07-08-2010 13:11

Çözüm liberal değil Müslümanca bir sivilleşmede!

Sakarya’daki 256. başörtüsü eyleminde `Evet, sivilleşme projesinin aslında toplumu liberalleştirme projesi olduğunu fark etmemiz gerekmektedir. Proje, İslami değerlerle çatışma yerine içini boşaltarak değerleri etkisiz kılmayı hedeflemektedir. Bu proje mi Müslümanların desteğini hak eden?` denildi

Çözüm liberal değil Müslümanca bir sivilleşmede!

İslam ve Hayat

Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu, her Cumartesi yaptığı eylemlerinde 256. haftayı geride bıraktı. Şehir merkezindeki Bulvar AKM önünde gerçekleşen eylemde basın açıklamasını platform adına Diriliş Saati dergisinden Ömer Faruk Şimşek okudu. Açıklamada Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın eşlerinin başörtülü olmalarından ötürü yapılan suç duyurusuna verilen takipsizlik kararı “Askeri vesayet sisteminin tartışmaya açıldığı şu dönemde, bu tarz girişimler kendilerini bu ülkenin sahibi zanneden sivil darbecilerin ne denli rahatsız olduklarının göstergesidir.” şeklinde yorumlandı.

Şimşek, ayrıca YAŞ kararlarını “YAŞ hemen her yıl inancından dolayı orduyla ilişkisi kesilen, yargısız infaza maruz kalan ordu mensuplarının sayısı dolayısıyla kamuoyu gündemine gelmekteydi. Bu yıl ise YAŞ toplantısı ve kararları özellikle darbecilik şüphelisi ordu personelinin durumu dolayısıyla merak uyandırdı. Neticede Şura’dan çıkan kararlarda sivil iradenin yargı kararlarına uyulması konusundaki tavrı etkili oldu ve Balyoz sanıkları terfi alamadı.” şeklinde değerlendirdi.

LİBERAL YA DA BATILI SÖYLEME HAYIR!

Referandum ve  sivilleşme tartışmalarına ilişkin olarak basın açıklamasında yer alan bölüm ise şu şekildeydi:

Sivilleşme talebi bugün sadece Türkiye’de değil, dünyanın dört bir yanında egemenlerin ağızlarından düşürmedikleri demokratikleşme safsatasıyla beraber anılmaktadır. Dolayısıyla sivilleşme cicili bicili bir şekilde topluma sunulmakta ve destek de bulabilmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki, liberalizmin kıskacından sıyrılamayarak gerçekleştirilmeye çalışılan bu süreç, Müslümanlar için kendi kısır döngüsünü oluşturacaktır.

Maalesef günümüzde; toplum tasavvurunun sekülerleştiği, taleplerin buna göre şekillendiği bir süreç söz konusudur. İslami hassasiyetler adına talepte bulunanlar toplumsal dinamikleri tanımlarken liberal ve batılı jargonu kullanmaya devam ettikleri müddetçe İslam’a referansla bir sivilleşmeden bahsedemeyeceğiz. Aile anlaşmazlıklarımız için bile belirleyici olarak İslam Hukuku yerine AB standartlarının öne çıkarılmasını dillendiren Müslüman kimlikli sivil toplum kuruluşlarının olması çok manidardır.

Eğer bizim birey ve toplum olarak davranış ve ilişki biçimlerimizi İslam belirlemiyor ise, bu alan seküler AB standartları mantığına teslim edilmişse, hangi değişimden/dönüşümden bahsettiğimizi çok dikkatli sorgulamamız gerekmektedir.

SİVİLLEŞME Mİ? LİBERALLEŞTİRME PROJESİ Mİ?

Eğer bu sorgulamayı yapmazsak ne olacak? Evet, belki askeri darbe geleneğini yargılayarak sivilleştiğimizi zannedeceğiz. Adaleti hâkim kılmayı şiar edinmiş Müslüman birey ve toplumun özel okullar üzerinden zengin çocuklarına tanınan ayrıcalık ve buna bağlı olarak oluşan eğitim eşitsizliğini hazmetmesi mümkün müdür?

