`Suriye İntifadasına İçeriden Bakış` programı
Esad’ın İsrail karşıtlığının tutarsız ve boş bir iddia olduğunu ifade eden Ebu Ömer, Esad’ın Filistin meselesini bölgede bir koz olarak elinde tuttuğunu ama bugüne kadar İsrail’e karşı tek bir kurşun dahi atmadığını söyledi. Suriye Devriminin gerçekleşmesi halinde ise İsrail ile mücadelenin nasıl olması gerektiğini bütün dünyanın göreceğini belirtti.
Suriye Yüksek Devrim Konseyi üyesi Muhammed Ebu Ömer, Özgür-Der’in düzenlediği söyleşide konuştu. Söyleşi Rıdvan Kaya’nın genel anlamda Ortadoğu’da yaşanan gelişmeleri komplocu tezlerle açıklama gibi durumla karşılaştıklarını ve bu durumun Suriye’de tam anlamıyla iftira, karalama bombardımanına dönüştüğünü dile getiren sözleri ile başladı.
Programı düzenlemekteki amaçlarının Suriye Muhalefeti içinden birilerini sorguya çekmek değil, Suriye’de rejim karşıtı mücadeleye daha fazla nasıl destek olunabileceğini tartışmaya açmak olduğunu söyleyerek sözü Muhammed Ebu Ömer’e verdi. Muhammed Ebu Ömer kısaca olayların nasıl başladığını anlattıktan sonra ayaklanmaların başlamasıyla birlikte bir komisyon kurduklarını ve komisyon olarak Baas partisinin yetkilileri ile yaptıkları görüşmeleri aktardı, Baas partisinin kendilerinden protestoları durdurmaları yönünde talepleri olduğunu kendilerinin ise buna karşılık reform yapmaları gerektiğini söylediklerini anlattı. Bu ön girişten sonra program soru-cevap şeklinde devam etti:
Hama’ da yaşanan katliamdan sonra Suriye’de İslami hareketlerin çalışmalarının nerdeyse bittiği bir durumdan bugün sokağa çıkan gençlerin İslami talepler ve sloganlar taşımasının nasıl gerçekleştirildi?
Ebu Ömer bu soruya 1982 ile 1995 yılları arasında örgütlenme anlamında hiçbir şey yapamadıklarını ancak 95 yılından itibaren gençlerle çalışmalar yaptıkları şeklinde cevap verdi. Bu çalışmaları yaptıkları gençlerin sokağa çıkmak istemesiyle beraber kendilerinin de bir yol ayrımında kaldıklarını ve sonuç olarak gençlerin arkasında durmayı tercih ettiklerini söyledi.
Suriye’de yaşanan olaylarla birlikte özellikle İran’ın ve Hizbullah’ın tavrı çok konuşuldu, siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
İran’ın ve Hizbullah’ın ayaklanmaların başından itibaren Suriye’deki olaylara karşı yaklaşımını yanlış bulduğunu söyledi. 2006’daki Lübnan savaşında Hizbullah’a kucak açtıklarını, onları Suriye’de ağırladıklarını ve Hizbullah’la gurur duyduklarını ama Hizbullah’ın kendileri zulme uğrarken karşılığında “Suriye’de herhangi bir şey olursa bu ateş topuna döner ve bütün Suriye’yi yakar” gibi açıklamalarla Beşşar Esad’a tam destek verdiğini belirtti.
Suriye Yüksek Devrim Konseyi üyesi olarak dış müdahaleye nasıl bakıyorsunuz?
ABD’nin ya da NATO’nun Suriye’ye herhangi bir müdahalesini istemediklerini, lakin özelikle ölümler, katliamlar, tutuklamalar bu şekilde devam ederse Arap Birliği ve Türkiye’den silahtan arındırılmış ve hava saldırılarına karşı korunaklı tampon bir bölge oluşturma konusunda müdahale talep edebileceklerini ifade etti.
Beşşar Esad İsrail karşıtı olduğu propagandası ile dünyayı kandırmaya devam ediyor. Esad yönetiminin yıkılması durumunda Suriye’nin Filistin konusuna bakışı nasıl olacak?
Esad’ın İsrail karşıtlığının tutarsız ve boş bir iddia olduğunu ifade eden Ebu Ömer, Esad’ın Filistin meselesini bölgede bir koz olarak elinde tuttuğunu ama bugüne kadar İsrail’e karşı tek bir kurşun dahi atmadığını söyledi. Suriye Devriminin gerçekleşmesi halinde ise İsrail ile mücadelenin nasıl olması gerektiğini bütün dünyanın göreceğini belirtti.
Suriye Muhalefetinin silahlandığı ve barışçıl olmadığı şeklindeki iddialara ne diyeceksiniz? Özgür Suriye Ordusu ile ilgili bilgi verebilir misiniz?
Suriye muhalefetinin ayaklanmaların en başından itibaren barışçıl bir çizgide ilerlediğini ve bu tavrı devam ettirmeyi düşündüklerini ifade etti. Özgür Suriye ordusunun ise halka silah doğrultmak istemeyen ve ordudan ayrılan askerlerden oluştuğunu, bu askerlerin öyle anlatıldığı gibi ellerinde yüklü miktarda silah bulunmadığını, kendilerini ve çevrelerini koruma amaçlı silah bulundurduklarını söyledi.
Program Rıdvan Kaya’nın Müslümanların bir ümmetin parçaları olduğunu ve dolayısıyla Müslümanlarında içinde bulundukları hareketleri desteklemek gerektiğini söyleyerek, Suriye ve diğer bölgelerde ki ayaklanmalar ile birlikte dayanışma sorumluluğumuza vurgu yaparak programı bitirdi.
(Gökhan Ergöçün / Haksöz Haber)