28 Şubat döneminin aktörleri konuşuyor
Emperyalizm ve siyonizmin patronajında gerçekleştirilen 28 Şubat müdahalesinde şu veya bu şekilde rol oynayan aktörler itiraflara başladı. Ahmet Vardar: 28 Şubat öncesi Zafer Mutlu, Dinç Bilgin`i, `Komutanlar darbe yapacak. Bana tankların yerini bile gösterdiler` diye korkutuyordu.
20 yıl Sabah Haber Ajansı Genel Müdürlüğü yapan usta gazeteci Ahmet Vardar: 28 Şubat öncesi Zafer Mutlu, Dinç Bilgin'i, 'Komutanlar darbe yapacak. Bana tankların yerini bile gösterdiler' diye korkutuyordu.
ZAFER ZANGIR ZANGIR TİTRİYORDU
Ahmet Vardar: "Zafer Ankara'dan geldi. Zangır zangır titriyordu. 'Bana komutanlar gösterdi. Çok yakında darbe olacak. Hangi tank nerede duracak onu bile gösterdiler. Hükümeti devirmek için saldırıya geçelim' dedi."
BİR GAZETE TANKLARI 2. KEZ YÜRÜTTÜ
Dönemin Sabah Başbakanlık muhabiri Şamil Tayyar: "Sabah ve Hürriyet'e tankların yürüyeceği bilgisi verildi. Ama sabah 08:00'de sadece Sabah fotoğrafı çekti. Bazı gazetelerin yöneticileri Genelkurmay'ı arayınca tanklar 16:00'da ikinci turu attı."
Sabah-atv grubunun eski sahibi Dinç Bilgin'in 28 Şubat döneminde yaşananlarla ilgili tanıklığı, dönemin medya ve politikadaki aktörlerini de konuşturdu.
Bilgin'in, "Dönemin Sabah Ankara temsilcisi Fatih Çekirge, Genelkurmay'a gidip geldikten sonra Zafer Mutlu'ya, 'Komutanların seninle ilgili endişeleri var' diyordu. Zafer de 28 Şubat haberlerinin dozunu artırıyordu. Benim yüzümü kızartan bu haberlerin çoğu bu nedenle yapılmıştır" sözlerine, Zafer Mutlu, "Dinç Bey'in bahsini ettiği kişilerle aramda bu yönde en ufak bir görüşme ya da askerden baskı yapıldığına ilişkin görüşme geçmemiştir" cevabını verirken, diğer tanıklar Mutlu'yu yalanladı.
BENİ KOVDU AMA KIRGIN DEĞİLİM
Sabah Haber Ajansı'nın 20 yıl genel müdürlüğünü de yürüten 49 yıllık gazeteci Ahmet Vardar, Yeni Şafak'ı arayarak, "Benim de anlatacaklarım var" dedi.
Vardar, "Etibank'a el konduğu dönemde maaşlar ödenmediği için sinirler çok gerilmişti. Çalışanlar ağabey olarak bana geliyordu. Bir gün Necati Doğru'ya rastladım. 'Sen komünistsin. Bu adamların hakkını neden savunmuyorsun' dedim, sesi çıkmadı. Sonra sinirlenip salonda küfür savurdum. Bunun üzerine Dinç Bey beni işten kovdu. Bu yüzden ona kırgınım. Ama Yeni Şafak'a anlattıklarının büyük bölümü doğru. Dinç Bilgin'in gerçekten çok kabahati yok. Asıl sorumlu Zafer'dir. O dönem Ankara Temsilcisi Fatih Çekirge idi. Dinç'i Bey'i kandıran Zafer'dir. Zafer'in beyanatını okudum, sinirlendim. Sincan'da tanklar yürümüş, 28 Şubat'ın en hararetli günleri. Bir gün Zafer Ankara'dan geldi. Zangır zangır titriyor. Buna Ergun Babahan ve Salih Memecan da şahittir. 'Bana komutanlar gösterdi. Çok yakında darbe olacak dediler. Hangi tank nerede duracak onu bile gösterdiler bana. Bugüne yarına darbe olacak. Bu hükümeti devirmek lazım. Hemen saldırıya geçelim' dedi. Ona, 'Bak kardeşim. Bunların hepsi yalan. Benim de istihbaratım var' dedim, bağırıp çağırdım. Koridorlarda herkes işitti bunu. Sonra dönemin cumhurbaşkanı Demirel, Erbakan ve Çiller'e hükümet izni vermedi, Mesut'a verdi... Dinç Bey banka konusunda da doğru söylüyor. Etrafı 'Alın alın' diye bunu doldurdu. Mesut onlara demiş ki 'Bankayı verdik ama mevduatını vermem ha.' Ama onlar mevduatı da istiyordu. Dinç Bey'le Zafer Bey tavla oynarken duyuyorduk bunları."
