Güçlü kadınlar neden mutlu değil?
Kadınlara ‘’güç’’ altın tabakta öyle sunuluyor ki güçlü olmak eşittir mutlu olmak gibi algılanıyor. Güç gelirken mutluluk da tıpış tıpış peşinden gelecek havası çiziliyor. Fakat çoğu zaman ‘’güç’’ yalnız geliyor, gelirken de mutluluğu beraberinde getirmiyor, hatta kimilerinde var olan mutluluğu da götürebiliyor.
‘’Yumuşak huyluluktan mahrum olan
Her hayırdan mahrum olur’’
Hz. Muhammed (s.a.v.)
Bu dizeler ile başlıyor Sema Maraşlı ‘’Güçlü Kadınlar Neden Mutlu Değil?’’ adlı kitabına ve kitabı ‘’Yaratılış Programı, Güç Dedikleri, Cinsiyetime Dokunma, Hormonlar
Başrolde, Farklılıklarımızın Güzelliği, Oyunlar, Oyunlar, Oyunlar, Güçlü Kadın Projesi, Göster Gücünü, Güç Savaşları, Kadınlığın Sonu, Kazandıkça Kaybetmek, Erkekliğin Sonu, İktidarsızlık, Babalaşmış Anneler, Ev Güvenlidir, Evin Direğinden Sevgi Böceği Olur mu?, İmkansızı İstemek, Güçlü Kadının Yanılgıları, Güçlü Kadının Avuntuları, Güçlü Kadın Mutlu Değil Çünkü…,’’ isimli her biri birbirinden dikkat çekici başlıklara sahip yirmi bir bölümde konuyu aktarıyor.
Kadınlara ‘’güç’’ altın tabakta öyle sunuluyor ki güçlü olmak eşittir mutlu olmak gibi algılanıyor. Güç gelirken mutluluk da tıpış tıpış peşinden gelecek havası çiziliyor. Fakat çoğu zaman ‘’güç’’ yalnız geliyor, gelirken de mutluluğu beraberinde getirmiyor, hatta kimilerinde var olan mutluluğu da götürebiliyor.
Peki, güçlü kadınlar pek çok şeyi başarırken mutlu olmayı neden başaramıyorlar? Kadınlar, güçlü olmanın yolunu bulurken mutlu olmanın yolunu mu kaybetti?
Derdini bilen dermanını çabuk bulur derler. O halde hep birlikte gücün ve mutluluğun izini sürelim, diyor Sema Maraşlı.
Allah Teala Kur’an-ı Kerim’de Araf Suresi 189. Ayette, ‘’Sizi tek bir nefisten yaratan, onunla huzur bulsun diye eşini de ondan var eden O’dur.’’ buyuruyor. Fıtrat, özümüzdür. Yaratılış gerçekliğimizdir. Yüce Yaratıcımız bütün varlıklara cinsine özel donanımlar yüklemiştir. Dolayısıyla insan fıtratının da kendine has özellikleri vardır. Cinsiyet özelliklerimiz, korumamız gereken bir yaratılış yazılımıdır. Kadının dişil özellikleri, erkeğin eril özellikleri insanda küçük bir ayrıntı değil, insana özgüdür, kendisidir. Yaratıcımız kainatı ve bütün varlıkları belli bir sistem üzerine yaratmıştır. Bu sistemin ölçüleri vardır. Ölçüleri, fıtratımızla uyumlu yasalardır. Bu yasaları bilmek hayatımızı kolaylaştırır. Yaratıcının ölçüleri ışığında anlayamadığımız pek çok şey aydınlanır. Dolayısı ile kadın ve güç konusunu irdelerken de üç yaratılış yasası, konuyu daha iyi anlamak açısından bize ışık tutacaktır. Nedir bu Sema Maraşlı’nın ‘’Güçlü Kadınlar Neden Mutlu Değil?’’ adlı kitabında bahsettiği 3 yasa:
- Farklılık Yasası
- Zıtlık Yasası
- İktidar Yasası
“Farklılık Yasası” bölümü Enam Suresi 165. ayet ile başlıyor: ‘’Sizi yeryüzünün halifeleri/görevlileri yapan, size verdiği şeylerde sizi imtihan etmek için kiminizi, kiminizden derecelerle üstün kılan O’dur. Şüphesiz ki Rabbi’nin cezası seridir ve yine şüphesi O, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.’’
Rabbimiz bize yaratılışta eşitlik olmadığını, imtihan gereği insanları birbirinden farklı yarattığını ve derecelerle bize üstünlükler verdiğini bildiriyor. Fizik, duygu, düşünce, yetenek, zenginlik, huy olarak herkes birbirinden çok farklı. Tıpkı parmak izlerimiz gibi farklıyız… Bütün bu farklılıkların yanında gözümüzden kaçan önemli bir farklılık da cinsiyet farklılığıdır. Kadın ve erkek birbirinden farklı yaratılmış. Bu farklılık iki tarafın da zenginliğidir. Birbirine çekici gelen taraflarıdır. Yaratılışta hiçbir şeyde eşitlik yoktur. Farklılıklarımız eşitliğe engeldir.
