bir meyil var. İşte bütün bunlar kadının içinde olan örtünme isteğinin birer örneği, fıtratının sesi…

Fakat günümüzde birçok kadın örtünmüyor. Siz kitabınızda bunun sebepleri üzerinde de duruyorsunuz. Biraz açıklar mısınız?

Örtünmenin önünde iki engel olduğunu söyleyebiliriz. Birincisi kişinin şahsıyla ilgili... Mesela ‘Örtünürsem çevrem bana ne der?’, ‘Güzelliğim kaybolur mu?’, ‘Örtünmek önemli değil kalbim temiz olsun’, ‘Örtüneceğim ama yaşlanınca’, ‘Ya evde kalırsam?’ ve ‘Eşim örtünmemi istemiyor’ gibi müdafaalar yapılıyor. Bunlar kadınların günlük yaşamda örtündükleri takdirde karşılaşacaklarını zannettikleri durumların korkuların sonucu oluşuyor.

Bir de yasaklar var...

Bu ikincisi ve en önemlisi… Malum ülkemizde 1939’lardan beri örtü yasağı var. Kadının içindeki örtünme isteği yok edilmeye çalışılıyor. Kimiler laikliği, kimileri Atatürkçülüğü kullanıyor. Eskiden ‘Eller aya giderken siz başörtüsüyle uğraşıyorsunuz’ denirdi. Şimdi ise bu ‘Siyasi simge’ oldu. Başörtüsüne karşı olanlar sürekli bir şeyler ortaya çıkarıyorlar ve insanların örtünmesine engel oluyorlar. Başörtülülerle başı açıklar arasında bir problem yok. Fakat bu şekilde yaparak bir kutuplaşma oluşturmak istiyorlar. Daha önce üniversitelerde başörtüsüyle girebilme gibi bir sorun yoktu. Ama şimdi var. On binlerce genç kız okulundan ediliyor ve kimileri yurtdışına gitmek zorunda kalıyor, kimileri psikolojik travma yaşıyor. Gidemeyenler de perukla aç – komedisini yaşıyorlar. Bunun en büyük sıkıntısını fertlerle birlikte millet çekiyor.

Peki, bu yasağı gündemde tutanlar kimler? Amaçları ne?

Bunu yapanlar, doğuda öğretmen, doktor, hemşire bekleyen milyonlarca insanları görmeyen, bilmeyen ve bunun sıkıntısını yaşamayanlar. Batıda konfor içinde yaşayan bu insanlar, ‘acaba konforumuz  elimizden alınır mı?’ diye böyle bir senaryo üretiyorlar. Yok, ‘mahalle baskısı’, yok ‘Afganistan, İran veya Malezya gibi oluruz’ masallarıyla, hem insanlara hem de o yardım bekleyen topluma ve devlete  zarar veriyorlar.

Başörtüsü bahsettikleri gibi siyasi simge mi?

Yapılan çeşitli araştırmalar başörtülü kadınların büyük çoğunluğunun İslami emirden dolayı örtündüklerini ortaya koyuyor. Yalnız yüzde 0,4’lük kesimi başörtüyü “siyasi simge”den dolayı taktığını belirtiyor. Bir de bin 400 yıldır dünyanın çeşitli bölgelerinde örtünen Müslüman kadınlar hangi siyasi partinin simgesi olarak örtünüyor? Başörtüsü siyasi simge ise  peygamberimizin zamanında da mı ‘siyasi simge’ydi? Ondan bu tarafa gelen bütün büyük zatların  hanımları, kızları örtünüyorlardı. Bugün Amerika’da her yıl yirmi bin kadın örtünüyor. Bu kadınlar  hangi siyasi simgenin gereği olarak örtünüyorlar? Diyanet İşleri Başkanlığı da bu tartışmalar üzerine bir açıklama yaparak, başörtüsünün Allah’ın bir emri olduğunu vurguladı.

“Hayatımdan örnek vereyim. Lisedeyken çok başarılı bir öğrenci olmama rağmen  başörtülü olduğum için okuldan uzaklaştırıldım. 28 Şubat döneminde Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesinde okuyan kızım, bir gün geldi. Bir elinde onur, öbür elinde başörtülü olduğu için okuldan uzaklaştırılma belgesi. O kadar enteresan ki, bir yıl önce bu çocuğa onur belgesi veriyorsunuz. Bir yıl sonra neler değişiyor ki aynı kişiyi başörtüsünden dolayı okuldan uzaklaştırıyorsunuz?”

“Gülay Göktürk’ün çok güzel tespiti var, Türkiye’de ayıplanmadan yaşamak isteyen bir kesim var o da başörtülü kesim. Belirli bir yere gelmiş insanlar daima gerici, yobaz, taşralı, zaten başörtüsünün türbana dönüşmesinin en önemli sebeplerinden birisi genç kızlar annelerinin alınlarına yazılan bu gerici, taşralı sözünden kurtulmak için başörtülerini modernleştirdiler. Esas baskı yıllardan beri örtülülerin üzerinde var, böyle bir mahalle baskısı. Yoksa hiçbir zaman başı açık olan biri için mahalle baskısı yok, bu gazetelerde gösterilenler tamamen senaryo ve uydurma.”

(Röportaj: Mehmet Baydemir / Milli Gazete)

YORUMLAR
  • CANAN   13-06-2008 22:23

    BİR MİLLETİN KADINLARI AÇILMAYA BİR İNSAN KİMLİĞİ DEĞİL DE CİNSEL META ARACI OLARAK TANINIYORSA O MİLLET ZELİL OLMAYA VE YIKILMAYA MAHKUMDUR,,,BİR MİLLETİN KADINLARI EĞER ÖRTÜNMEYE İFFETİNİ KORUMAYA, DİKKAT EDİYORSA O MİLLET İZZETLİDİR ŞEREFLİDİR,KADININ ÖRTÜNMESİYSE EZİYET GÖRMEMESİ İÇİN DAHA HAYIRLIDIR,ASIL ÖZGÜRLÜK KADIN İÇİN ÖRTÜDÜR...

  • Mustafa   12-06-2008 06:10

    Sinan bey, cumhuriyetin nasıl bir kadın projesi olduğpunu anlamak için çok fazla felsefe yapmaya gerek yok. Keriman halis örneği cumhuriyetin kadına yüklediği televole rolünü anlamak için yeterlidir.

  • Sinan Özbek   09-06-2008 08:42

    Konuya niçin tersten bakmıyorsunuz? Acaba "Her kadın örtünmek ister"e karşılık niçin "Her kadın başını örtmeden özgürce giyinmek ister" demiyorsunuz veya diyemiyorsunuz? Niçin "Örtünmenin" inançla mı veya erkek ve bunun yarattığı toplumsal baskı ile ilgisininhangi ölçüde olduğunu incelemiyorsunuz? Ayrıca sizce cumhuriyet "Televole" kültüründeki kadınları mı yaratmak istedi? Yoksa cinselliğini ve kişiliğini eşit düzeyde yansıtan, abartıya kaçmadan giyinen kadınlarımı yaratmak istedi. Bu yazıyı çok eksik bir değerlendirme ve mesnetsiz iddialara dayalı olarak algıladım. Bu arada örtünen hanımlarımızı da örtünmeyen hanımlar kadar saygıdeğer bulduğumu belirtmek isterim. Acaba bu hanım da aynı düşüncede midir? İyi çalışmalar diliyorum.