TANKLAR BASIN İÇİN İKİNCİ KEZ YÜRÜDÜ
Halen Star Gazetesi Ankara Temsilcisi olan ve 28 Şubat döneminde Sabah'ın Başbakanlık muhabiri Şamil Tayyar, Sincan'da tankları ilk olarak Sabah'ın adliye muhabiri Cemal Doğan'ın görüntülediğini belirterek, tankların nasıl "ikinci kez" yürütüldüğünü anlattı: "Emniyet muhabiri Kamil Elibol da yanındaydı. O günkü yöneticilerimiz, 3 Şubat günü bu görevlendirme sonrası, 'Sincan'da önemli şeyler olacak' dediler. Sincan'da tankların yürütüleceği bilgisi, belli bir merkezden bazı gazetelere önceden haber verildi. Bunlardan biri Sabah, diğeri Hürriyet'tir. Hürriyet'in foto muhabiri Oktay Çilesiz de o gece Sincan'daydı. Tankları görüntülemiş ancak servise koymamıştı. Bu yüzden işten atıldı. Cemal ve Kamil, Sincan'da kaldı, otomobilde sabahladılar. 4 Şubat sabahı saat 08.00 sularında tank paletlerinin gürültüsü, Sincan sokaklarında duyulmaya başladı. Cemal, fotoğraf makinesine sarıldı, 'Kamil kalk, manşet yürüyor' dedi. Tankların sadece Sabah tarafından çekildiği duyulunca, başta Hürriyet olmak üzere çok sayıda gazete o fotoğrafların peşine düştü. Bazı gazetelerin üst düzey yöneticileri Genelkurmay'ı arayarak tankların Sincan'da ikinci kez yürütülmesini sağladı. Aynı gün saat 16.00 sularında tanklar ikinci kez Sincan sokaklarında tur attı. Cemal Doğan, özel işi genel olunca, 'Komutanım ne oldu?' diye sordu. Komutan, 'Tankları bakıma götürüyoruz' dedi. Cemal, 'O zaman niye ters istikamete gidiyorsunuz?' deyince, komutan, şu tarihe geçecek sözü söyledi: 'Ne sorup duruyorsun? Sizin büyük başlarınız aramış. Döndük geldik.'
Sabah Gazetesi Ankara Bürosu'na tankların yürüyeceğini dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir veya Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Öskasnak'ın ihbar ettiğini düşünüyorum. Çünkü Sabah'taki yöneticilerden biri, 4 Şubat'ta, daha haber çıkmadan bu olayla ilgili siyasilerden görüş alınmasını istedi. Görüş alınırken, diğer gazetelerin de haberi oldu. Bunun üzerine diğer gazeteler Genelkurmay'ı arayarak baskı yapmış. Hava kararmak üzereyken tankları tekrar yürüttüler."
GÜNEŞ TANER'E DİYET ÖDENDİ
Dönemin Sabah Gazetesi Ekonomi Müdürü olan Yavuz Semerci de Yeni Şafak'a şunları anlattı: "Etibank'ın satıldığı dönemde, dönemin Devlet Bakanı Işın Çelebi'nin açıklamalarının Sabah'ın sayfalarına girmesi yasaktı. Diğer Devlet Bakanı Güneş Taner ise başımızın tacıydı! Nedenini çok sonra öğrendim. Etibank'ın satışı sırasında, Hazine bürokratları, Cavit Çağlar ile Dinç Bilgin'e yeni bir banka (Etibank) verilmesine karşı çıkıyor. Çağlar İnterbank'ının mali yapısı bozuktu ve gözetim altındaydı. Hazine, 'Paran varsa önce İnterbank'ı kurtar' diyordu. Daha sonra 100 bin dolar aylık maaşla Sabah'a danışmanlık yapacak olan Güneş Taner, Hazine'den sorumlu devlet bakanıydı. Taner, Etibank'ın Bilgin'e verilmesini onayladı ve ona diyet ödendi. Etibank'ın devri 10 güç gecikmişti. Işın Çelebi'nin Sabah'ta bir süre kara listeye girmesinin -hatırlayın seçim döneminde Işın Çelebi'nin tenis oynarken çekilmiş fotoğrafı ve kilolarıyla dalga geçen haberi- nedeni de buydu. Sonunda o da direnemedi."
***
Haber gelmiyordu, gazete patronlarına brifing veriliyordu
"Genelkurmay'dan bilgi taşıdığı" öne sürülen dönemin Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi Fatih Çekirge, "Haberi ben götürmüyordum. Bizzat gazete patronları, sivil toplum kuruluşu liderleri, işadamları Genelkurmay'a çağrılıp birifing veriliyordu. Dinç Bilgin kendisi gitmemiş mi, sorsaydınız" dedi. Çekirge, şunları söyledi: "Dinç Bilgin'in iddia ettiği gibi bir ilişki içinde değildim. Ben duyduklarımı ve gördüklerimi haber yaptım. Haber yapmak suç mu? Bir gün bunun belgeselini yaparsanız Sedat Ergin'i, beni, Fikret Bila'yı bir araya getirin. Ama hiç kimse meslek erbabı insanlara çamur atmasın. Ben demokrat bir insanım. 28 Şubat sürecinde yaşananları asla onaylamıyorum. İnsanların inançlarıyla oynanması bizi mutlu eder mi? 28 Şubat'ı öven bir konuşma yapmış mıyım. Ben ilk zamanlar polis muhabiriydim, 'polisçi' dediler. Bir dönem 'Özalcı', sonraki dönem de 'Çillerci' diye anıldım. Bir keresinde beni MİT'ten aradılar, Saygı Öztürk için 'Bu adam polis mi' dediler. Bir bölüm insan, masa başında oturup ona buna 'şucu, bucu' diye çamur atıyor, komplo teorisi üretiyor."
****
Dinç Bilgin'in cezaevinde pijamasını bile ben ayarladım
Dinç Bilgin'in, "3T vardı. Hikmet Sami Türk, Zekeriye Temizel ve Saadettin Tantan. Hapse girmemiz için savcılara baskı yaptılar" iddiasına da, dönemin Adalet Bakanı Türk cevap verdi. Türk, şunları söyledi: "Dinç Bilgin'in bu iddiası doğru değil. Kendisini ispata davet ediyorum. Dinç Bilgin, bu talihsiz açıklamasıyla, sadece beni değil, o dönemde çalışan yargı mensuplarını da töhmet altında bırakıyor. Dinç Bilgin'le kişisel olarak tanışıklığımız olmamasına rağmen, kendisi hapse girdiğinde çok üzülmüştüm. Hatta cezaevinde rahat etmesi için gerekli talimatı vermiştim ve pijamasından çorabına kadar ilgilenmiştim. Ayrıca Dinç Bilgin'in 'Meşhur 3T' dediği ekip, aynı dönemde, aynı hükümette hiçbir zaman yer almadı."
****
Siyaseti bıraktığım gün cebimde bir kuruş yoktu
Mali durumu bozuk olan İnterbank'ın sahibi Cavit Çağlar'a ikinci banka olarak Etibank'ın da satılmak istenmesine karşı çıkan dönemin Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Işın Çelebi, 28 Şubat dönemi ve banka kriziyle ilgili konuşmayacağını belirterek, şöyle konuştu: "Ne kadar güzel kendimi unutturmuşum. Başka işlerle konuşuyorum. Konuşup da polemiklerin içine girmem. Siyaseti bıraktım. Ankara'da şirketlere danışmanlık yapıyorum. Galatasaray'ın Seyrantepe projesine danışmanlık yapıyorum. Çalışmasaydım çocuklarımın okul taksitini ödeyemezdim. Artık geçmişin değil geleceğin temsilcisi olacağım. Siyasetin dışına başım dik olarak çıktım. Siyaseti bırakınca hiç param yoktu, alnımın akıyla bıraktım yani. Siyaseti rahmetli Özal'la birlikte yaptım. Türkiye'yi dolaştığım zaman, eserlerimizi görüp mutlu oluyorum." (Şaban Arslan / Yeni Şafak)