17-11-2013 18:18

Abdi Keçeli Venhar`da `Veli ve Evliya` kavramlarını anlattı

Venhar da, cumartesi sohbetleri etkinliğin de bu hafta konuşmacı olarak Abdi Keçeli, veli evliya konusunu anlattı.

Abdi Keçeli Venhar`da `Veli ve Evliya` kavramlarını anlattı

Venhar da, cumartesi sohbetleri etkinliğin de bu hafta konuşmacı olarak Abdi Keçeli, veli evliya konusunu anlattı. Öteden beri ilahi kitapların(Tevrat,Zebur,İncil) ve bunlara bağlı kavramların değiştirildiğini isimlerin aynı kalmasına mukabil içeriğinin değiştirilerek yeniden insanlara servis edildiğinin altını çizen Keçeli, Kuranın değiştirilemediğini ancak kavramlarının değiştirilmeye çalışıldığı anlattı.



Konuşmasına veli kelimesinin tanımını vererek şöyle devam etti:

“Kur’an’ı Kerim’de veli/evliya kelimesi aynı kökten türeyen kelimelerle birlikte doksana yakın ayette zikredilmektedir. Bu ayetlerde; Yüce Allah’ın, Hz. Peygamber’in, Mü’minlerin, Zalimlerin, Kâfirlerin, Münafıkların, Müşriklerin, Yahudi ve Hristiyanların Ehl-i Kitap’ın, Şeytan ve Putların, dostlukları(Evliya) haber verilmektedir. Yani Kur’an, Veli/Evliya kelimelerini iman ve inkâr açısından değerlendirerek inanç ekseninde tespitlerde bulunmaktadır. 

“V-L-Y” kökünden türetilmiş, dost,(düşmanın zıddı) ahbap, yardımcı, taraftar, yol gösterici, koruyucu ve yakınlık anlamlarına gelir.
Çoğulu evliyadır. Kelime, Kur'an'da Allah'ın ismi olarak da kullanılmıştır. Ayrıca Hukuki anlamda ise, bir şahsın, bir ailenin bir çocuğun vs. her türlü hareket ve halinden sorumlu olan kimse demektir.
Kavram kuranda 24 defa tekil olarak (veli); 62 defa çoğul (evliya) olmak üzere toplam 86 defa geçmektedir. Hepside yukarıdaki anlamları içermektedir. 
Aynı kökten türeyerek azad edilen köle manasında kullanıldığı gibi efendi ve yakınlık anlamlarına da gelen “Mevlâ” ve onun çoğulu olan mevâlî kelimeleri ise Kur'an'da 21 âyette yer alır. Ancak Râğıb el-Isfehânî, velî kelimesini Allah ve kulun ortak sıfatı olarak kullanmasına rağmen mevlâ sıfatını yalnız Allah için kullanır.

Kur’an-ı Kerim’de geçen “Veli tekil ve çoğul olarak (evliya) yer aldığı seksen altı ayetin kırk altısında Allah’ın insanlara dostluğu, iki ayette insanların Allah’a dostlukları, on ayette insanlarla Şeytan arasındaki dostluk, diğerlerinde ise iyi veya kötüler arasındaki dostluklar için kullanılmıştır.”
Kur’an’daki, Veli/Evliya kelimesinin ıstılahi kullanımında ise; asabe, kan ve soy bağı unsurları bir kenara bırakılarak tamamen akıdevi özellik ön plana çıkarılmaktadır. dedi.

Kur’an, nuzül dönemi “Veli” geleneğinin, eksik ve olumsuz yanlarını tesviye ederek şeriat haline getirmiştir. Cahiliye döneminde bir Veli; yetimin bakımını üstlenerek ve ona kalan mirastan istediği gibi tasarrufta bulunarak kendi zevkine göre harcama yaparken ayet; “Yetimin malına, rüşdüne erinceye kadar, ancak en güzel bir niyetle yaklaşın. Verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü verilen söz, sorumluluğu gerektirir.” Şeklinde hukuki bir tanımla tevhidi bir yapılanma ortaya koymaktadır.

Bu tespitlere göre yeryüzündeki akideler iman ve küfür olarak iki kısma ayrılmaktadır. İman edenler bir gurubun, küfür/inkâr edenler ise diğer gurubun içerisine girmekte ve birbirlerinin dostu/yakını olmaktadırlar

İman cenahının velileri Allah peygamber ve müminler iken; inkar cenahının velileri şeytan,tagut, ve küfrün elebaşlarıdır.