Yine taşeron firmaların oyuncağı haline gelen ve bütün sendikal hakları gasp edilen emekçilerin maruz kaldığı zulmü kabul etmesi mümkün müdür? Her türlü ahlaksızlığın sokaklarda kol gezmesi karşısında susması mümkün müdür?

Önermeleri çoğaltabiliriz. Evet, sivilleşme projesinin aslında toplumu liberalleştirme projesi olduğunu fark etmemiz gerekmektedir. Proje, İslami değerlerle çatışma yerine içini boşaltarak değerleri etkisiz kılmayı hedeflemektedir. Bu proje mi Müslümanların desteğini hak eden?

Dolayısıyla tekrar tekrar şu noktanın altını çiziyoruz ki; ülkemizin içerisine girdiği sivilleşme sürecinin liberal düşünceye teslim edilmesi, toplumsal projelerimizin batı menşeli olması anlamına gelecektir.

Referanslarımızı İslami kavramlar üzerinden veremez isek, gerçek manada bir eksen kayması yaşanması kaçınılmazdır. Eksen kayması kavramının pek popüler olduğu bu günlerde, Müslümanlar kazanımlarının yanı sıra kaybettikleri şeyleri de düşünerek, yaşadıkları ve yaşamaları muhtemel olan kültürel/ahlaki/ekonomik/siyasi eksen kaymalarını bir kez daha sorgulamalıdırlar."

YORUMLAR
  • İrfan Toker   10-08-2010 19:26

    Yazının başlığı bence bir mantık hatası içeriyor.Çünkü sivil kavramının aslı askeri olmayan değil,dini olmayandır.Bir İngilizce sözlüğe baktığınızda 'civil wedding' resmi,yani dini olmayan nikah,yine 'civil law' ise medeni,yani dini olmayan hukuktur.Dolayısıyla müslümanca bir sivilleşme,nerdeyse dininden vazgeçme manasına gelir.Yine 'sivil darbeci' ifadesinden anlaşılacağı üzere sivilliğin pek öyle matah bir kavram olmadığı anlaşılabilir.Niyet sahih ama dil önemli.

  • ZÜLKÜF ARSLAN   10-08-2010 10:59

    İslamda kadınların kazanması gereken bir iffet değil,koruması gereken bir iffetleri vardır.Ama nedense kadınlar ve islami çalışmalar içerisinde olanlar bu durumu kazanmaya dair bir metoda yönelmiş ve bu tür bir rabbani değilde,beşeri bir metodla çalışmakta ve bundanda bi sonuç elde edememekteler. ne olursunuz artık yeter İSLAMIN METODU ALLAHIN METODUDUR,İNSANLARIN DEĞİL VE bu metod peygamberlerin dahi insiyatifine bırakılmamışken günümüz aktivistleri ne yapmanın peşindeler vallahi bilemiyorum.. kuranda hz meryemin olayını iyi tefekkür etmek lazım kadınlar konusunda yani yetiştirilme hususu olarak. Türkiye coğrafyasında baş örtücü mücadelesi İSLAMİ Bİ MÜCADELEDE DEĞİL DİR.Çünkü baş örtüsüyle müşrik yetiştirme okullarında karma bi eğitimin sonucunda yine karma bi çalışma ortamı çıkartılıyor ve kadın erkek olsun ilk başta ayetin dediği gibi , ERKEKLER NAMUSLU,KADINLARDA İFFETLİ OLMALIDIRLAR...Ve bu durumlarını korumalıdırlar. yani okumuş bir hekim olmaktansa korunmuş meryemler,mustafalar,aliler olmalıyız. ve dinleri ile dünyaları arasında tercih yapmaya bırakılanlar DİNLERİNİ TUTUP ,DÜNYALARINDAN TAVİZ VERMELERİ GEREKİR,dinlerinden değil.. HİCREDLER BUNA ÖRNEKTİR.... SAYGILAR SUNUYORUM...