Kazım ŞENSALTIK
RUME KUYUSU'NDAN GÜNÜMÜZE!
Hz. Peygamber’in hayatını yani siretini anlatan kaynaklarımız bize şöyle bilgiler veriyor. Mekke’den Medine’ye hicretinden sonra, Medine’de su kuyuları var ve bunlar oranın Yahudileri eliyle işletiliyor. Medine halkına suyu tekelleştirmiş, istedikleri parayla satıyorlardı. Bunu gören Hz. Peygamber “bu zulümdür!” deyip Müslümanlardan burayı satın almalarını istiyor. Hz. Osman, Rûme Kuyu’sunu satın almak ister. Sahibi tamamını satmaya yanaşmayınca yarı hissesini alarak kuyuyu nöbetleşe kullanmak üzere onunla anlaşma yapar. Daha sonra ortağı kendi hissesini de satmak isteyince tamamını alır ve Müslümanların kullanımına sunar. Bu vaka, kaynaklarımızda anlatılırken şu ifadelere rastlıyoruz. Bu kuyunun yarısını satın alan Hz. Osman (r.a.) nöbetleşe kullandıkları haklarında şöyle bir uygulama yapıyor. Kendi sırası geldiğinde, suyu ücretsiz veya çok cüzi bir ücret karşılığında dağıtıyor, insanlar yani Medine halkı, Hz. Osman (r.a.)’a sırası geldiğinde kuyudan su alıyor, diğer ortağın ücretli olduğu günlerde kimse su almıyor. Bunu gören Yahudi ortak geri kalanını da satmaya karar veriyor Hz. Osman (r.a.) geri kalan kısmını çok cüzi bir rakama satın alıyor ve halkın hizmetine sunuyor. Buna benzer birçok uygulama görüyoruz Hz. Peygamber’in hayatında. Müslümanların aleyhine tekelleşen alanlar da ya satın alarak veya muadili olacak uygulamalar yapıyor. Kendi toplumunu ve çevre toplumları diğer tanımıyla o günün dünyasını iyi okuyor ve buna uygun adımlar atıyor. Gündemi ve yerleşik statükoyu Müslümanlar lehine değiştiriyor. Hz. Peygamber’in hayatında yaptığı hemen hemen bütün uygulamalar stratejik ve yarınları inşa etme temeline dayanıyor.
Bugün kendini Hz. Peygambere ve onun getirip yaşayarak insanlığa bıraktığı İslam dinine nispet edenler gerçekten bu dini gereği gibi anlamışlar mı? Yoksa sevap kazanmak amacıyla okuyup geçmiş mi. Buraları biraz inceleyelim bu yönde okumalar yapalım. Konuyu biraz günümüze getirelim genelleyelim. Bugün 21. Yüzyılda Gazze de yaşananlar üzerinden konumuzu yorumlayalım. Hz. Peygamber’in Medine’sinde Rume kuyusu bugün nereye tekâmül ediyor. Bugün Rume kuyusu kanaatimce sosyal medya veya dünyaya ulaşan haber ajansları olsa gerek. Bugün Müslümanlardan daha çok bu sosyal medya ağları mazlum Gazze’nin sesini dünya halklarına ulaştırdı desek yanlış olmaz herhalde. Şu soruyu tüm Müslümanlar kendilerine sorsunlar, eski ismi Twitter, yeni ismiyle X platformunu Elon Musk satın almamış olsaydı ne olurdu? Bir başka soru şu, bu X platformu diğer ağlar gibi tek taraflı olsaydı, mazlum Gazze halkına sansür uygulasaydı durum ne olurdu? İddialı bir söz söyleyeceğim bütün Müslümanların çabaları sizce X platformunun 10 da biri kadar dünyada etki uyandırdı mı dersiniz? Cevaplarını siz değerli okuyucularımıza bırakmış olalım.
Bugünün Rume kuyusunu merak ediyorsak işte dönüp buralara bakacağız. Youtube Müslümanların içeriklerini sildi veya kısıtlama getirdi. Benim şahit olduğum birçok kanalı sorgusuz sualsiz direk kapattı. Fecabook ve buna bağlı Meta platformu zaten Filistin yanlısı paylaşımları sileceğini ilan etmişti. Dünyadaki Reuters, BBC, Fox ve bunun gibi dünya genelinde yayın yapan tüm kanallar İsrail yanlısı haberler yaparak Müslümanlara sansür uyguladılar. Bir algı yönetimi yapılıyordu dünya haklarına bir hakikat nasıl saptırılarak anlatılır şahit olduk. Müslümanlar açısından Al Jazeera ve TRT Word dışında adil özgür doğru haber yapan yoktu desek yeridir.
Bütün bunlardan sonra gelelim bu günün Rume kuyusuna, eğer Peygamber dönemindeki Medine’yi iyi okumuş olsaydılar, bugünü iyi anlamış öngörmüş ve düşmana karşı hazırlıklarını yapmış olurlardı. Twitter yapamıyorlarsa satın almış Müslümanların hizmetine sunmuş olurlardı. Meta’ yı yapamıyorlarsa satın alıp Müslümanların ve dünya halklarının hizmetine sunmuş olurlardı. Dünya çapında yayın yapan ajanslar kuramıyorlarsa bile var olanları satın alıp Müslümanların lehine kullana bilirlerdi. Bugün net olarak görüyoruz Müslümanlar yatmış uyumuş ama karşımızdaki düşman tersine bugünlere çok iyi hazırlanmışlar. Oysa Allah’ın kitabını okuyan, onun peygamberlerini bilen tanıyan Müslümanlar bir adım önde olmaları gerekmiyor muydu? Çünkü bütün bunlar Allah’ın kitabında Müslümanlara haber veriliyor. Örneğin Hz. Yusuf (a.s.) kıssasını okuyan Müslümanlar Yusuf (a.s.) ın rüya tabirine takılıp kalmasaydı, aslında geçmişte yaşadıkları babasından aldığı vahiy gerçekleriyle geleceği okuma yeteneği olduğunu öne çıkarıp bunun peşine düşseydik bugün durumumuz çok başka olurdu.
Hz. Musa (a.s.) kıssasını okuyan Müslümanlar sihirbazların yenilmesini Musa (a.s.)ın asasının nasıl onları yok ettiği mucizesine takılmayıp, aslında bunun bir algı yönetimi sihirbazlar insanları aldatıyor otoriteye itaat etmelerini sağlıyor. Bunların yaptığı algı oyunu hakikat geldiğinde nasıl yok olduğunu görüp insanlarımızı bu algı operasyonlarına karşı eğitip inşa etmiş olsaydık durumumuz ne olurdu.
Bakın bugün İsrail’in yaptıkları teker teker ortalığa saçılıyor. Kendi insanlarını HAMAS’lı diye tarayıp öldürdüğünü kendileri itiraf etmek zorunda kaldı. Eğer HAMAS esir aldıklarını almasaydı onları da öldürmüş olurdu. Meşhur "Hannibal Protokolü” bunu araştırın ne demek istediğimizi anlamış oluruz.
Müslümanlar olarak hep oyuna geliyoruz akıl alır gibi değil. Hem Allah’ın kitabına tabi olacağız hem düşmanın oyunlarına geleceğiz nasıl oluyor demeyin maalesef halimiz bu. Dikkat edin 7 Ekimde savaş başlıyor ABD hemen ertesinde biz savaştan sonraki günü planlıyoruz diyor. Biz yani Müslümanlar tüm enerjilerini savaşı durdurmak için harcıyor oysa düşman savaştan sonra ki günü planlıyor. Oysa kitaba tabi olan Müslüman hem savaşı hem ertesi günü hem sonrasında ki yüz yılı planlıyor olmalıydı. Hz. Peygamber daha Mekke’de iken bir avuç Müslümana Bizans yıkılacak, Sasani’ler yıkılacak buraları Müslümanlar yönetecek diyordu böyle peygamberin böyle ümmeti olur mu varın siz düşünün.
Burada şöyle bir tespit yapalım biraz sert olacak ama hakikat bu maalesef. Eğer Filistin sorunu çözülürse bu toplumun Müslümanlarının ellerinden çok büyük bir propaganda malzemesi alınmış olacak. Tıpkı geçmişte Müslümanları ayakta tutan başörtüsü sorunu gibi, O dönemde bu hakkı elde etmek için ne mücadeleler verildi, biri çıkıp bunu çözdü ve Müslümanların kaleleri fethedildi. Yaklaşık 70 yıldır bu toplumun Müslümanlarını diri tutan tam uykuya daldıklarında yeniden uyandıran Filistin sorunu. O günden bu güne bu toplumun Müslümanları kendi cemaat ve fırkalarının reklamını bu olaylar üzerinden yapıyordu. Eğer kendi reklamı yerine, gerçekten iş yapıyor olsaydılar bugün yukarda yazdığımız unsurları inşa etmiş düşmanı tek kurşun atmadan yenmiş olurdu. Örneğin zenginleşen Müslümanlar paralarını yukarda yazdığımız bugünün gerçekleri olan sosyal ağları satın alıp Müslümanların hizmetine sunsaydılar. Etkin TV kanalları ajanslar inşa etmiş olsaydılar tüm dünyaya hakikatleri anlatmış olurlardı. Bu toplumun Müslümanları istisnalar dışında kendi cemaat ve hizip çıkarı dışında hiçbir iş yapmadılar. Zenginleşen Müslüman cemaatler ticaret haneler market zincirleri vb. yerler açıyor. Düşmanının mallarını satıyor cemaat çevresine boykot yapın diyor. Boykotu halk yapacağına bu marketler yapsalar Müslümanlar da bu yerlerden gönül rahatlığıyla alışveriş yapsalar daha etkili olmaz mı? Bu toplumun din işler diyanet bile boykot başlatıyor ama başındaki yetkililer milyonluk düşman arabalarına biniyor. Ufak bir boykot meselesinde bile işi vatandaşın sırtına yık sen kazancına kazanç kat. Bunu yapanlar Medine’de Rume kuyusunu işleten yahu diden ne farkı var. Kuyuyu satıl alması gerekenler kuyuyu işletene benzemişler.
Bütün bu yaşananlardan ders çıkran var mı? Diye sorsanız şahsen, pek böyle düşünen yok görünüyor. Zulmeden Yahudi’ye kızanlarımız dönüp baktığımızda yaşam biçimi dünya tasavvuru olarak onlardan hiçbir eksik kalır yanı yok. Düşman, zalim diye kızdıklarımıza benziyoruz ya farkında değiliz yâda onlara zalim deyip vicdanımızı rahatlatıyoruz. Unuttuğumuz hakikat şu ki biz Allah’ın kitabına tabi olanların onlara kızma hakkımız yok tersine onları hakikate davet etmekle yükümlüyüz. Okuduğumuz kitap “firavuna git ona yumuşak söz söyle buyuruyor” biz kitabın muhatapları bunların vuku bulacağını biliyor olmalıydık ve buna göre hazırlıklı olmalıydık. Bu zulümlerin yaşanmaması için Allah’ın “onlara karşı güç toplayın” hitabını anlamış ve yapmış olmalıydık. Onlara karşı güç toplamış olsaydık bugün Gazze deki mazlumlar katliama uğramazdılar. Bütün dünya Müslümanları şu hakikati asla unutmasınlar bugün Gazze de ölen mazlumların hesapları bu kitaba tabi olanlardan sorulacaktır hesap gününde. Allah’ın kitabına tabi olanlar, o kitabın kendilerinden istediklerini yapmış olsaydılar emin olun Gazze’deki mazlumlara kimse el uzatamazdı, zulmedemezdi. Allah kitabına tabi olanlara yeryüzünü inşa etme görevi vermiş, Allah’ın verdiği görevi kitabın muhatapları çoktan unutmuşlar.
