Çamlarla iman devrilir mi?
İnanç kavramının sınırını sadece Allah çizer. Kâfirin, münafığın ya da mü`minin sınırlarını da Allah çizer. İnsanın müdahalesi yoktur. Yetişme tarzımıza, bulunduğumuz ortama, kişilerin yorumuna göre din yoktur. Hıristiyan Hıristiyandır, Müslüman Müslümandır, dinsiz de dinsizdir. Bunun ortasında bir düşünce ve inanç yoktur.
Duran KÖMÜRCÜ / Vakit
Hıristiyanların yılbaşısı gelince korkum dağları aşar. Endişe, sıkıntı ve keder belimi büker. İnsanların madde için ne hallere girdiğine, nefis için neler yapabileceğine şahit olurum.
İnancın özüne inmeyenlerin inançsızlığını bütün varyantlarıyla seyrederim.
İnanç kavramının sınırını sadece Allah çizer. Kâfirin, münafığın ya da mü'minin sınırlarını da Allah çizer. İnsanın müdahalesi yoktur. Yetişme tarzımıza, bulunduğumuz ortama, kişilerin yorumuna göre din yoktur. Hıristiyan Hıristiyandır, Müslüman Müslümandır, dinsiz de dinsizdir. Bunun ortasında bir düşünce ve inanç yoktur.
Bu durumu dile getirince, yobaz, çağdışı oluruz da, inançlar arasında dans edenler ise çağdaş olurlar. Şunu bilmek istemezler, dinin kurallarını insanlar koymazlar. Allah koyar. Peygamberi vasıtası ile bildirir. İnsanlar da o kurallara uyarlar.
Bizim inancımızın esası şehadettir. “Ben Allah'a ve O'nun Resulü'ne inandım, ne getirmiş ise onu tasdik ettim” diyen bir kimse, Kur'an ve sünnetin dışına kayamaz. Kayarsa inancından da kayar. "Ben Müslümanım, ama yılbaşı gecesinde eğleniyorum. Noel Baba şekline girer, çamları süsleyerek Noel'i beklerim. Hıristiyani eğlenceleri yaşamak kalbimdeki imanı mı alır?" diyemez.
Peygamber Efendimiz; "Aşure günü oruç tutanlara hitaben, onlara muhalefet edin, bir gün evvel bir gün sonra olmak üzere üç gün oruç tutun." demiştir.
Allah'ın Resulü, Medine'ye teşriflerinde Medinelilerin eğlenip oynadıkları iki gün için;
"Bu günler neyin nesidir?" dedi. Ashab;
"Biz cahiliyye devrinde bu günlerde eğlenirdik ya Resulallah" dediler. Allah'ın Resulü;
"Şüphesiz Allah size bu günlerin yerine daha iyilerini, kurban ve fıtır günlerini (Kurban ve Ramazan Bayramı'nı) verdi" buyurdu.
Rasulullah; "Kim bir kavme benzerse onlardandır" ifadesi ile başkasına benzemenin yasak olduğunu ifade etti. Müslüman Müslüman gibi olmalı, Müslüman inancının misyonunu taşımalıdır.
Ebu Davud şerhinde Hanefi alimlerinden Ebü Hıfs el-Kabir; "Nevruz gününde, o günü tazim maksadı ile müşrike hediye olarak bir yumurta dahi veren kimse kâfir olur", yine Hanefi alimlerinden Hasan b.Mensur da, "Nevruz günü başka günlerde olmadığı bir şeyi satın alan veya kâfirlerin saygı duydukları gibi saygı duyarak hediye veren kimse kâfir olur." demişlerdir.
Alimlerin Nevruz'u örnek göstermeleri, o gün kendilerine yakın olan Hıristiyanların Nevruz'u bayram olarak görmelerindendir. Bugünün Noel ve yılbaşılar, yumurta bayramlarının onlardan farkı yoktur. Maksat, onlara benzememek, onlara özenmemek, onların hürmet ettiklerine hürmet etmemektir. Yani İslâmî kimliktir. O kimliği korumaktır. Taşıdığı imanın misyonunu muhafazadır. Peygamber Efendimiz; "Bir kavme benzeyen onlardandır" buyururken, bu hususiyeti açıklığa kavuşturur. Müslümanın, Müslüman dışında dostu yoktur.
