08-06-2021 10:11

Kolonyalizm mi, sömürgecilik mi?

Anlam belirsizliği bir cümle ya da ifade ile sınırlı olsaydı tercüme hatası diyerek bir açıklama yapabilirdim fakat okuduğum kitapta başından sonuna kadar aynı tercüme hatası yapılmış. Üstelik bu durum bir kitap ve bir mütercim ile sınırlı değil. Kolonyalizme dair neredeyse bütün kitap ve makalelerde sömürgecilik kavramının ısrarlı bir şekilde kullanıldığını görüyoruz. “Sömürgeci olmayan emperyalizm” ile kast edilen “kolonyalist olmayan emperyalizm”dir. Emperyalizmin sömürgeci olmayan bir türünden bahsetmek herhalde Türkçe’ye özgü bir garabettir. Bu garabetin sistemli bir şekilde oluşturulduğu açıktır.

Kolonyalizm mi, sömürgecilik mi?
Kolonyalizm mi, sömürgecilik mi?
 
Okuduğum bir kitapta Avrupa’nın son beş yüzyıllık kolonyalizm tarihi ele alınıyor. İngilizce’den çevrilen kitapta kolonyalizmi daha anlaşılır hâle getirmek için bir tasnif denemesi var. Hem beş yüz yıl gibi uzun bir zamana yayıldığı hem de bütün dünyayı temelinden değiştiren karmaşık olaylar dizisine işaret ettiği için kolonyalizmin anlaşılması gerekmektedir. Bunun için de analiz ve tasnif anlamayı kolaylaştırabilir. Bunun yanında konunun anlaşılması için anlatımın açık olması gerekir fakat Türkçe’de kullanılan bazı kavramlar kolonyalizmle ilgili bir belirsizlik oluşturmaktadır. Örneğin kitapta geçen “sömürgeci olmayan emperyalizm” gibi bir ifade ile kast edilen nedir? Kitabın orijinalinde “sömürgeci” kavramının yer almadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Eğer sömürgecilik yerine kolonyalizm kavramı tercih edilseydi bu anlam belirsizliği oluşmayacaktı.
 
Anlam belirsizliği bir cümle ya da ifade ile sınırlı olsaydı tercüme hatası diyerek bir açıklama yapabilirdim fakat okuduğum kitapta başından sonuna kadar aynı tercüme hatası yapılmış. Üstelik bu durum bir kitap ve bir mütercim ile sınırlı değil. Kolonyalizme dair neredeyse bütün kitap ve makalelerde sömürgecilik kavramının ısrarlı bir şekilde kullanıldığını görüyoruz. “Sömürgeci olmayan emperyalizm” ile kast edilen “kolonyalist olmayan emperyalizm”dir. Emperyalizmin sömürgeci olmayan bir türünden bahsetmek herhalde Türkçe’ye özgü bir garabettir. Bu garabetin sistemli bir şekilde oluşturulduğu açıktır.
 
Sömürgecilik kavramının anlam belirsizliğine yol açtığını belirttik. Ne yazık ki bu, tercih edilmiş bir belirsizliktir. Sömürgecilik kavramının hangi tarihten itibaren kimler tarafından “kolonyalizm”i karşılayacak şekilde kullanılmaya başlandığını tespit etmek gerekiyor. Bu tespit bilinçli bir müdahaleye maruz kalıp kalmadığımız sorusuna cevap bulmamızı sağlayabilir. Zira esasen Türk düşünce hayatına egemen olmuş ideolojik bir belirsizlikten bahsediyoruz. Türk solu Avrupamerkezci bir duruşa sahip olduğu için sömürgecilik kavramının açtığı evrenselci bakış açısına gönülden ram oldu. Kolonyalizm tarihin belirli bir döneminde ortaya çıkmış istisnaî bir durumdur ve Avrupa tarihinin ayrılmaz bir parçasıdır. İdeoloji bu istisnaî durumun görülmesini ve anlaşılmasını engelleyen en önemli araçlardan biridir. Bu bakımdan liberalizm ile komünizmin birbirinden farkının olmadığını belirtmemiz gerekir. Türk solu Avrupa solunu takip etmekle ideolojik bir körlüğe mahkûm olmuştur.
 
Kanada’da bir yatılı okulun bahçesinde 215 yerli çocuğun mezarına dair kalıntılara ulaşıldı. Sayının daha yüksek olduğu söyleniyor. 800’ün üzerinde çocuğun farklı zamanlarda bilinçli bir şekilde öldürüldüğüne dair haberler yayımlanıyor. Konu ile alakalı haber yazılarından, ürpertici olayların öldürme hadisesi ile sınırlı olmadığını anlıyoruz. Haber yazıları ile yerli nüfusun alkolizmin yıkıcılığından kurtulamadığı da gündeme taşınmış. Çocuk yaşlarda öldürülme hadisesinin yanında her türden şiddete maruz kalma durumundan da bahsediliyor. Yerli nüfusun maruz kalınan şiddetin etkisinden kurtulmak için alkolizmin etkisine düştüğü anlaşılıyor. Bilerek unutmak istiyorlar. Fransa ve İngiltere öncülüğünde Kanada’nın Avrupalı yerleşimcilere açılma sürecini ifade eden kolonyalizm yerine sömürgecilik kavramını kullandığımızda yerli nüfusa uygulanan şiddeti anlamak mümkün olmaz. Çünkü kolonyalizmde bir milletin, halkın, topluluğun uzak topraklarda kendini yeniden gerçekleştirme anlamı da vardır. Bu hedefe ulaşmak için uzak topraklarda yapılanlar sömürgecilik kavramı ile ifade edilemez.
 
Avrupamerkezci bakış açısı ile Avrupa çıkışlı ideolojilere eleştirel bir yaklaşım geliştirmek neredeyse imkânsızdır. Kolonyalist ideolojiler başlığının olmaması bizim açımızdan ciddi bir eksikliktir. 1890’da Katolik yetkililer tarafından açılan okul 1978’de kapatılmış. Yüz yıllar öncesine ait, unutulmuş bir olaydan bahsedilmiyor. Avrupalı ulusların uzak topraklarda kendini yeniden gerçekleştirme süreci açısından sistemli bir durumun varlığı açıkça ortada olmasına rağmen Türk liberalleri “hatayı kendimizde aramalıyız” sloganını dilden düşürmüyor. Kolonyalizmin Avrupa’ya “küresel” bir perspektif sunduğu açıktır. İdeolojileri de bu bakış açısı içinde anlamak gerekir. Bu sebeple Türkçedeki anlam belirsizliği sistemlidir. Liberallere göre Kanadalı yerli çocukların katliamı görmezden gelinebilir bir “yanlışlık”tır.
 
Selçuk Türkyılmaz / Yeni Şafak
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !