İhsan NECİBOĞLU
GÜLDÜREN TEMEL AĞLATAN TEMEL Mİ OLDU!
GÜLDÜREN TEMEL AĞLATAN TEMEL Mİ OLDU!
Hrant Dink'i öldürenler, niye öldürdüklerini biliyorlar. Bunda su götürür bir taraf yok ve kimse de bundan kuşku duymuyor. Ama Hrant Dink'in öldürülmesi üzerine bu menfur cinayet üzerine/üzerinden siyasal bir anlam yükleme ve rant sağlama kaygısıyla hareket edenler, neye kastettiklerini biliyorlar mı peki?
Her şeyden önce, Hrant Dink'in, vasiyeti ile, cenazesinin bir gösteriye alet edilmemesi konusunda gösterdiği duyarlılığı takdirle karşıladığımızı belirtmeliyiz.
Fakat aksine, ancak cenazenin ve bir insan hayatının ulvîliğini anlayamayacak bir “ruhsuzluk” hâli ile malul olan Türkiye'deki çevreler (siyasal bir anlam yükleyenler ve rant peşinde olanlar), Hrant Dink cinayetini şov yapmak için bulunmaz bir fırsat olarak değerlendirmekte en küçük bir sıkıntı bile yaşamadılar.
Cenaze dolayısıyla taşınan “Hepimiz Hrant Dink'iz” ve “Hepimiz Ermeniyiz” başlıklı pankartlar, meseleyi ne kadar çığırından çıkardığımızı, ölçüyü ne kadar kaçırdığımızı göstermek için yeterliydi.
Özellikle de Türkiye’deki bazı çevrelerin her şeyi toptan ele alma ve kategorize etme yönündeki cömert tavrı burada da kendini gösterdi. Bundan bir müddet önce, rahip Santora cinayeti ve Tayad’lıların linç edilmesi girişiminde de Dink cinayetinde sonra olduğu gibi Trabzon üzerine olmadık yorumlar yapıldı.
Evet, meselenin önemli bir boyutu Trabzon ve halkı üzerinde kurulmak istenen ve oradan tüm Türkiye geneline yayılmak istenen kimliksizleştirme, ruhsuzlaştırma kampanyalarıdır.
Medya denilen etki gücünün köşe tutmuş kalemlerinin (sol, liberal, renksizler vs.) birçoğunda Trabzon’a ve halkına karşı insafsız yorumlar göze çarpmakta. Oysa Trabzon bahsi daha önce nasıl da farklıydı. Bugün Trabzon’u hedef tahtasına oturtanlar düne kadar yazılarının bir yerinde bir temel fıkrası anlatmaktan ve ah bu temel ne büyük insan “sululuğunu” göstermekten kendilerini alamıyorlardı.
Bu insanlara sormak gerek: No oldu da, birkaç olayı bahane ederek Trabzon’u hedef tahtasına oturttunuz? Güldüren Temel, birden bire ağlatan Temel mi oldu?
Televizyonlarda bol keseden atıp tutanlar, gazetelerde bir takım köşeleri işgal edenler, özellikle de “Hepimiz Ermeniyiz” pankartının aslında berbat bir milliyetçilik kışkırtması yaptığını kavramaktan gerçekten aciz kişiler mi/ydi?
Dahası, cinayet sonrasında özellikle sol-liberal çevrelerin Türkiye'de dînî azınlıklara, özellikle de Hıristiyanlara ne kadar eziyet edildiğini söyleyip durmaları kimsenin gözünden kaçmadı. Oysa bu ülkede başka dinden olanlar değil, asıl Müslüman çoğunluk eziyetlere, yasaklara hem de nefesi tıkanacak kadar büyük baskı ve sindirme operasyonlarına maruz kalıyor.
Bu ülkede, bir yalan uğruna, saçma sapan saplantılar ve paranoyalar adına İslam’ın izleri silinmeye çalışılıyor; ama kimsenin kılı kıpırdamıyor hâlâ. İslam’ın bu toplumun yegane kurtuluş reçetesi ve kardeşlik bağı olduğunu görmüyor muyuz? Bunu göremiyor olmalıyız ki, hâlâ bu toplumda İslâm'ın sunduğu ne kadar değer ve kurum varsa yok etmek için elinden gelen her şeyi yapmakta hiç bir sakınca görmeyen yöneticiler ve fütursuzca bunu talep eden medyaşörler var.
Batı karşısında aşağılık kompleksiyle malul söz konusu yönetici ve medyaşörlerin bilmeleri gereken temel husus şu: 5763 yıllık kayıtlı İnsanlık tarihinde sadece Müslüman toplumlar (tüm Peygamberlerin gerçek tabileri Müslümandılar), gayr-ı Müslimlere insanca yaşayabilme imkânları sunmuşlardır.
Bunu ne zaman idrak edecekler?