15-12-2021 11:28

Özet olarak Zümer suresinin 18. ayetini şu şekilde anlamak isabetli olacaktır: Tağuta kulluktan kaçınan müminler, doğal olarak ve müminin tanımı gereği, “söz” demeye tek layık olan Kur’an’ı dinler ve Kur’an’ın “en güzel” olan emir ve nehiylerine, öğütlerine, uyarılarına vd. tabi olurlar. Söz Kur’an’dır, “ahsen” olan da Kur’an’dır. “Söz” de, “en güzel” de Kur’an’a işaret etmektedir.

“Onlar ki Söz’ü dinlerler” (ellezîne yestemiûne’l-kavle) ifadesi, “sözleri dinlerler” anlamına gelmemektedir; zaten söz (kavl) kelimesi tekil ve harfi tarifli gelmiştir. Nitekim Ebu Cafer en-Nahhas (ö.338) “el-Kavl” kelimesini, (cins isim olarak ‘söz/görüş’ değil), Kur’an olarak açıklamaktadır. Kavl kelimesinin harfi tarifli gelmesi bu görüşü teyid etmektedir.
 
Özet olarak Zümer suresinin 18. ayetini şu şekilde anlamak isabetli olacaktır: Tağuta kulluktan kaçınan müminler, doğal olarak ve müminin tanımı gereği, “söz” demeye tek layık olan Kur’an’ı dinler ve Kur’an’ın “en güzel” olan emir ve nehiylerine, öğütlerine, uyarılarına vd. tabi olurlar. Söz Kur’an’dır, “ahsen” olan da Kur’an’dır. “Söz” de, “en güzel” de Kur’an’a işaret etmektedir. Nitekim Musa (as)’dan da, her şeyin açıklamasının bulunduğu levhalarda yazılı olanları kuvvetle tutması ve kavmine, en güzelini almalarını söylemesi istenmiştir. (A’raf, 145). Kur’an veya Tevrat’ın hükümlerinin “en güzeli”nden söz edilmesi, bazı hükümlerinin en güzel olmadıkları anlamına gelmez.
 
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !