`Atasoy Müftüoğlu Kitabı` çıktı
`Atasoy Müftüoğlu, yine o eskimez, tükenmez, iptal edilemez Kur`ânî doğruların adamı olarak aynı yerde duruyor.`
Hüseyin Su'nun hazırladığı "Atasoy Müftüoğlu Kitabı", Hayatın Kareleri, Dilden Dünyaya, Armağan Yazılar, Mektuplar, Kaynakça ve Albüm gibi bölümlerden oluşuyor.
Hazırladığı özel sayılarla fikir ve sanat dünyamızın yıldız isimlerini okuyucularla buluşturan Hece Dergisi, "Irmağın İçli Sesi - Atasoy Müftüoğlu Kitabı"nı yayımladı. Daha önce Mehmet Akif, Nuri Pakdil, Sezai Karakoç, Necip Fazıl için dosyalar hazırlayan Hece Dergisi'nin Yayın Yönetmeni Hüseyin Su, düşünce evrenimizde yeni ufuklar açan Atasoy Müftüoğlu'na armağan niteliğindeki eseri okuyucuların beğenisine sundu.
Kitapta şu yazılar yer alıyor:
Hayatın Kareleri: Selahattin İpek – Hüseyin Su
Dilden Dünyaya: Hüseyin Su / Atasoy Müftüoğlu ile Söyleşi
Bir Sesin İzinde: Hüseyin Su; Selahattin İpek; Arif Ay; Mustafa Aldı; Cemal Şakar; Rasim Özdenören; Necati Mert; Ömer Lekesiz; Hasan Aycın; Abdurrahim Karadeniz; Hüseyin Atlansoy; İhsan Deniz; Haydar Ergülen; Yusuf Ziya Cömert; Mehmet Ocaktan; İshak Yetiş; Hilmi Uçan; Köksal Alver; Kamil Aydoğan; Galip Öztürk; Yasin Şafak; Osman Can; Muhsin Bostan; Erdal Çakır; Hamza Türkmen; Ali Değirmenci; Mehmet Özdemir; Esat Pınarbaşı; Vahdettin Işık; Ömer Erinç; Mehmet Kahraman; Süleyman Ceran; Sinan Ceran; İbrahim Eryiğit; Murat Aslan
Armağan Yazılar: Selahattin İpek; Mustafa Aldı; Erdem Bayazıt
Kalplere Kablo Döşemek: Yusuf Tufan Günaydın.
Ömer Lekesiz'in kaleminden Atasoy Müftüoğlu:
DOĞRULARIN DİLDAŞI
Sözlü ya da yazılı olarak bir kimseden bahsederken, ona kendi tanıklığımızla, gözlemimizle, değerlendirmelerimizle bize göre bir yüz, bir kimlik yüklediğimiz için zorunlu olarak bahsimiz, adı kendimiz ve "o" olan çift özneli bir söylemi yüklenir. Atasoy Müftüoğlu'nu konu edineceğim bu yazı da kaçınılmaz olarak böyle olacak; n'ola dostlarımızı, arkadaşlarımızı, sevdiklerimizi anlatmanın doğası tek özneli olabilseydi de sadece Atasoy Müftüoğlu'ndan bahsedebilseydim.
Atasoy Müftüoğlu'nu yaklaşık otuz yıl önce merhum Ramazan Dikmen'in Karşıyaka-Şentepe yolu üzerindeki öğrenci evinde tanıdım.
...
Öğrenci evinde tanıştıktan sonra Ankara'ya her gelişinde görüşmeye başladığımız Atasoy Müftüoğlu, daha başlangıçta mekân seçimiyle diğer abilerden farklılaşıyordu. Öteki abilerle, onların sosyal rollerine uygun ortamlarda (dergi bürolarında, iş yerlerinde, pastanelerde, parti seminerlerinde, evlerinde) görüşebiliyorken, Atasoy Müftüoğlu ile bir yer minderinde eşitlenmiş olarak oturuyor, aynı ekmeği bölüşüyor, aynı çorba kâsesine kaşık uzatıyorduk. Üstelik o diğer ağabeyler gibi edebiyatı ya da siyaseti tek bir ilgi olarak benimsemek yerine onları, toptancı bir bakış açısını taşıyan araçlar olarak görüyor, din ve hayat algısını tekleştirici, Türkiye özneli değil dünya özneli bir lûgatçe kullanıyordu. Güzel Türkçesi, "Ahmet Mithat efendi ile bir akrabalığı var mıdır?" diye düşündüren vakur duruşuyla bütünleşince, edebi birikimini ele veriyor, sağlam mantık dizgesi ve düşünme biçimiyle de evrensel siyasi bir eylemden yeni dönmüş diriliş savaşçısını andırıyordu.