“Zıtlık Yasası” bölümü Hz. Mevlana’nın şu sözü ile başlıyor: ‘’Zıtların uyumundan hayat doğar, zıtların çatışması ölümdür.’’
Kainatta zıtlık üzerine kurulu bir sistem mevcuttur. Doğmak-ölmek, nefes almak-vermek, uyumak-uyanmak, gece-gündüz, yer-gök… Zıtlıklar birbirini tamamlar ve bütünler. Canlılarda erillik ve dişilik bütünün birbirini tamamlayan iki karşıt kutuptur. Zıtlar çifti oluşturur. Çiftler arasındaki bu zıtlık hayatın dinamiğidir. Artı ve eksi kutuplar nasıl birbirini çeker ve bir araya geldiklerinde enerji oluştururlarsa, dişi ve erkek de birbirini çeker ve bir araya gelip hem kendi eksik enerjilerini tamamlar hem de hayat enerjisi oluşturup neslin devamını sağlarlar.
Zıt kutupların birbirini tamamlayan iki karşıt taraf olan kadın ve erkek kıymet bakımından birbirine eşdeğerdir. Uçlardan biri diğerinden daha kıymetli değildir.
Farklılıktan kaynaklanan bir yaratılış kuralı da iktidar yasasıdır. Sadece yaratılışta değil, sosyal hayatta da eşitlik yoktur. Ebeveyn, eş, evlat, öğrenci, öğretmen, memur, patron, zengin, fakir gibi pek çok değişken kademede rollerimiz değiştiğinde etki gücümüz de değişir. Statülerimiz bizim değerimizi belirlemez. Yönetici olmak yöneticiyi çalışandan daha değerli kılmaz. Sadece aldığı sorumluluk gereği diğerlerine göre ona daha fazla hak sağlar. Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun dediği gibi:
‘’Güç erkeğe, güzellik kadına verilmiş;
Her şeyi yenen güç, güzelliğe yenilmiştir.’’
Her sıfat bir yüktür. ‘’Güçlü kadın’’ deyince aklınıza nasıl bir kadın geliyor? sorusunu uzun zamandan beri okuyucularına ve çevresine, görüştüğü kişilere sorduğunda gelen cevapları aşağıdaki gibi sıralamış yazar.
- Çalışan, ekonomik bağımsızlığı olan kadın,
- Kariyer-makam sahibi kadın,
- Kontrolcü, erkeğe diş geçirebilen kadın,
- Haklarını bilen, savunan kadın,
- Hesap vermeyen kadın,
- Kocasından daha iyi eğitimli olan kadın,
- Acılarını çığ gibi içinde büyütüp dışarıya belli etmeyen kadın,
- Tüm enerjisini işine vermiş kadın,
- Her işini kendi yapan, başkalarına ihtiyacı olmayan kadın,
Güçlülük, sert sıfatlarla tanımlanmış genellikle. Bu durumda güçlü kadın; gücü çok olan kadın mıdır, şiddetli kadın mıdır, sözü geçen kadın mıdır, etkili kadın mıdır, sert kadın mıdır, zorlu kadın mıdır?
Sema Maraşlı, ‘’Güçlü kadın’’ tanımını ‘Kadınlık güçlerini ötelemiş, eril güçlere talip olan kadınları tanımlamak için’ kullandığını ve bu güçlü kadın tanımının içine evinde çalışan kadın da, dışarıda çalışan kadının da dahil olduğunu belirtmiş.
‘Benim öyle bir eşim var ki bakmaya, öpmeye, koklamaya, ellerinin sıcaklığına, kalbinin sesine, yürüyüşüne, duruşuna, bakışlarına, ‘sevgilim’ demesine, sesine kısacası her şeyine aşığım. Benim tüm eksiklerimi tamamlayan, ömrümün geri kalanı güzel prensesim.’ Sosyal medyada bir şarkının altına not olarak bu sözleri yazmış bir erkek. Erkek, sevgili karısını güçlü, tüm yükünü alan değil, tüm eksiklerini kapatan bir kadın olarak tanımlamış.
Kitapta; kadın ve erkekler ile kadın-erkek ilişkileri ile kadın ve erkek iletişimleri ile ilgili pek çok örneklendirme yapılmış. Değişik bakış açıları, bazen gerçek diyaloglar ile anlatılmış. Neler yapılması gerektiği ile ilgili önerilerde bulunulmuş. En çok ilgimi çeken paragrafı da sizinle paylaşarak bitirmek isterim:
‘’Kadın hem güçlü hem de itaatkar, her istediğini yapan bir eş istiyor. Bu isteği ile aslında imkansıza talip oluyor. Hem bana itaat etsin, hem güçlü olsun, hem de bunu gönüllü yapsın istiyor. Bu üçü maalesef bir arada bulunmuyor…’’
Elimizde çok güzel reçeteler var. Bazen ilaç acı gibi gelebilir ama şifaya kavuşmak için alındığında tatlı neticeler ile yüz güldürür.