Takva kavramı üzerine özgün bir değerlendirme
Birçokları Takvayı sadece havf/korkuya indirger. Allah’a karşı korku anlamı doğru bir yaklaşım olsa da, Kur’an takva ya daha çok huzur ve güven olarak yaklaşır.
Takva’nın Serüveni
“Rabbim! Bana "kavgacı ve inatçı" bir takvayı öğret ki, sorumluluğun çokluğu arasında kaybolmayayım. Beni "perhizkâr, münzevi takva"dan koru ki, tenhalık ve uzlet köşelerinde gizlenmeyeyim!” (Ali Şeriati, Dua I)
Bu babamın evidir, tahtaları Kavi’dir.
Vurun çalın oynayın, burası düğün yeridir.
Ne zaman Takva kelimesini duysam, aklıma bu türkü gelir. sağlam bir zemin, bütün tepinmelere, darbelere karşı esneyen, ama kırılmayan dayanıklı tahtalar. Sonra düşünürüm, bizden uzaklaştırılan, içi boşaltılıp anlamı daraltılan takva kavramını.
Şeytan, Kur’ani kavramların anlamını saptırmaya/tahrif etmeye çalışır(!). Daha tehlikelisi, cahil ellere düşmüş kavramlarımızı unutmamızdır, uzaklaşmamızdır. Öyle daraltılır ki anlamı, her tekrarında yanlış uygulamaları ve anlam yüklemeleri gelir aklımıza ve önemsemez oluruz. Yeniden her defasında keşfetmez, hatırlamazsak, unutulmaya bizden uzaklaşmaya başlarlar.
KAVRAMLARI YENİDEN HATIRLATMAK KUR’ANIN BİR MUCİZESİDİR.
Kur’an’ın nüzulünden önce takva, kişinin dış maddi zararlara karşı kendini koruması olarak kullanılır (1).
Hz. Muhammed’in baş düşmanları; Ebu Cehil, Velid B. Mugire ve Utbe b. Rabia’nın takvaları Kabe’yi ve kabileleri Kureyş’i düşmanlarından korumaktı. Çağlar aşan zihniyet milliyetçilik/ulusalcılıkla olmuş. Ebu Leheb’in takvası olan ahlaksız yaşantısını korumak, günümüz lümpen ve burjuva yaşam tarzlarına dönmüş. Ebu Süfyan’ın takvası, kervanlarını korumak, kapitalizmin savunusu, gerekirse yeşillenerek devam eder. Hz İsa’nın baş düşmanları; Ferisiler ve Saddukilerin takvası muhafazakârlık da, Kur’ana ulaşmada engel olarak, yerini almış. Hz. Musa’nın baş düşmanı; Firavun’un takvası iktidarını korumak, laik versiyonu ile karşımızda.
Takva, hanifler tarafından tevhidi bir söyleme çevrilmiştir (2). Kur’an da ise daha önce kullanılmadığı kadar kapsamlı anlama bürünür (3). Kur’an’dan işaretler ve Hz. Muhammed’in pratiğinde ise kalbi boyutu ve sadece Allah’a yönelik sorumluluk olarak özellikle vurgulanır (4).
Bütün cahili takva anlayışları, bireysel/nefsani yada toplumsal/asabiyet cimrilik içerir. Maddi ve çıkara dayalı takva anlayışına karşı, Kur’an Takvayı cimriliğin karşıtı olarak kullanır. İnsanın dayanışmasının başlangıcı, dışa açılması ve nihayet toplumsallaşmasının ilk adımını vurgulanır.
“İyilik ve takva hususunda yardımlaşın, günah ve düşmanlık hususunda yardımlaşmayın...” (5/ Maide 2)
“Gücünüzün yettiğince Allah’a takva ile bağlanın, dinleyin ve itaat edin. Kendi iyiliğiniz için infakta bulunun. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar, kurtuluşa erenler onlardır.” (64/Tegabun 16)
TAKVA; SADECE ALLAHA ADANMIŞ OLARAK, KALB, SÖZ VE EYLEMDE BÜTÜNLÜKTÜR
Takvanın daha sonraki serüveni kapsam daraltılması ve mana zayıflatılmasını içerir. Çok masum görünen, ama Kur’an’dan kaynaklanmayan açıklamalar sistemleştikçe sapma kaçınılmaz olur. Şeytanın ahdi doğru yolun üstünde oturması ve insanların çoğunu saptırmasıdır.
Birçokları Takvayı sadece havf/korkuya indirger. Allah’a karşı korku anlamı doğru bir yaklaşım olsa da, Kur’an takva ya daha çok huzur ve güven olarak yaklaşır.
“…Kim kendisine ayetler okunduğunda, takva sahibi olur ve davranışlarını düzeltirse işte onlar için havf/korku yoktur, onlar mahzun olmayacaklardır.” (7/Araf 35)
“O zaman inkar edenler, kalplerine öfke ve gayreti, cahiliye hamiyetini (5) koymuşlardı, Allah da Elçisine ve müminlere huzur ve güvenini indirdi; onları takva kelimesine bağladı...” (48/Fetih 26)
Kur’an da, en az 15 ayette Takva ve kitap birlikte kullanılırken, 7 ayette de Takva ve mücadele ile birlikte kullanılır. Takva, kavram katilleri tarafından soyutlaştırılıp, kişiselleştirilmesine karşılık, Kur’anda daha çok somut/pratikdir (6).
“Bu, kendisinde şüphe olmayan, muttakiler için yol gösterici olan bir kitaptır. (2/Bakara 2)
“Biz Kur’an'ı senin diline kolaylaştırdık ki, onunla takva sahiplerine müjdeleyesin ve inatçı bir kavmi onunla uyarasın.” (19/Meryem 97)
“Ey İman edenler! Allah’tan sakının yolunda mücadele(cihad) ederek O’na ulaşmaya bir vesile arayın ki kurtuluşa eresiniz.” (5/Maide 35)
TAKVA, KİTABA UYMAK VE MÜCADELE ETMEKTİR.
Takva için ahlaki vurgu önemlidir. Bu bir argüman/söylem, kibir ve gururu önleme amaçlı olarak kullanılır (7). Dünya hayatının, ahiret yanında önemsizliği vurgulanmasına rağmen bu dünyadan el etek çekme değil, dünyayı dava uğruna feda etme anlamındadır. Buna karşılık sistematik ve kurumsallaşmış olarak ZÜHD (dünyadan el çekme, önemsememek) ve VERA (perde gerisinde durma, örtme) ile tanımlama, kesin olarak kavram daralmasına yol açar, ve sapma hızlanır.
Takva, borç ve yükümlülük anlamındaki Din ile örtüşür. Aradaki fark Din, sistematik görev ve yapı, Takva ise bunun duyumu, görev bilincidir. Bu açıdan kişinin Dini, Takva üzerine kuruludur. Bu farkı algılayamayanlar için, Kur’ani temellerinden uzaklaştırılmış Takva sistematize edilerek Din’e dönüştürülür. Üstelik Kur’an’da zühdün sadece tek ayette o da olumsuz kullanılmasına karşılık (8). Ayetlerde Vera kelimesinin çoğunlukla nötr(iyi yada kötü kapsamı içermeden) ve olumsuz anlam ile kullanılması dikkat çekicidir (9). Bu kadar önemli bir kavramın sığ kelimelere indirgenmesi tesadüf müdür?
Bir de kimlik, iktidar/zulüm problemlerinin olduğu dönemlerde, bu tanımlama tam anlamı ile tahribattır. Üstelik bu tip yaklaşımların daha çok, gücün elden kaydığı, Müslümanların mücadele yetilerinin azaldığı dönemlerde arttığı gözlenirse, tahrif edilmiş bir kavramın gerçekten de afyon’a dönüştüğünü müşahede ederiz. Kelimenin farklı versiyonu ilk dönem Müslümanların zulümle uzlaşmaz mücadelelerinde yeraltına çekilme/gizlenme(takiye) olarak kullanılır. Anlam tahrifatı burada da kaçınılmaz oyununu oynar ve artık takiye şahların saraylardaki dalkavukluğuna dönüşür. Halka ise Batıni anlamlara takva ile ulaşılacağı aldatması kalır.
“…Allah sizi, gaybın bilgisine de erdirecek değildir. Fakat Allah bunun için peygamberlerinden dilediğini seçer. O halde Allah'a ve O'nun peygamberlerine inanınız. Eğer iman eder ve takvalı olursanız, size büyük bir ödül vardır.” (3/Ali İmran 179)
Gaybı bildiren mübin Kur’an dururken, gizleyenler (vera) ve gayba taş atanlar apaçık sapıklık içindedirler. Bu düşünce, takva ile gayb’dan keşfe ve ilham’a ulaşacağını sanır. Artık serüven, itikadi boyutta tehlikeler içermeye başlar. İşte saptırmanın, gizlemenin yolu vera!
“…Allah ’Kitabı mutlaka insanlara açıklayacaksınız (beyan), onu gizlemeyeceksiniz(vera)’ diye kesin söz almıştı.” (3/Ali İmran 187)
“…Size çirkin yerlerinizi örtecek (vera) giysi, süslenecek elbise indirdik. Korunma(takva) giysisi, en iyisidir…” (7/Araf 26)
TAKVA, ZÜHD VE VERA İLE AÇIKLANAMAZ.
“Gerçek şu ki, sizden önce nice sünnetler gelip geçmiştir. Bundan dolayı yeryüzünde gezip dolaşın da yalanlayanların uğradıkları sonuç nasıl oldu bir görün. Bu insanlar için bir beyan takvalılar için de bir hidayet ve öğüttür.” (3/Ali İmran 137,138)
”… Ben kilisemi kayanın üzerine kurdum… Ardımdan gelmek isteyen, kendisini inkar etsin, ve haçını yüklenip ardımca yürüsün …” (Matta 16/18,24)
İsa’nın öğretisini sağlam temeller/ kaya üzerine kurması, takva’nın ta kendisidir. Ardından, davaya kendisini adayan ve işkenceyi/haça gerilmeyi göze alanlardan söz etmesi, bunu net olarak açıklamaktadır. Ne yazık ki, Hıristiyanların birçoğu mücadele esaslı bu öğretiyi, kayalara oyulan manastırlara kapanarak münzevi bir hayata çevirir. Modern ehli kitap, adım adım takip eder onları ve uydurdukları zühd’e(kaçış) ve vera’ya (gizleme) dahi uymazlar..
“…Uydurdukları(bidat) ruhbanlığı, biz onlara yazmamıştık, yalnız Allah'ın rızasını kazanmak için kendiliklerinden türettiler ama ona gereği gibi uymadılar… “Ey iman edenler Allah’a takvalı olun “Ey iman edenler Allah’a saygı duyun( takva)…Size kendisiyle yürüyeceğiniz bir nur kılsın…” (57/Hadid/27,28)
Zamanın tağutları ile işbirliği ve Kur’an temelli Müslümanlara yeni haçlı seferleri düzenlenir, cübbeli takva tahrifatçıları tarafından! Akıllarını kullanmak yerine, birilerine ya da duya geldikleri Kur’an’a aykırı haberlere mukallitlik/Ahbarilik, açılımları engeller ve sopalarını Kur’ani Müslümanlara çevirir. Başka bir deyişle, devrim kendi evlatlarını yer!
“Ey iman edenler! Ahbariler ve ruhbanların çoğu, insanların mallarını haksız olarak yerler ve Allah’ın yolundan alı korlar.” (9/Tevbe 34)
TAKVA İTİKADI/İNANCI KORUMAKTIR.
Belki birçoğunuz şahit olmuştur “Biz akıl ehli değil, takva ehliyiz ” ya da “Aklımızı cebimize koyduk, Takva yolunu tuttuk” diyenlere. Kur’anda en çok kullanılanlardan, hem de hep olumlu anlamları ile kullanılan iki kavramı (Takva ve Akletmek) birbirine zıtmış gibi gösterilir. Bu, anlamı tahrif edilmek, kapsamı daraltılmak istenen kelimenin aslına döndürülmesi çalışmalarına karşı bir hamledir.
“Onlardan zulmedenler, sözü kendilerine söylenenden başka bir şeyle değiştirdiler…
Onlardan bir topluluk: ‘Allah'ın kendilerini helak etmek veya şiddetli bir azaba uğratmak istediği bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz?’ dediğinde ‘Rabbinize karşı bir özür için ve bir ihtimal takva sahibi olurlar, diye’ dediler…
Onlar, kendisinden sakındırıldıkları 'şeyi yapmada ısrar edip başkaldırınca' onlara: "Aşağılık maymunlar olunuz dedik…
Onların ardından yerlerine kitaba mirasçı olan bir takım 'kötü kimseler' geçti…
Takva Sahipleri için ahiret daha hayırlıdır. Hala akıl erdirmeyecek misiniz?” (7/Araf/162, 164, 166, 169)
TAKVA AKLINI KULLANMAKTIR.
“…Kim Allah'a takva ile bağlanırsa, Allah ona bir çıkış yolu gösterir.” (65/Talak 2)
“Allah'a karşı yalan söyleyenden ve kendisine geldiğinde doğruyu yalanlayandan daha zalim kimdir? … Doğruyu getiren ve doğrulayanlara gelince; işte onlar muttaki olanlardır.” (39/Zümer 32,33)
Takva birçok kimse için çalınmış, birçok kimsenin de yetim bıraktığı bir kavramdır. Allah’ın çıkış yolu olan Kur’an’a dayanmayan bütün yaklaşımlar sapmaya açıktır.
Muttakilerden Olmak İstiyorsanız,
Bu Kur’ani Kavram İçin Kavi/Sağlam Durun.
Dipnotlar:
1- “Benim dişi devem, çevresinin tüyleri dökülmemiş sert tırnaklarıyla, kendisini taşlı arazide yaralanmaktan korur. Tırnaklarını arazi ile çakmak taşları arasına koyar.” T. Izutsu, God And Man In The Koran; Kelimelerin serüvenleri onların anlamlarını zenginleştirir. Kuvve (kuvvet), Kavi (Sağlamlık), Vaki(Korunma), Takva, Muttaki
2- “Takva onun huyundandır. Allah ve akrabalık bağı, onu kötü ayak sürçmelerinden korur.” Hanif Zuheyr İbn Sülma, Divan
3- Kur’an de ilgili kelimelerin sayısı; 42 kuvve, 19 vaki, 96 takva, 43 muttaki olarak. Takva kelime anlamı ile; Sakınma, saygı, korunma, dayanıklılık ve sağlamlık, güç ve kuvvetlilik, korku anlamlarına gelir. T.Izutsu, M. Esed ve Fazlur Rahman takvayı “Sorumluluk/görev bilinci” olarak tanımlarlar.
4- 22/Hac 32
5- Cahiliye hamiyeti: kavmiyetçilik, soy sop bağlılığı, günümüz Türkçesinde milliyetçilik.
6- 45/Casiye 19; 9/Tevbe 44
7- 38/Sad 28; 43/Zuhruf 35
8- “Onu düşük bir fiyatla bir kaç dirheme sattılar. Onu pek önemsemediler(zahidin).” 12/Yusuf 20
9- “Odaların arkasından(vera) sana bağıranların çoğu, düşüncesiz kimselerdir.” 49/Hucurat 4
(Murat Aydoğdu / Haksöz Haber)
-
Abdullah Birisi 06-05-2017 08:58
Yazınızda vera kelimesini yanlış kökten incelemişsiniz. Takva ile kullanılan Vera' kelimesi vaz-râ-ayn kökenlidir. Kavramlardan ve tahriften söz ederken bu yaptığınız çok anlamlı... Tebrikler (!)