Atasoy Müftüoğlu, din diliyle konuşmasına ve yazmasına rağmen, dini referansları hiç kullanmıyordu. Kur'an'ın, hadislerin, Gazâlî'nin, İmâm-ı Rabbânî'nin, Hasan el-Benna'nın, Malik Bin Nebî'nin, Mevdûdî'nin, Seyyid Kutub'un terimleriyle örülü dili, modern ve batılı bir yapı taşıyordu. Bu nedenle konuşmalarında ve yazılarında edebiyat ilgililerini muhatap alıyor, mesajlarını imkân bulduğu sürece edebiyat dergileri üstünden iletmeyi seçiyordu.
Atasoy Müftüoğlu, din ve mevcut dünya düzeni adına sadece doğruları konuşuyor ve yazıyor, gündelik gerçekler bu doğruları pekiştirdikleri sürece zaman zaman örnek olarak itibar görebiliyorlardı. Bu nedenle bizim gözümüzde ve gündemimizde büyük bir yer tutan parti hareketi onun dilinde küçülerek, dünya genelindeki İslami dirilişe belli belirsiz bir katkıya dönüşüyordu. Öte yandan toptancı bakışıyla bütünleşen dergi ve kitap yayıncılığı konusundaki en küçük bir kıpırtıyı bile yakından izliyor, bunları desteğe, yardıma layık görerek onlar için kaynak oluşturma, zorluklarını giderme, önlerini açma yönünde büyük bir gayret sergiliyordu.
İran İslam Devrimi'ni büyük bir heyecanla karşılamakla kalmamış o heyecanı edebiyat inceliği ve mü'mince dikkatiyle çevresindekilere de taşımıştı. Devrimi, sistemlerin, düzenlerin, devletlerin, rasyonalizmin ve maneviyatçılığın eleştirisinde yetkin bir örnek olarak değerlendirmiş, Kur'an'ın ancak o devrimle birlikte güncelleşen kavramlarına –yine açık referans olarak göstermeksizin- yaslanarak birey ve devlet hukukunu, ümmet dayanışmasını ve yepyeni bir coğrafya algısını öne çıkarmıştı.
...
Bu dönemde de gündelik gerçekleri değil doğruları, sadece doğruları konuşmayı sürdüren Atasoy Müftüoğlu'yla geçmişte edebiyat ilgileri nedeniyle bir birliktelik kuranlardaki değişim, ondaki değişimin aksi istikametini izlemekle kalmamış, çok da hızlı olarak gerçekleşmişti. Dünün edebiyatseverleri, şiir heveslileri, mütevazı dergi yöneticileri, butik yayıncıları o günün profesyonel yazar ve şairlerine, televizyon yöneticilerine, büyük yayıncılarına, büyük bürokratlarına, cepleri şişkin patronlarına dönüşünce ve onların yaşama alanları Altındağ'ındaki gece kondudan Çankaya'ya, Alibeyköy Deresindeki apartman katından Tarabya'daki villalara doğru yön değiştirince düşünsel ortaklıklar, birlikte yürüme sevdaları da parçalanıp tuz-buz olmuştu.
...
Atasoy Müftüoğlu, yine o eskimez, tükenmez, iptal edilemez Kur'ânî doğruların adamı olarak aynı yerde duruyor. Düşünmeyi, yazmayı, konuşmayı ondan öğrenmiş olan bizlerse şimdi onun bulunduğu yere uzağız. Yukarıda kimilerini zikrettiğim dost ve arkadaşlarımın onunla ilgili şimdiki niyetlerini, düşüncelerini elbette bilemem ama kendi adıma bu yazıyı yazdığım şu 2006 hazan mevsiminde, rüzgâra kapılmış kuru bir yaprak olup, onun ayaklarına ulaşmak isterdim. (Dünya Bülteni)
-
mücahit kurtulur 29-02-2008 00:53
Allah rızası için Kur ani yolda yürüyen kullara Rabbimiz sonsuz ecir ler versin.Atasoy abiye saygılar sevgiler.
-
mahmut asma 14-02-2008 10:34
bir müslüman olarak şunu iyi biliyorum, atasoy müftüoğlunu tanıyan bir kişi onu ziyaret etmeden edemez. bu kitapta emeği geçen herkesten allah razı olsun