02-11-2010 12:58

Ahmed Kalkan `Din` kavramını anlattı

Ahmed Kalkan: Dini olmayan hiç kimse ve kurum yoktur. Çünkü herkesin bir hayat tarzı, her kurumun kendisine ölçü aldığı bir kurallar bütünü vardır. Biliyoruz ki, her din bir hayat şekli, bir yaşam nizamıdır. Kişi ve kurumlar ya hak din üzeredirler ya da bâtıl dinler üzeredirler.

Ahmed Kalkan `Din` kavramını anlattı

İslam ve Hayat

Kur'an Nesli Kültür Merkezi'nde Ahmed Kalkan'ın sunumuyla iki haftada bir Çarşamba akşamları gerçekleştirilen "Kavram Dersleri"nde bu hafta "Din" kavramı işlendi.

Kalkan, son dönemlerde çeşitli kişi ve kesimlerce dile getirilen "devletin dini olmaz", "paranın dini - imanı olmaz" türü açıklamaların cehalet ürünü olduğunu kaydederek, "Dini olmayan hiç kimse ve kurum yoktur. Çünkü herkesin bir hayat tarzı, her kurumun kendisine ölçü aldığı bir kurallar bütünü vardır. Biliyoruz ki, her din bir hayat şekli, bir yaşam nizamıdır. Kişi ve kurumlar ya hak din üzeredirler ya da bâtıl dinler üzeredirler" vurgusu yaptı.

Din kavramının ‘d-y-n’ kökünden geldiğini ve sözlükte "Üstünlük, egemenlik, itaat, zorlamak, itaatkâr olarak kendini bir güce teslim etmek, borçlanmak, boyun eğmek, hakkını almak, ödünç almak, boyun eğdirmek, egemenlik, idâre etmek" anlamlarına geldiğini kaydeden Kalkan, şöyle devam etti:

"Birinin emrine girmek, onun emrine amâde olmak, onun hâkimiyet ve otoritesi altında boyun eğmeyi kabul etmek, şeriat, kanun, yol, millet, âdet, taklit, hesaba çekmek, ceza veya mükâfat vermek de din kelimesinin anlamlarındandır. İsim olarak ‘din’ kelimesi şu mânâları kapsamaktadır: İyi ya da kötü karşılık; âdet ve alışkanlık; itaat, zillet, bağlılık, üstünlük sağlamak, galip gelmek; hâkimiyet, mülk ve hüküm; bir şeye zorlamak; itaat etmek, ya da tersi olarak isyan etmek; bir şeyi alışkanlık haline getirmek; şeriat ve millet, yani tevhid inancı."

Ahmed Kalkan, yaşadığımız toplumda herkesin kendine göre bir "din" tanımı bulunduğunu ifade ederek, "Din konusunda genel kanaatin 'dinin Allah ile kul arasında bazı ilişkileri tanzim eden, namaz, hac, oruç gibi ibâdetlerin nasıl yapılacağını açıklayan görüşler manzûmesi olduğu' şeklindedir. Halk kitlelerinin olduğu kadar, resmi ideolojinin din tanımı da budur. Bu anlayışa göre din, insanların sadece âhiretini ilgilendiren bir hâdisedir. Bu hâdisede insanlarla Allah arasına girmek; politik çıkarlar için dinî duygulardan faydalanmak, en açık ifadesiyle dini istismar etmektir. Yine bu anlayışa göre, çağdaş devlet yönetimi, on dört asır önceki dinî hükümlerle değil; yine çağdaş ve medenî olan hükümlerle mümkün olacaktır. Rabbimiz, din gerçeğini kendi çıkarlarına göre tanımlamaya ve yorumlamaya kalkışanlara, "De ki: 'Allah’a dininizi siz mi öğreteceksiniz?' Oysa Allah, göklerde ve yerde olanları bilir. Allah her şeyi bilendir." ayetiyle cevap vermektedir." ifadelerini kullandı.

Kalkan şöyle devam etti: "Bir hayat şekli, bir dünya görüşü, bir yol, bir yaşam tarzı olarak ifade ettiğimiz şeyin en kısa adı "din"dir. Din kavramı, bütün bunları kuşatmaktadır. Herhangi bir toplumun, cemaatin veya bir ferdin dünya görüşü, gittiği yol ve yaşam tarzı Allah’ın hükümlerine göre belirleniyor, bu İlâhî hükümlere göre şekil alıyor ise, bu toplum, bu cemaat veya bu fert İslâm dini üzeredir. Dini olmayan hiç kimse ve kurum yoktur. Çünkü herkesin bir hayat tarzı, her kurumun kendisine ölçü aldığı bir kurallar büütün vardır. Biliyoruz ki, her din bir hayat şekli, bir yaşam nizamıdır. Bu yaşam nizamının içinde âhiretle ilgili boyut olduğu gibi, dünya ile ilgili boyut da bulunmaktadır. Hatta ve hatta dünyevî boyut, pratik düzlemde uhrevî boyuttan çok daha önce gelmektedir. Çünkü uhrevî boyuta yönelmek, meselenin dünyevî boyutu çözümlendikten, daha açık bir ifadeyle kişinin ayakları dünyada yere bastıktan sonra gerçekleşmektedir."

Seminer, dinleyicilerin soru ve katkılarıyla ve 10 Kasım 2010 Çarşamba günü, saat 20.00'da "Tesettür" kavramının işleneceği duyurusuyla sona erdi.

YORUMLAR
  • Coşkun Uzun   03-11-2010 14:06

    Aslında hepimiz biliyoruz paranın da devletin de dinlerinin ve imanlarının olduğunu/olması gerektiğini. Ne derler 'gavurun yattığı yeri hepimiz biliyoruz' ama söylemek/konuşmak istemiyoruz. Akçalı iş ve ilişkiler içinde olanların işine gelmeyen gerçekler, sanırız bir gün mızrak çuvala sığmayınca değil, (çünkü zaten sığmıyor) 'zülfüyâra' dokununca daha iyi anlaşılacak. Bir zamanlar güneydoğuda PKK karşıtı bir konum alan (bir gurup) müslümanlardan devlet o gün için rahatsız olmuyor, düşman kategorisinde görmüyor ve onlara karşı sesini çıkartmıyordu. Hatta dağda karşılaştıklarında birbirlerini uzaktan selamlaştıkları bile rivayet edilir. Ne zaman ki iş değişti ve 'zülfüyâra' dokunmaya başladı işte o zaman her şey değişti alt üst oldu. Gün olur devran değişir, keser döner, sap döner, hesap döner o zaman bu dediklerimiz daha iyi anlaşılır. Lokman hekim’in dediği gibi bazılarıyla dost olmaya, yakın durmaya gelmez. Fazla yaklaşırsanız sizi güneş gibi yakar geçer. Onun için, kime yakın olup kimden uzak olacağımızı sadece ilahi ölçüler belirlemelidir, gündem, konjonktür, popülist politikalar, sistem içi derin ilişkiler değil diyoruz. Bir zamanlar ‘Akıl ve Nâs’la mı, yoksa Duygu ve Hislerle mi’ diye soranlar, çoktandır bazı cazibe merkezlerinin ilgi ve çekim alanına girmişler, can ciğer kuzu sarması olmuşlar da kimseciklerin uyanmasını istemiyorlar. Uyanmasınlar diye de Devlet ve Adalet kavramına abanıp, Hayat memat mesele olan İslami mücadeleyi örseliyorlar. Para da, Devlet de hayatın kuralarına tabi/bağlıdırlar. Ya dinli ya da dinsizdirler. Biz bunu bilir bunu söyleriz. Kimsenin eksiğini kusurunu arıyor değiliz fakat işin doğrusu baltanın sapı içimizi acıtıyor vesselam. Orada olmak isterdik. Ağzınıza sağlık hocam.

  • ADEMOĞLU   02-11-2010 20:10

    Yazınızı ve yazılarınızı büyük bir hayranlıkla okuyorum.Allah razı olsun yaşadığımız cografyanın insanları din olgusunu biraz öğrendi sanırım. çünkü dini beli olmayan mevcut sistemde hüküm olanlara oy verenler inşallah onlarında dinlerini bu sistemde unutup sistemim atalarının dinine tabi olduklarını görürlerde tavırlarını belirlerler.Din Allahın ve hüküm Allahın deyip kukların maskelerini düşürürler .

  • zülküf arslan   02-11-2010 19:13

    Başbakan LAİK DEMOKRATİK KEMALİST düzene bağlı. Ayrıca başbakanın bağlı olduğu hüküm kitabıda anayasa kitapçığındada evet DİN YOKTUR,bunun için başbakanın böyle konuşması bu tür sözler söylemesi kadar normal bir durumda yok, öNEMLİ OLAN ŞU kimliğinde İSLAM yazan ve bu coğrafyada yaşayan yaklaşık yüzde doksanın DİNİNDEKİ PARANIN HÜK MÜ NE.... islam dinini kabul eden için EKONOMİDE mülk[para nın hükmü] ALLAHINDIR. BENİMLE TAYİP ERDOĞANIN PARANIN DİNİ OLMAZ ANLAYIŞIMIZIN ARASINDAKİ FARK hak ile batıl kadar dır.. la eerdoğan,la şirk anayasası...İLA ALLAH

  • Ahmet Örs   02-11-2010 18:35

    ama başbakan "paranın dini imanı olmaz" demişti!