Hz. Peygamberin Risaleti döneminde Mekke de kabilecilik vardı. O dönemi okuyan herkes bunu açık olarak görecekler. Ficar savaşları, erdemliler hareketi ve bu hareketle beraber olan kabileler, yeminliler hareketi ve bu hareketle beraber olan kabileler. O kabileleri Allah’ın kitabı bir araya getirdi İslam ümmetini inşa etti. Bugün aynı kitabı okuyanlar o kitaptan önceki dönemdeki kabilelere benziyorlar. Ulus devletler, bugünün kabilelileri olarak düşünün. Bizler kitaba tabi olmaya başlarsak Allah’ın bizlerden istediklerini yaparsak bu işler düzelecek. Kabilemizin çıkarını Allah’ın önüne geçirmekten vazgeçersek emin olan Allah yardım edecek. Bütün dünya Müslümanları olarak gelin hep beraber kendi ulus devletimizi, ırkımızı, kabilemizi, her neyimiz varsa Allah’ın önüne geçirmeyelim. Allah’ın hükmü hepimizin çıkarlarının önünde olsun bakın o zaman nasıl bir sistem kuruluyor. Bugün mazlum olanlar o sistemde izzet sahibi mazlumun umudu oluyor görmüş oluruz. Kanaatimce Müslümanlar Kur’an’ı sevap kazanmak için okuyorlar kitaptaki helal haramları öğrenmek için okuyorlar. Kısaca kitaba bilgi edinmek için yaklaşıyorlar bu da bize şunu hatırlatıyor. Eğer çok bilen kazanacaksa bugün Allah’ın en çok razı olduğu molla Google’dır demek lazım. Yarın en çok bilen yapay zeka olacak, o zaman cenneti kazanan bunlar mı olacak!!!!! Bu örnek üzerinde en çok düşünmesi gerekenler bu toplumun hocaları, âlimleri, olması gerekiyor. Bu toplumda Müslümanların otoritesi yoksa birinci derecede sorumluluk bu ünvanı taşıyanlar üzerindedir.
Bu toplumun Müslüman yardım kuruluşlarına bir örnek sunmuş olalım. Bizim toplumda yardım kuruluşları yetimi doyurma, giyindirme, ihtiyaç sahibini besleme derdinde doğru mu doğru. Oysa Gazze ye iyi bakın oradaki Müslümanlar oranın yetimlerini doyurmadılar, eğittiler füze yapacak beceriye, tünel yapacak mühendislik beceriye, demir kubbeyi hackleyecek yeteneğe sahip siber güvenlikçiler yaptılar. Bizim toplumda bu kadar yardım kuruluşu var kaç tanesi böyle yetenekli yetim yetiştirdi. Onlarda yetim ayetlerini okudu bizim toplumdakilerde aynı ayetleri okuyor, hangisi doğru okumuş oturup düşünelim. Allah hangisinden razı olur oturup düşünmek lazım.
Gazze den bu topluma muazzam dersler, ibretler geliyor okumasını bilen olursa tabi. Bir avuç yetim Allah’ın kitabını okumuş ve gereğini yapmış karşısındaki düşman ne kadar güçlü olursa olsun onu alaşağı etmenin yolunu yöntemini kurgulamış. Eğer düşmana ABD ve batı yardıma koşmasaydı bu bir avuç mümin, alaşağı edecekti hem de kısa bir süre içinde. Onların hiç konforlu yatakları, lüks evleri, her istediğini alacakları imkânları olmadı. Onlar abluka altında yaşarken bu imkânsızlıkları iman ettikleri Allah’ın izni ve yardımıyla zafere dönüştürdüler. Abluka altında mühendis yetiştirdiler, füzeler yaptılar, mimarlar yetiştirip tüneller inşa ettiler, kıt imkânlarda siber güvenlikçiler yetiştirdiler düşmanın sistemlerini hacklediler. Kendi bölgelerinin süper gücünü yok edecek imkâna kavuştular.
Peki ya bu toplumun Müslümanları ne yaptılar. Bolluk içinde lüks yaşam içinde neyi başardılar diye dönüp kendimize sormamız lazım. Onlar Allah’ı razı etmekle meşgul iken biz hangi lüks halıyı alacağız hangi lüks arabayı alacağız, hangi siteden lüks daire alacağız derdinde idik. Yarın Allah’ın huzurunda toplandığımızda hesap vereceğiz emin olun o yetimler kazanacak bu toplumun Müslümanları kaybedecek. Kazanmak isteyen Müslümanlar dönün Gazze ye bakın birde kendinize bakın, eğer Allah’ın kitabını biliyorsanız utanın yüzünüz kızarsın. Yapmanız gerekenleri yapmadığınız için utanın, imkânsızlıklar içinde yaptıkları başarılara bakın, bütün imkânlar ellerinizdeyken hiçbir şey yapmadığınızdan utanın. Öyle bir hale geldik ki utancı bile nasıl kazanca çeviririz hesabındayız. Allah sonumuzu hayır eylesin. Rabbini razı etmiş onun bizlerden istediği yurdu inşa etmiş müminler olarak canlarımızı al ey rabbim. Bizi kurtuluş yurduna kavuşanlardan eyle. Âmin.