Allahın veliliği:
Veli kelimesinden sonra Nasır, Şafi, mürşid gibi benzer manalara yer verilerek yardımcı, koruyucu, kurtarıcı, yüceltici, iyiliğe yöneltici olmasıda Allah’ın özelliklerindendir. Gerçek anlamda veli Allahtır. Biz dünya hayatında da, ahirette de sizin dostlarınızız
Velî” sözlükte bazen, seven, dost anlamıyla da kullanılır. Allah’ın isimlerinden olan Velî, birçok âyette ‘Nasîr/yardımcı’ ismi ile beraber geçmektedir. Velî kelimesinde yardım etmek, işini üzerine almak ile Nasîr/yardımcı ismi arasındaki bağlantı dikkat çekicidir. Allah (c.c.) hem Veli/insanların velâyetlerini üstlenendir, hem de onlara her açıdan yardım edendir (2/Bakara, 107, 120).

Peygamberin veliliği:
. “Sizin veliniz ancak Allah'tır, Resulüdür….onlar ki (iman edenler) Allah'ın emirlerine boyun eğerek namazı kılar, zekâtı verirler.”Maide/55 
Allah'tan Peygamberinden ve müminlerden başkasını dost ve sırdaş edinmeyenleri kendi ilmiyle ayırt etmeden, Allah'ın sizi kendi hâlinize terk edeceğini mi sanırsınız? Allah yapa geldiğiniz şeylerden haberlidir.“

Mü'minlerin veliliği:
Mümin erkeklerle mümin kadınlar da birbirlerini velileridir . Onlar iyiliği emreder, kötülükten alı korlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, Allah ve Resûlüne itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir. Şüphesiz Allah azîzdir, hikmet sahibidir. Allah, mümin erkeklere ve mümin kadınlara, içinde ebedî kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vâdetti. Allah'ın rızası ise hepsinden büyüktür. İşte büyük kurtuluş da budur.“Tevbe 71/72

İnkar tarafının velileri:


Şeytanın veliliği: Şüphesiz biz şeytanları, inanmayanları n dostları kıldık.”Araf/ 27“Şimdi siz, beni bırakıp da onu ve onun soyunu mu dostlar ediniyorsunuz? Oysa onlar sizin düşmanınızdır

Kfirlerin veliliği:

Kâfir olanlar da birbirlerinin dostlarıdır. Eğer siz onu (Allah'ın emirlerini) yerine getirmezseniz yeryüzünde bir fitne ve büyük bir fesat olur.”Enfal/73
Ayrıca müşrikler,Yahudiler, Hırıstıyanlar ve diğer batıl dinlerin tamamına şeytan velayet etmektedir.

Geleneksel İslam da veli:

Hemen burada şunu belirtelim ki toplumda veli veya evliya kelimesi, ne lügat manası, ne de Kur'an'da kullanıldığı mana ile değil; daha çok bu kelimeye sonradan olağanüstü anlamlar yüklenerek kullanıldığını ifade ederek konuşmasına şöyle devam etti..

Velî kelimesi öyle bir anlam kaybına uğratılmış ki Allah’ın ilahlığı yetmiyormuş gibi adeta Allah’a ait özellikleri bir kul üzerinde görmek ve o kulun Allah adına mülkte tasarruf etme yetkisine sahip olduğu anlayışı hasıl olmuştur. Bu tasarrufu elde eden(!) artık gizli bilgiler ile donanmış, zaman ve mekân mef’umunun dışında kalmış, Allah tarafından özel himaye gören kimse oluvermişdir. Tasavvuf geleneğinde genelde iki türlü veli’den bahsedilir. Biri gizlidir. Gaybi sırlara erdiği için kendini saklar, kim olduğunu bildirmez. Bunlar bazen hasta (ruhsal) olarak ortalıkta dolaşırlar, Anadolu da tabiri caizse “deliye veli” denmesi bu yüzden olsa gerek. Bazen dağlarda, bazen bağlarda, bazen de çarşı pazarlarda boy gösterirler. Genelde üstü başı yırtık dökük, saçı sakalı birbirine karışmış pejmurde bir vaziyette dolaşırlar. Dünya nimetlerinden yüz çevirmişlerdir. Bu yüzden bunlara halk arasında“Allah’ın makbul kulları da” denilir. Diğeri ise Herkes tarafından bilinen, tanınan ve sayılan Velîlerdir. Bunlar daha çok tarikat ve cemaat ileri gelenleridir. Bunlar ise, Gayb âlemi denilen görünmez, bilinmez yerlerden haberler getirir, insanların içini, içinden geçeni bilirler, Allah ile rahatça konuşup görüşerek müşkül olanların müşkülünü çözerler, kendilerine uyanlara garanti cennet vaadinde bulunurlar.(!) diyerek hem kuranın hemde geleneksel kültürün veli anlayışını ortaya koydu.
 
Konuşma soru ve cevaplar bölümünün ardında sona erdi.
 
(Venhar Haber)
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !