Ömer YANIK

18 Ocak 2009

FİLİSTİN VE İSLAM KARDEŞLİĞİ

Yaratılmışların en güzele ve  en şereflisi olarak yaratılan insan bir arada yani toplum içinde yaşamaya mecburdur. Yüce dinimiz insanın huzur ve mutluluğu için toplumsal hayatı düzenleyen hükümler koymuştur. Bu hükümlerden biri de birlik ve beraberlik içinde bulunmaktır.

Resulullah efendimiz şöyle buyurur: “Birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamette, birbirlerine şefkatte müminlerin durumu bir beden misali gibidir. Onda bir organı rahatsız olsa diğer organlar da uykusuzluk ve acı çekmede ona iştirak ederler. (Müslim-Birr 17)

Yine Muharrem ayındayız. Kerbelanın yaşandığı “Haram Aylardan” birindeyiz. Filistinde sanki tarih tekerrür ediyor. Gazze de akan masum bebek kanlarının, parçalanmış insan vücutlarının Hüseynîlerin kanlarına karıştığı bir anı yaşıyoruz. Müslüman olmak ilgili olmaktır, dikkatli olmaktır, duyarlı olmaktır ve en önemlisi şahit olmaktır. İnsanlık olarak son yüzyılda yaşadığımız, şahit olduğumuz olayların insanlara insanlığı unutturacak kadar vahşileşmiş olduğunu görüyoruz. İsrail binlerce masum insanı hergün öldürürken diğer Müslümanların rahat yatıp uyuması doğru değildir.

Gazzede; yaşlı, hasta, çocukların da içinde bulunduğu yüzlerce insanın ölümüne sebep olan bu çirkin saldırı hangi din ve inançtan olursa olsun vicdan sahibi herkesi derinden yaralamıştır. İnsanlık mahcup olmuştur.

Her ne kadar “savunma hakları”, “terörü önleme”, “medeniyet çatışması” gibi bir takım gerçeği yansıtmayan ifadelerle sunulmaya çalışılsa da bu saldırı, Filistinlilere yapılan bir zulümdür. Orantısız güç kullanımıdır. Hiçbir ahlaki, insani, vicdani ve hukuki zemini olmayan bir vahşettir.

Atılan her bomba aslında zalimlerin kendi düzenlerinin yıkımına attıkları bir kıvılcımdır. Kundaktaki çocukların, camideki insanların, çarşıda pazarda çalışanların kanları aslında zalimlere doğru kabaran, tufanın dalgalarıdır. Bu dalga, İstanbul’da, Kahire’de, Diyarbakır’da, Tahran’da, Konya’da, Bağdat’ta “Bütün mazlumların kardeş” olduğunu sahte ayrılıkların sonunun geldiğini, ırkların, dillerin ve mezheplerin “İslam Kardeşliğine” engel olamayacağını binlerce kimsenin ağzından ve yüreğinden haykırmıştır.

Zulüm ancak mazlumların birlikteliğini çoğaltır. Gazze’ye atılan her bomba aslında Filistin’i yok etmiyor Gazze’yi çoğaltıyor. Dünyanın her yerinde yaşayan Müslümanlar Gazze’yi tanıyor ve biliyor artık. Çünkü her yerde her dilde  artık Gazze var.

Filistin’e atılan her bomba, akıttığı her damla kan, bu zulme sessiz kalmanın gözlerine, kulaklarına ve vicdanlarına isabet ediyor. Görmeyen gözler daha da körleşiyor, işitemeyen kulaklar daha da sağırlaşıyor, titremeyen vicdanlar daha da taşlaşıyor. Filistinli bebeği kundağında öldüren her füze, Avrupa’nın temsil ettiği bütün medeniyet değerlerini de vuruyor. Onların iç yüzünü ve ikiyüzlülüklerini de açığa çıkarıyor.

Filistin’de yaşananlara seyirci kalmayıp, sorunları teşhis etmek, zalimleri kınamak,  hasta ve yaralılara yardım elini uzatmak, şehitlere dua etmek hem insani hem de İslami görevimizdir. Bizlere düşen, dünyada olup bitenlere kayıtsız kalmadan, dua ile, gözyaşı ile ve yapabileceğimiz maddi yardımlarla, Filistin’deki kardeşlerimize destek olmaktır. Madden ve manen din kardeşlerimizden yardımlarımızı esirgemeyelim.