Allah; "Ey iman edenler. Benim ve sizin düşmanınız olan kâfirleri kendilerine sevgi beslediğiniz dostlar edinmeyin" buyurur. Başkaları ile dost olma sınırı, İslâm'dan uzaklaşmak ile başlar. “Bu yılbaşıdır, eğleniyoruz. Bu Noel'dir, çocukları eğlendiriyoruz. Bu çamdır, eve yeşillik getiriyoruz. Kardanadam yapıp yavrularımızla iyi saatler geçiriyoruz. Horozlarla besliyoruz”...
Bu durum eğlencenin dışına çıkıyor. Hıristiyanlık sevgisi veriyor. Kendi dinini bilmeyen yavrulara Hıristiyanlık aşısı yapılıyor. Buna sebep olan da anne ve baba oluyor. Televizyonlardaki şaklabanlıklara gülücükler dağıtırken, gelecek neslimizi kaybediyoruz. Eğlence ile başlayan, dinsizlikle netice buluyor. Çünkü dinsizliğin hakim olduğu basın, toplumun nabzını elinde tutuyor. Erotizme ve arzulara hitap etmekte, materyal ile beslenmektedir. Milli Piyango'ya olan itibar inanca sadakati göstermektedir. Taviz tavizi getirir. Bir yerde haram hakim ise helali dışarı atar. Kültürler de kendi kültürlerinin dışındakileri kovar. Peygamber Efendimiz; "Kişi sevdiği ile beraberdir" emriyle de İslâm'dan başkasını sevenin onunla beraber olduğunu vurgular.
Basit bir eğlence olarak görülen bu tür davranışlar eğlenceyi aşar, inançsızlığı getirir. Halkı Müslüman olan bir toplumda trilyon ikramiye veren piyangonun, satılan biletleri fiyatlara bölünce alanın kaç milyon insan olduğu ortaya çıkar. Her yıl artan bu duygusuzluk beni ürkütüyor. Yılbaşları gelirken tedirgin oluyorum. Çamlarla beraber imanların devrildiğini hissediyorum.
Hıristiyanların yılbaşısı gelince korkum dağları aşar. Endişe, sıkıntı ve keder belimi büker. İnsanların madde için ne hallere girdiğine, nefis için neler yapabileceğine şahit olurum.
İnancın özüne inmeyenlerin inançsızlığını bütün varyantlarıyla seyrederim.
İnanç kavramının sınırını sadece Allah çizer. Kâfirin, münafığın ya da mü'minin sınırlarını da Allah çizer. İnsanın müdahalesi yoktur. Yetişme tarzımıza, bulunduğumuz ortama, kişilerin yorumuna göre din yoktur. Hıristiyan Hıristiyandır, Müslüman Müslümandır, dinsiz de dinsizdir. Bunun ortasında bir düşünce ve inanç yoktur.
Bu durumu dile getirince, yobaz, çağdışı oluruz da, inançlar arasında dans edenler ise çağdaş olurlar. Şunu bilmek istemezler, dinin kurallarını insanlar koymazlar. Allah koyar. Peygamberi vasıtası ile bildirir. İnsanlar da o kurallara uyarlar.
Bizim inancımızın esası şehadettir. “Ben Allah'a ve O'nun Resulü'ne inandım, ne getirmiş ise onu tasdik ettim” diyen bir kimse, Kur'an ve sünnetin dışına kayamaz. Kayarsa inancından da kayar. "Ben Müslümanım, ama yılbaşı gecesinde eğleniyorum. Noel Baba şekline girer, çamları süsleyerek Noel'i beklerim. Hıristiyani eğlenceleri yaşamak kalbimdeki imanı mı alır?" diyemez.
Peygamber Efendimiz; "Aşure günü oruç tutanlara hitaben, onlara muhalefet edin, bir gün evvel bir gün sonra olmak üzere üç gün oruç tutun." demiştir.
Allah'ın Resulü, Medine'ye teşriflerinde Medinelilerin eğlenip oynadıkları iki gün için;
"Bu günler neyin nesidir?" dedi. Ashab;
"Biz cahiliyye devrinde bu günlerde eğlenirdik ya Resulallah" dediler. Allah'ın Resulü;
"Şüphesiz Allah size bu günlerin yerine daha iyilerini, kurban ve fıtır günlerini (Kurban ve Ramazan Bayramı'nı) verdi" buyurdu.
Rasulullah; "Kim bir kavme benzerse onlardandır" ifadesi ile başkasına benzemenin yasak olduğunu ifade etti. Müslüman Müslüman gibi olmalı, Müslüman inancının misyonunu taşımalıdır.
Ebu Davud şerhinde Hanefi alimlerinden Ebü Hıfs el-Kabir; "Nevruz gününde, o günü tazim maksadı ile müşrike hediye olarak bir yumurta dahi veren kimse kâfir olur", yine Hanefi alimlerinden Hasan b.Mensur da, "Nevruz günü başka günlerde olmadığı bir şeyi satın alan veya kâfirlerin saygı duydukları gibi saygı duyarak hediye veren kimse kâfir olur." demişlerdir.
Alimlerin Nevruz'u örnek göstermeleri, o gün kendilerine yakın olan Hıristiyanların Nevruz'u bayram olarak görmelerindendir. Bugünün Noel ve yılbaşılar, yumurta bayramlarının onlardan farkı yoktur. Maksat, onlara benzememek, onlara özenmemek, onların hürmet ettiklerine hürmet etmemektir. Yani İslâmî kimliktir. O kimliği korumaktır. Taşıdığı imanın misyonunu muhafazadır. Peygamber Efendimiz; "Bir kavme benzeyen onlardandır" buyururken, bu hususiyeti açıklığa kavuşturur. Müslümanın, Müslüman dışında dostu yoktur.
Allah; "Ey iman edenler. Benim ve sizin düşmanınız olan kâfirleri kendilerine sevgi beslediğiniz dostlar edinmeyin" buyurur. Başkaları ile dost olma sınırı, İslâm'dan uzaklaşmak ile başlar. “Bu yılbaşıdır, eğleniyoruz. Bu Noel'dir, çocukları eğlendiriyoruz. Bu çamdır, eve yeşillik getiriyoruz. Kardanadam yapıp yavrularımızla iyi saatler geçiriyoruz. Horozlarla besliyoruz”...
Bu durum eğlencenin dışına çıkıyor. Hıristiyanlık sevgisi veriyor. Kendi dinini bilmeyen yavrulara Hıristiyanlık aşısı yapılıyor. Buna sebep olan da anne ve baba oluyor. Televizyonlardaki şaklabanlıklara gülücükler dağıtırken, gelecek neslimizi kaybediyoruz. Eğlence ile başlayan, dinsizlikle netice buluyor. Çünkü dinsizliğin hakim olduğu basın, toplumun nabzını elinde tutuyor. Erotizme ve arzulara hitap etmekte, materyal ile beslenmektedir. Milli Piyango'ya olan itibar inanca sadakati göstermektedir. Taviz tavizi getirir. Bir yerde haram hakim ise helali dışarı atar. Kültürler de kendi kültürlerinin dışındakileri kovar. Peygamber Efendimiz; "Kişi sevdiği ile beraberdir" emriyle de İslâm'dan başkasını sevenin onunla beraber olduğunu vurgular.
Basit bir eğlence olarak görülen bu tür davranışlar eğlenceyi aşar, inançsızlığı getirir. Halkı Müslüman olan bir toplumda trilyon ikramiye veren piyangonun, satılan biletleri fiyatlara bölünce alanın kaç milyon insan olduğu ortaya çıkar. Her yıl artan bu duygusuzluk beni ürkütüyor. Yılbaşları gelirken tedirgin oluyorum. Çamlarla beraber imanların devrildiğini hissediyorum.
YORUMLAR
-
erkam 24-12-2007 19:16
hemen hemen başından beri takip ediyorum diyebilirim..bazen islami hassasiyeti olan yayımlar hakkında çıkan haberler(ki onda da hak vermeme rağmen) hoşuma gitmiyordu. şimdi örnek vermeye gerek yok.. ama islamvehayat ın doğru yolda olduğunu gördüğümü söyleyebilirim..inşalalh böyle devam eder...