09-12-2013 22:49

`Müzakereler boş, Filistin için tek yol direniş`

Filistin`de işgale karşı direnişin 1920`li yıllarda İzzeddin El Kassam ve benzeri Müslüman öncüler eliyle başlatıldığını da kaydeden Mustafa Özcan, bir dönem laik-sol örgütlerin direnişin insiyatifini aldığını, ancak 1987 yılındaki 1. İntifada`dan bu yana insiyatifin İslami direniş güçlerine geçtiğini aktardı ve Filistin`de işgalin son bulmasının ancak bu güçlerin direnişiyle mümkün olabileceğini vurguladı.

`Müzakereler boş, Filistin için tek yol direniş`

İslam ve Hayat

Kur'an Nesli Kültür Merkezi'nin hafta sonu programlarının bu haftaki konuğu "Filistin Davası" konusuyla gazeteci-yazar Mustafa Özcan'dı.

İlk olarak, Filistin meselesinin tarihsel sürecini anlatan Özcan, Avrupa'da Katoliklerin zulmüne maruz kalan Yahudilerin, 1695 yılına kadar, kurtarıcı Mesih umuduyla yaşadıklarını, ancak bu tarihten sonra gelişen revizyonist anlayışla Mesih öncülüğünde mukaddes topraklara gitmek yerine, Mesih'i Mukaddes topraklarda bekleme fikrinin geliştiğini söyledi. O tarihten sonra Yahudilerin gözlerini Filistin topraklarına dikmeye başladığını anlatan Özcan, Avusturyalı bir Yahudi olan Theodor Herzl'in siyonist ideolojiyi gündeme getirmesi ve Filistin'de kurulacak bir Yahudi devleti fikrini ortaya atmasıyla bu düşüncenin projeye dönüştüğünü aktardı.

1897'de İsviçre'nin Basel şehrinde Theodor Herzl liderliğinde toplanan 1. Siyonist Kongre'de, 50 yıl içinde Filistin topraklarında bir Yahudi devleti kurulması kararı alındığını hatırlatan Özcan, siyonistlerin bu gayeye ulaşmak için Osmanlı devletine mali açıdan teklifler sunmaya başladığını, ancak 2. Abdülhamid'in bu girişimlere izin vermediğini söyledi. Özcan, 1909 yılındaki İttihatçı darbenin siyonistler için bir fırsat olduğunu ve Osmanlı'nın paylaştırılması emperyalist planları bu devrede uygulanırken siyonist hedeflerin de devrede olduğunu aktardı.

1916 yılındaki Sykes-Picot Anlaşması ve ardından İngiltere'nin 1926'da açıkladığı Belfour Deklarasyonu'yla Filistin'e yönelik siyonist işgalci emellerin önünün açıldığını ve Avrupa'dan Filistin'e büyük Yahudi göçleri başladığını anlatan Mustafa Özcan, Batının bu yolla hem bölgeye kalıcı bir karakol inşa etmeyi, hem de Yahudi sorununu Avrupa'dan ihraç etmeyi amaçladığını aktardı. Stern, Haganah gibi Yahudi tedhiş örgütlerinin saldırıları sonucu Filistinlilerin önemli bir kısmının topraklarından göç etmek zorunda bırakıldığını aktaran Özcan, 1947 yılındaki BM paylaşım planının ardından 1948 yılında siyonist işgal devletinin ilan edildiğini hatırlattı.

1948 yılında kurulmasının ardından siyonist işgal devletinin gerek savaşlar gerekse yerleşim politikalarıyla işgal ettiği toprakları sürekli genişlettiğini anlatan Özcan, şu anda Filistinlilerin elinde birbirinden irtibatsız, hiçbir işlevselliği bulunmayan parça topraklar kaldığını, siyonistlerin yerleşim politikalarıyla bunları dahi istila etmeye çalıştığını aktardı.
Filistin'de işgale karşı direnişin 1920'li yıllarda İzzeddin El Kassam ve benzeri Müslüman öncüler eliyle başlatıldığını da kaydeden Mustafa Özcan, bir dönem laik-sol örgütlerin direnişin insiyatifini aldığını, ancak 1987 yılındaki 1. İntifada'dan bu yana insiyatifin İslami direniş güçlerine geçtiğini aktardı ve Filistin'de işgalin son bulmasının ancak bu güçlerin direnişiyle mümkün olabileceğini vurguladı. Özcan şöyle devam etti:

"Şu anda yapılan Filistin müzakerelerinden sonuç alınması mümkün değil. Filistin'in kurtuluşu ancak direnişle mümkün. Müzakerelerde iki seçenek var: Birincisi, iki devletli yapı, ki bu mümkün değil. Toprak sebebiyle. Filistin'in çok büyük bir kısmı işgal altında. Şu an Filistin'e bırakılacak toprak yüzde 15, yüzde 16. Paylaşım esasına göre yüzde 47, 1967 sınırlarına göre ise yüzde 23 toprağı kaldı Filistinlilerin. Bu sınırlarda da işgalciler yoğun yerleşim yerleri inşa etmiş durumdalar. Dolayısıyla Filistinlilere verecek toprak yok diyorlar, toprak verilirse stratejik derinliğimizi kaybederiz diyorlar. Tek devlet iki halk seçeneğine gelince: O da demografik politikalar noktasında çıkmaz görünüyor. Nüfus dengeleri açısından siyonistler açısından makbul gözükmüyor. Filistinlilerin çoğalmaları siyonist işgalcilerden fazla. Bu şekilde Filistinlilerin nüfus artışıyla bu topraklara yeniden haklim olacaklarını düşünüyorlar. Şimdi buldukları bir çözüm var: Batı Şeria'ya özerklik verip, Gazze'yi Mısır'a bağlamak. Böylece işgali kalıcı kılmak istiyorlar. Dolayısıyla müzakerelerden bir sonuç çıkması mümkün değil.

Kudüs'e yönelik siyonist işgal planlarından da söz eden Özcan, işgal altındaki Kudüs'teki Mescidi aksa başta olmak üzere Müslümanların değerlerine yönelik kuşatmanın da son yıllarda artarak sürdürüldüğünü, başta Raid Salah olmak üzere bir avuç Filitinlinin bu kuşatma ve Mescidi Aksanın yanı başına veya onu ortadan kaldırarak onun yerine siyon mabedini kurmaya yönelik planlarına karşı mücadele verdiklerini hatırlattı ve Müslümanların bu konuda duyarlı olmaları gerektiğini kaydetti.

Program soru-cevap kısmıyla son buldu.

YORUMLAR
  • Rıdvan dinçer   10-12-2013 21:56

    Yararlı bir sunumdan istifade etmenin hoşnutlugunu yaşadım.ozellikle yakın çevrede oturupta gelemeyenler adina uzuldum. Dunuyle bugunuyle yalanlar ve vaadlerle hep ilerleme saglayan batıya , bir daha; kudus ve filistin sizindir deyip ilan etseler dahi, iktidara dokunup hisetmedikçe inanırsak Allah bizii affetmez. sanırım. .Allah, ın vaadi hiç şuphesiz vuku bulacaktır.liyaketi kuşandigimizda.